12 Ağustos 2020 00:20

Yetmez ama evet

Fotoğraf: DHA

Paylaş

Son zamanlarda Erdoğan’ın tek adam iktidarını eleştirenlerden bazıları “Yetmez ama evet”çileri de sık sık anıyor. Erdoğan’ın tek adam iktidarını kurmasında onların da katkısı olduğuna vurgu yapıyordu.

Bu eleştirilere “Yetmez ama evet”çi taraftan yanıt gelmedi uzun süre. Birkaç kişi pişman olduğunu yarım ağız söyledi. Ama hâlâ “Yetmez ama evet” tutumunu savunanlar varmış. Bir gazetenin sorusu üzerine Halil Berktay, Ali Bayramoğlu, Ufuk Uras ve Yücel Sayman değişik gerekçelerle o günkü tavırlarını savunmuş. DSİP’li Şenol Karakaş ise aynı günlerde kendi yayın organlarında “Yetmez ama evet” politikalarını savundu.

Halil Berktay her zamanki çok bilmiş tavrıyla, muarızlarını geri zekalı ilan ederek önce politika dersi veriyor. AKP’ye yönelik ön yargılarla tavır alınmaması gerektiğini, Anayasa değişikliğinin içeriğine bakmak lazım geldiğini söylüyor. Ama konuşmasının devamında geri zekalı olarak eleştirdiklerinin tavrını Berktay’ın gösterdiği anlaşılıyor. Çünkü, Berktay Anayasa değişikliğinin içeriğini anlamamış, AKP’nin demokrat bir parti olduğunu düşünerek, yapacağı değişikliğin de demokrasiyi genişleteceğini, askeri vesayeti azaltacağını sanmış. Oysa 12 Eylül 2010 Anayasa değişikliği ile yapılmak istenen Anayasa Mahkemesi ve HSYK’nin AKP-FETÖ tarafından ele geçirilme operasyonu idi.

AKP; ABD ve AB’den el alarak, onlara çeşitli sözler-vaatler vererek iktidar oldu. IMF programını uyguladı. AB uyum yasalarını çıkarıyor göründü, Kıbrıs sorununu çözeceğini söyledi. Arkasına ABD ve AB’yi alarak milliyetçi ve Avrasyacı güçleri askeri ve sivil bürokrasiden uzaklaştırdı. ABD’nin BOP projesinin bölgede gerçekleştirmesinin eş başkanlığına soyundu. Askeri vesayeti FETÖ ve ABD’nin yardımı ile açılan davalar sonucu kısmen geriletince sıra yargıyı kendine bağlamaya geldi. Yargıya çok sayıda FETÖ’cü alınmıştı ama AYM ve HSYK’yi ele geçirmek için mevcut yasal sistemde en az 10-15 sene gerekiyordu. O günlerde AKP’nin kapatılma davası AYM’deydi. Yüksek yargıda AKP karşıtlığı juristokrasi olarak adlandırılıyor ve yargının demokratikleştirilmesinden söz ediliyordu. “Yetmez ama evet”çiler hayır diyenleri Perinçek, Bahçeli vs. ile birlikte tavır aldılar diye yalana başvuruyor ama, hayırcılardan önemli bir kısmı uzun süre AYM ve HSYK üyelerinin nasıl seçildiğinde daha demokratik olacağı, iktidarın emrine girmeyeceği üzerine uzun uzadıya tartıştılar. Hayır demelerinin nedeni söylendiği gibi 12 Eylül Anayasası’nı savunduklarından değil, bugünü o günden görebildikleri içindi.

2010 referandumu ile yargıyı da ele geçiren AKP daha sonra ortağı FETÖ’yü de tasfiye etti. İletişimden sorumlu elemanlarının da itiraf ettiği gibi, iktidarı için tehlike olarak gördüklerini birileri ile ittifaklar yaparak yavaş yavaş tek adam iktidarını kurdu. Şimdi laiklik kaldı, kalmadı mı diye tartışıyoruz. Kadınlarla erkekleri eşit statüye koyuyor, Allah’ın emirlerine karşı çıkıyor diye İstanbul Sözleşmesi’nden çıkmayı gündeme getirdiler. Diyanet İşleri Başkanının fetvaları ile ülkeyi yönetmeye başladılar. 12 Eylül rejimini değiştiriyor dedikleri AKP yeni bir 12 Eylül rejimi kurdu. “Yetmez ama evet”çilerin bazıları yüzsüzlükle bu durumu bile gerçeklere takla attırarak, “O zaman hayır dediniz, bak şimdi 12 Eylül Rejimi geri döndü” diye açıklamaya çalışıyor.

Berktay ve “yetmez ama evetçi”ler politikayı herkesten iyi biliyor ama politikanın temeli lafa değil işe bakılmasıdır. Demagojik söylevler üzerine günler boyunca münazara yapmak yerine politikacıların, partilerin yaptıklarına, yaptıklarının sonucuna bakmak gerekir. 

“Yetmez ama evet”çilerin öz eleştiri yapacağını sanmak saflık olur. Hâlâ, 'AKP o zaman iyiydi, sonradan kötü oldu' diyenlerle tartışmanın faydası yok.

Evet, yeter artık. Tek adam iktidarına hayır.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa