31 Temmuz 2020 23:15

Sosyal medya yasası ve sansürle mücadele

Telefonla uğraşan eller

Fotoğraf: Robin Worrall/Unsplash

Paylaş

Adalet Komisyonu’nun bir gecelik mesaisinin ardından hızla Meclis Genel Kurulu’na getirilen 5651 sayılı sansür yasasında değişiklik teklifi Genel Kurul’da da aynı hızla noktasına virgülüne dokunulmadan onaylandı ve Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Yürürlüğe giren değişiklikler sosyal ağ sağlayıcıların Türkiye’ye temsilci atamasını, kullanıcı verilerini ülke içinde saklamasını ve adli makamlardan gelen içerik çıkartma ile kullanıcı verileri ifşası gibi talepleri yerine getirmesini zorunlu tutuyor. Temsilci atayan sosyal ağ sağlayıcılar için talepleri hızla yerine getirmemek yüksek para cezaları gibi yaptırımlara sahipken temsilci atamayanlar için ise yüzde 90’a varan oranlarda bant genişliği daraltması gibi yaptırımlar söz konusu.

Bugüne dek sosyal medya şirketleri, şirketten şirkete oranı değişmekle birlikte iktidarın her talebine olumlu yanıt vermiyordu. Bu yeni düzenleme ile sosyal ağ sağlayıcılar temsilci atamaları halinde gelen taleplere büyük ölçekte olumlu yanıt vermek zorunda kalacak. Buna ek olarak sosyal ağ sağlayıcıların iktidarla sorun yaşamamak adına meseleyi adli makamlara dahi bırakmadan da içerik çıkartma gibi yöntemlerle sansüre başvurması da ciddi bir olasılık.

Sosyal medya çeşitli konularda mücadele edenlerin sesini duyurabildiği, birbirine ulaşabildiği sınırlı sayıdaki mecralardan biri. Hali hazırda kültür-sanat eserlerinde farklı kurumlar eliyle, basılı gazeteler üzerinde Basın İlan Kurumu eliyle, televizyonlar ve Internet video yayıncılığı üzerinde Radyo Televizyon Üst Kurulu eliyle, Internet üzerinde ise BTK eliyle yürütülen ve zaman zaman oto-sansür haline de gelebilen bir sansür çabası zaten vardı. 5651 sayılı yasada yapılan bu son değişikliklerle birlikte iktidar elindeki sansür araçlarını sosyal medyaya doğru biraz daha genişletmiş oldu.

Artık tartışmanın bir kısmı sosyal medya şirketlerinin temsilci atayıp atamayacağına bir kısmı yasanın iktidar tarafından sansür amaçlı ne kadar kullanılacağına bir diğer kısmı ise bizim sansürle ne kadar mücadele edeceğimize bağlı. İktidarın 5651 sayılı kanunu bugüne kadarki kullanım pratiği bu yeni değişikliklerin nasıl kullanılacağına dair çokça işaret sunuyor. URL’ler, web siteleri, sosyal medya hesapları ve gönderileri hatta bir hashtage yazılan tüm gönderiler bu değişiklikten önce de engelleme talepleri ile karşılaşıyordu. Bu engelleme talepleri mahkemelerde genelde içeriğe pek bakılmadan hızla onaylanıyor. Bu kararlara itiraz yolları ise yıllarca sürüyor. Hatta Anayasa Mahkemesinden (AYM) ihlal kararı çıkartabildiğiniz bazı örneklerde AYM’den çıkan karar bile engellemeleri kaldırmak için yeterli olmayabiliyor. Şimdi bu yeni değişikliklerle benzer bir sansür faaliyeti sosyal medya için de yürütülmeye çalışılacak. Böyle bir sansür faaliyetinin ne kadar yürütülebileceği biraz da bizim sansürle ne kadar mücadele edeceğimize bağlı. Salt sosyal medya ile sınırlı olmamak üzere, sansüre uğrayan içerikleri Internet’in bütün olanaklarından da yararlanarak daha yaygın bir şekilde duyurmayı başararak bu sansür faaliyetini işlevsiz kılmamız, bu arada da ifade özgürlüğü ve halkın haber alma hakkını tehdit eden bu sansür çabasını teşhir etmemiz sadece mümkün değil aynı zamanda gerekli de.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa