Sosyal medya yasası ve sansürle mücadele
Fotoğraf: Robin Worrall/Unsplash
Adalet Komisyonu’nun bir gecelik mesaisinin ardından hızla Meclis Genel Kurulu’na getirilen 5651 sayılı sansür yasasında değişiklik teklifi Genel Kurul’da da aynı hızla noktasına virgülüne dokunulmadan onaylandı ve Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Yürürlüğe giren değişiklikler sosyal ağ sağlayıcıların Türkiye’ye temsilci atamasını, kullanıcı verilerini ülke içinde saklamasını ve adli makamlardan gelen içerik çıkartma ile kullanıcı verileri ifşası gibi talepleri yerine getirmesini zorunlu tutuyor. Temsilci atayan sosyal ağ sağlayıcılar için talepleri hızla yerine getirmemek yüksek para cezaları gibi yaptırımlara sahipken temsilci atamayanlar için ise yüzde 90’a varan oranlarda bant genişliği daraltması gibi yaptırımlar söz konusu.
Bugüne dek sosyal medya şirketleri, şirketten şirkete oranı değişmekle birlikte iktidarın her talebine olumlu yanıt vermiyordu. Bu yeni düzenleme ile sosyal ağ sağlayıcılar temsilci atamaları halinde gelen taleplere büyük ölçekte olumlu yanıt vermek zorunda kalacak. Buna ek olarak sosyal ağ sağlayıcıların iktidarla sorun yaşamamak adına meseleyi adli makamlara dahi bırakmadan da içerik çıkartma gibi yöntemlerle sansüre başvurması da ciddi bir olasılık.
Sosyal medya çeşitli konularda mücadele edenlerin sesini duyurabildiği, birbirine ulaşabildiği sınırlı sayıdaki mecralardan biri. Hali hazırda kültür-sanat eserlerinde farklı kurumlar eliyle, basılı gazeteler üzerinde Basın İlan Kurumu eliyle, televizyonlar ve Internet video yayıncılığı üzerinde Radyo Televizyon Üst Kurulu eliyle, Internet üzerinde ise BTK eliyle yürütülen ve zaman zaman oto-sansür haline de gelebilen bir sansür çabası zaten vardı. 5651 sayılı yasada yapılan bu son değişikliklerle birlikte iktidar elindeki sansür araçlarını sosyal medyaya doğru biraz daha genişletmiş oldu.
Artık tartışmanın bir kısmı sosyal medya şirketlerinin temsilci atayıp atamayacağına bir kısmı yasanın iktidar tarafından sansür amaçlı ne kadar kullanılacağına bir diğer kısmı ise bizim sansürle ne kadar mücadele edeceğimize bağlı. İktidarın 5651 sayılı kanunu bugüne kadarki kullanım pratiği bu yeni değişikliklerin nasıl kullanılacağına dair çokça işaret sunuyor. URL’ler, web siteleri, sosyal medya hesapları ve gönderileri hatta bir hashtage yazılan tüm gönderiler bu değişiklikten önce de engelleme talepleri ile karşılaşıyordu. Bu engelleme talepleri mahkemelerde genelde içeriğe pek bakılmadan hızla onaylanıyor. Bu kararlara itiraz yolları ise yıllarca sürüyor. Hatta Anayasa Mahkemesinden (AYM) ihlal kararı çıkartabildiğiniz bazı örneklerde AYM’den çıkan karar bile engellemeleri kaldırmak için yeterli olmayabiliyor. Şimdi bu yeni değişikliklerle benzer bir sansür faaliyeti sosyal medya için de yürütülmeye çalışılacak. Böyle bir sansür faaliyetinin ne kadar yürütülebileceği biraz da bizim sansürle ne kadar mücadele edeceğimize bağlı. Salt sosyal medya ile sınırlı olmamak üzere, sansüre uğrayan içerikleri Internet’in bütün olanaklarından da yararlanarak daha yaygın bir şekilde duyurmayı başararak bu sansür faaliyetini işlevsiz kılmamız, bu arada da ifade özgürlüğü ve halkın haber alma hakkını tehdit eden bu sansür çabasını teşhir etmemiz sadece mümkün değil aynı zamanda gerekli de.
- Çocukları çevrimiçi tehlikelerden kim koruyacak? 14 Aralık 2024 04:24
- Sosyal medyaya yaş sınırlaması çocukları koruyabilir mi? 30 Kasım 2024 04:50
- Medyanın arama tekeli ile imtihanı 23 Kasım 2024 05:01
- Teknoloji patronları ABD seçiminin galiplerinden 09 Kasım 2024 04:32
- Platformlar ve yayıncılar çevrim içi radikalleşmenin neresinde? 19 Ekim 2024 06:56
- Hamam böceği yuvası mutfakta değil 10 Ekim 2024 04:55
- ‘Yerli ve milli’lik siber güvenliğin neresinde? 21 Eylül 2024 06:01
- Sızan/sızmayan veri ve sonrası 14 Eylül 2024 04:54
- Modern İskenderiye Kütüphanesi yanarken 07 Eylül 2024 04:43
- Genç oyun geliştiricilere vadedilen kabus 24 Ağustos 2024 05:58
- Oyunları kim, neden hedefe koyar? 17 Ağustos 2024 05:04
- Sansür, ebeveynler ve oyunlar 10 Ağustos 2024 06:30