AKP’nin kadın mücadelesiyle imtihanını geçmesi iyice zorlaştı
Fotoğraf: MA
AKP iktidarının, İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme girişimine karşı, kadınların geniş kesimleri bir araya getiren platformlar kurarak, İstanbul, Ankara, İzmir, Kocaeli gibi pek çok ilde düzenledikleri forumlarla başlattıkları tepkiler sürüyor.
AKP MYK’sının İstanbul Sözleşmesi gündemiyle toplanacağının ifade edildiği 5 Ağustos’ta da (yarın) kadınlar, sözleşmeden çıkılmaması, tersine etkin bir biçimde uygulanması için meydanlarda olacak.
Temmuz ayı başında AKP’nin sözleşmeden çıkma niyetinin bizzat AKP sözcüleri tarafından dillendirilmesinden sonra bütün kadın çevreleri başta olmak üzere sendikalar, emek örgütleri, aydınlar, sanatçılar, demokratlar, muhalefet partileri, TÜSİAD’a kadar çeşitli sermaye çevreleri de iktidarın sözleşmeden çıkma girişimine karşı tepkilerini ifade ettiler.
KADIN MÜCADELESİNE YÖNELİK TUTUMU AKP’Yİ BÖLDÜ!
Geçen süre içinde aynı zamanda AKP ve onun etrafında kümelenen radikal muhafazakar, gerici odaklar ise AKP’nin bu girişimini “kadın düşmanlıkları”nı kusmanın fırsatına dönüştürdüler!
Nitekim; AKP Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş’un, “Nasıl o zaman karar verip İstanbul Sözleşmesine imza atmışsak, şimdi de karar verip çıkabiliriz” sözleriyle, sözleşmeden çekilmeyi teknik bir soruna indirgeyip, “meşruiyet” ve “masumiyet” kazandırma tutumunun da “şişede durduğu gibi durmadığı” görüldü!
Akit Yazarı Abdurrahman Dilipak’ın, İstanbul Sözleşmesi’ni savunanlara “fahişe” deyip yandaş sermayeyi göreve çağırması, AKP’nin ünlü milletvekillerinden Ahmet Hamdi Çamlı’nın; “Kadın erkek eşit değildir, eşitlik koca bir tantanadır. Tavuğa horozluk yaptıramazsın, horoza tavukluk yaptırırken, yumurta çıkmaz. Kadına yönelik şiddetten bahsediliyor, bana göre bu da yanlıştır. Şiddetin kadını, çocuğu gibi erkeği de vardır. Erkek şiddet görmüyor mu yani?...” sözleri, Bilal Erdoğan’ın başında olduğu TÜRVA’nın, çocuk istismarı ile hafızalarda yer alan Ensar Vakfının İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasını isteyen açıklamaları, bir tek AKP’li erkek vekilin ya da AKP önde geleninin İstanbul Sözleşmesi'nden çıkılmasına karşı olduğunu söylememesi (söylemeye cesaret edememesi), ama öte yandan Erdoğan’ın kızı Sümeyye Bayraktar’ın başkan yardımcısı, İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un eşi Fatmanur Altun’un yönetim kurulu üyesi olduğu ve AKP’nin politikalarını desteklediğini saklamayan KADEM’in açıkça, “İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasın” açıklaması yapması gibi bir tablo oluştu.
AKP cenahında oluşan bu tablo; elbette ki AKP’deki kadınların hakları konusundaki geriye sıçramanın köklerinin ne kadar derin olduğunu göstermektedir. Ama aynı zamanda bu tablo, AKP’yi İstanbul Sözleşmesi’ne taraf olanlar ve karşı olanlar olarak da bölmüş görünüyor. AKP içindeki bu bölünmenin AKP’ye pahalıya mal olması sürpriz olmayacaktır.
İSTANBUL SÖZLEŞMESİ KADINLAR İÇİN BARDAĞI TAŞIRAN DAMLA OLDU
AKP’nin kuruluş yıllarından itibaren diğer partilerden farkı, gençler ve kadınlardan çok daha fazla destek görmesiydi. AKP’nin “her seçimi kazandığı” altın çağı denilecek yıllarda AKP bu iki dayanak üstünde yükseliyordu.
Ancak son yıllarda, AKP’nin hep ajandasında tuttuğu “kadını ikinci sınıf insan” gören anlayışının ortalığa saçılması ve yasal düzenlemelerle iyice somutlaşması; çocuk yaşta evliliklerin savunulması ve çocukları istismarcılarla evlenmeye zorlayan düzenleme girişimleri, kadın katillerinin affedilmesi için girişilen manevralar, Erdoğan’dan başlayarak AKP’li yetkililerin kadınların cinsiyet eşitliği talebinin “biyolojik eşitlik” talebi gibi gösterip, “kadın erkeğin eşitliği yaratılışları itibariyle (fıtratları) söz konusu değildir” diyen propagandasının yaygınlaştırılması, tarikatların ve cihadist anlayışın kadınları eve hapsetmeye varan anlayışlarının okşanması, AKP’den yüz ve destek gören “ulema”nın kadınları sosyal yaşamın bütün alanlarından sürmeyi amaçlayan “fetvaları”nın ifade özgürlüğü kapsamına alınıp yaygınlaştırılmasına çanak tutulması... Son olarak da kadınların eşitlik hakkının ve şiddete karşı korunmasının yasal dayanağını oluşturan İstanbul Sözleşmesi’nin iptali gündemi gibi gelişmeler öyle görünmektedir ki, AKP’ye destek veren, bugün oran gerilemiş olsa da hâlâ çok yüksek oranda destek vermeye devam eden kadınlar için “bardağı taşıran damla olma” özelliğini güçlendirmektedir.
KADINLAR YARIN ALANLARDA OLACAK
Nitekim Gezici Araştırma’nın temmuz sonunda yayımlanan araştırması, AKP’de yüzde 55 düzeyinde olan kadın seçmen oranının yüzde 45’lere doğru çekildiğini göstermektedir.
Dolayısıyla AKP gençlikte olduğu gibi kadınlar arasında da destek üstünlüğünü kaybetmektedir.
Elbette bu gerçeği en iyi de AKP bilmektedir. Ama buna karşın kadın kesimleri tarafından “kadın düşmanlığı” olarak algılanan bu girişimlerinden vazgeçmemekte, tersine bunları yeniden yeniden gündeme getirmektedir. Çünkü AKP’nin tek adam yönetiminin temeline koyduğu “muhafazakar toplum” anlayışı kadını; “erkekle eşit yurttaş” değil, “çocuklarını şehit ve gazi olmaya hazır olmak için yetiştiren, muhafazakar ailenin anası olarak cennete gitmeyi hak eden ikinci sınıf insan” olarak görmektedir.
Bugün geldikleri aşamada AKP için artık kadınların oyunu almak her şey değildir. Tersine bugün asıl öne çıkarılan artık kadının “muhafazakar toplumun anası olma” misyonudur. Ki bu da, AKP’nin kadına yaklaşımında bir öncelik sonralık değişikliğinin olduğuna işaret etmektedir. AKP’nin İstanbul Sözleşmesi’yle sorunu tepeden gündeme getirmesinin arkasında da bu “yeni vaziyet alma”nın olduğunu söylemek yanlış olmaz.
Gelişmeler, AKP’nin epeydir kadın mücadelesiyle hesaplaşmaya girmek istediğini ama bu mücadelede başarı şansının, eskiye göre bile iyice azaldığını gösteriyor.
Ancak bu sürecin olumlu ilerlemesi kendiliğinden olmayacak, gelişmelerin seyrini kadın yığınlarının, talepleri etrafındaki mücadele kararlılığını sürdürmesi belirleyecektir.
Bu yüzden yarın alanlara çıkacak olan kadınların tutumu önümüzdeki dönemdeki kadın mücadelesi için olduğu kadar demokrasi mücadelesi bakımından da önemli göstergeler sunacaktır.
- Asgari ücretli işçinin grev hakkıyla da donatılmış yeni bir mekanizma talebiyle mücadeleye! 24 Aralık 2024 16:44
- Son iki haftada oluşan Suriye haritası neyi gösteriyor? 12 Aralık 2024 04:45
- Asgari ücret miktarı, AÜTK'ye bırakılamayacak kadar ciddi ve önemli taleptir! 08 Aralık 2024 04:44
- Suriye'de çıkar peşindeki herkes operasyonun içinde ama kimse rolünü kabul etmiyor 05 Aralık 2024 06:45
- Eğer ‘Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiç birimiz’se... 01 Aralık 2024 04:54
- İşçilerin özelleştirmeye karşı cepheden ‘hayır’ demekten başka bir seçeneği yok! 27 Kasım 2024 06:55
- Tek adam yönetiminin ülkeyi nereye getirdiğinin bir haftaya sığan fotoğrafıdır! 24 Kasım 2024 04:47
- Bakan Tekin ve arkasındakiler laikliğe cepheden savaş açan bir konumdadır! 21 Kasım 2024 04:52
- İktidar 'iç cepheyi güçlendirmek' istiyor, emek ve demokrasi güçleri ise 'birleşik mücadele' diyor 17 Kasım 2024 04:44
- Ülke ve halkın sorunlarını çözmeyen iktidar yeni suç ve cezalar ihdas ediyor 13 Kasım 2024 04:58
- Sermaye ve emek güçleri arasında sert mücadeleler dönemi! 10 Kasım 2024 04:46
- İktidar kayyımı muhalefeti ezmenin koçbaşına dönüştürüyor 06 Kasım 2024 04:58