Sözleşmesiz

YAĞMUR SICAĞI

Bastıran sıcağı, gece serpiştiren yağmur alır götürür. Sabahları yağmurun kaldırım aralarına sızan ıslak gölgeleri karşılar bastıran sıcağı.

SÖZLEŞMESİZ

Kadına şiddeti önleme, cinayetleri engelleme sözleşmesinden cayıldığında yılacağını söylüyorlar. Sonuçta kadına şiddet gösteren, eziyet eden, onu öldüreni cezalandırıyoruz ya diyerek… Sözleşme olsa da, olmasa da.

KARANLIKTA

Karanlık bastırınca yitirirsin gölgeni. Kalmaz suretin. Bir başına kalınca kendi kendine… Yoksun kalınca aydınlıktan. Yoksun!

GÖLGELER

Sığındığın her gölgede yitirirsin gölgeni. Üstüne düşen her gölge, basıyorsan da üstüne yok eder seni.

HIZ

Geride bıraktıklarımızın ayırdına varmadan/varamadan ilerliyoruz ya... Eskiyle birlikte eskimeyecek olanı da ardımızda bırakan bir hızla yitip gidene/gideceklere dönüp bakmadan/bakamadan.

ÇEKEREK

Karanlığı çeke çeke yürüyoruz. Bir duvar çekiyorlar önümüze, durmuyoruz. Çok duvar çekiyorlar önümüze yürüyoruz. Karanlığı çeke çeke. Aydınlığa.

SABAH MUŞTUSU

Gecede ağlıyorsa biri, senin içindir. Gülüyorsa biri, sen gül diyedir. Ölüyorsa biri, sen ölme diye, “daha çok yok sabaha” demek içindir.

YİTMEDEN

Uzun bir gecenin ardından güneş doğuyorsa eğer, onun sabahı da uzun olur. Gecenin karanlığında yitip gitmezsen eğer.