Dünden bugüne
Fotoğraf: DHA
Yakında bilimin yol göstericiliğinde Kovid-19 pandemisi hakkında çalışma yapan yerel bilim insanı göremezsek şaşırmamak gerekiyor. Ya da amaçlanan bu.
Uludağ Üniversitesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve TTB (Türk Tabipleri Birliği) COVİD-19 İzleme Grubu Üyesi Prof. Dr. Kayıhan Pala hakkında yürütülen soruşturma bunun son örneklerinden. Bursa Valiliğinin ihbarı, Cumhuriyet Başsavcılığı’nın dosyayı iletmesi sonrası Uludağ Üniversitesi Rektörlüğü’nce hakkında “halkı yanlış bilgilendirme ve paniğe yönlendirici” açıklamalar yaptığı iddiası ile hakkında soruşturma açılmıştı.
Hekimlik görevini objektif bir şekilde yerine getirmenin cezalandırılmak istenmesi elbette yeni bir başlık değil. Bu bağlamda yakın tarihimize bir göz atalım. Misal, şimdilerde Yemen’i kasıp kavuran, ishalle giden ve bulaşıcı olduğu kadar ölümcül de olabilen kolera hastalığı hekimlerin baskı gördüğü hastalıklardan birisiydi bizim ülkede.
ANAP’lı yıllarımızın bir Bakan’ınca söylenmiş şu sözler hâlâ kulaklarımda: “Bizde kolera yok, Eltor var”. Yine de hakkını yememek lazım, doğruyu ifade edenleri yargı kıskacına almak yerine ‘laf cambazlığını’ tercih etmekle yetinmişti. Bu kısmı açmakta yarar var, El-tor bir kısaltma olarak kolera biyotiplerinden birisi olup açık isimlendirmesinde ‘Vibrio cholera biyotip El-Tor’ olarak bilinir. 3-5 Turist fazla gelsin diye halkın gözünün içine baka baka yalan söylemesinden ziyade “onları aptal, bir şeyden anlamaz” varsayması ayrı bir konu.
Kolera hastalığına dair bir başka yaşanmışlık yetmişli yılların sonlarında yaşanır. Göreve yeni başlamış bir hekim Hakkari’de kolera saptar ve Sağlık Bakanlığı’na yazılı bildirimde bulunur. Üzerinden bir gün geçmeden kendisini Ankara’da 3 aylık eğitimde bulur. Hükümet eyleyenlere göre Hakkari’de kolera yoktur, hekim bilgisizdir ve eğitilmelidir. Hatırlamakta yarar var, kolera uluslararası bildirimi zorunlu bir hastalık olup o bölge veya ülkeye seyahatler kısıtlanır. Sanırım anladınız; o dönemin bugüne bakiye dili ile hekim kolera tanısını kayıtlara düşerek “vatanın bölünmez bütünlüğüne, uluslararası saygınlığına kastetmiştir”. Oysa bu anektodu Ege Tıp Fakültesi Mikrobiyoloji dersinde anlatan Prof. Dr. Hakkı Bilgehan hocamızın belirttiği üzere ülkede o tarihte kolera vardır. 12 Eylül gölgesindeki bir üniversitede biz öğrencilerine her koşulda, baskı altında olsak dahi bilimin ışığında hekimlik yapmamızı öğreten tüm hocalarımızı saygı ile anıyorum.
Elbette var olan salt kolera değildi. İktidar tıp pratiğinde bugün olduğu gibi o zaman da geçmişte tıp hem direndi hem fire verdi. Bugün bilim insanını cendereye alan anlayış dün kolera saptayan hekime eğitim eksikliği diyen anlayışın izdüşümü.
Bilindiği üzere “bilim biat etmez”. Biat edenler ise artık kadroları maaş sağlasa da artık bilimin dışındadır.
Sağlıcakla kalın.
- Nar: Sağlık, barış, esenlik 23 Aralık 2024 04:45
- Tamamlayıcı sağlık sigortası: Eksik olan ne? 16 Aralık 2024 04:47
- Barış kokusu: Ege denizi 09 Aralık 2024 04:53
- İnsandan inşaata demir eksikliği 02 Aralık 2024 04:48
- Bir davayı seyretmek: Başka bir sağlık sistemi mümkün 25 Kasım 2024 04:43
- Kırmızı kurdele: AIDS ve çocuk 18 Kasım 2024 04:04
- Hekim grevleri tüm dünyada tarihsel bir eşikte 11 Kasım 2024 04:50
- Özelleştirme yolunda aile hekimliği ya da sağlık hakkımız 04 Kasım 2024 04:11
- 2025 ya da sağlık: Yeni sağlık bütçesinin ipuçları 28 Ekim 2024 04:35
- Sağlıkta kayıp kuşak: 0-23 yaş arası ve AKP'li yıllar 21 Ekim 2024 04:53
- Hangi antidepresan bize eşitlik, özgürlük, adalet getirebilir ki! 14 Ekim 2024 04:00
- Koruyucu sağlık hizmetleri: Önlenebilir her ölüm cinayettir 07 Ekim 2024 04:55