İkinci TÜİK: Sağlık Bakanlığı!

Mustafa Yalçıner

İlk kuruluş yıllarında kaçınamayacağı piyasaya ram olmayı reddettiği için sosyalizme demediğini bırakmamıştı kapitalistler. Trotskistler de “kumanda ekonomisi” deyip desteklemişlerdi.

Oysa tekel, rekabetin yanında ama üzerinde var olmuştu ve sosyalizmden önce birçok alanda geçersizleştirdiği piyasanın tekerine çomak sokmaya başlamıştı çoktan. Şimdi tek adam rejiminde bu kanıtlanıyor durmadan. Köprüden geçsen de geçmesen de vadedilmiş getirisi birkaç yandaş tekelin hesabına yazıyor, hani piyasa, nerede? İhale alınırken de yoktu, köprü ve tünellerin kaymağı yenirken de! Ya da muhalif belediyeler, yasada yazılıyken, bağış toplayamıyor, ancak rejim ve yandaşları yapabiliyor bunu. Faizi indir, indir! Piyasa mı şekillendiriyor faizi? Hadi canım, piyasa sadece bu kadarı da olmaz restiyle yukarıya fırlatıyor.

Geçenlerde Resmi Gazete’de bir yenisi yayımlandı piyasa-tanımaz ekonomi yönetmeliğinin. İkinci el araba piyasasına narh kondu! Araba kiralama şirketleri ellerindeki arabayı bir yıl kullanmadan satamayacaklar -hani ticaret özgürlüğü, nerede? Ve sıkı durun, yetki belgeniz yoksa, ikinci el oto satışını yılda ancak üç kez yapabileceksiniz! Belge ise, koşullu ve bakanlıktan alınıyor.

En yenisi ise şu: Döviz uçtu ya! Kapitalistin bankada doları ya da avrosu var ve çekmek istiyor. Olmaz! Komisyon vereceksin. Yani haraç! Binlerce lira. Kabul etsen bile günler sonra çekebiliyorsun dövizini. Yahu adam yatırım yapacak! Ne yaparsa yapsın. Devletin cebinin delikliğinden kaynaklı keyfiyet!

Kendinden olmayan, köprü falan yaptırmadığı kapitaliste bile bunu yapan işçiye ne yapmaz! CHP’li V. Ağbaba araştırmış. Pandemide 6.2 milyon kişi gelir kaybı yaşıyor. Fazlası var azı yoktur. Günde 39 TL alabilen 1.9 milyon, kısa çalışma ödeneğiyle ücretinin  yüzde 60’ını alabilen 3.573 milyon, işsizlik ödeneği alan 775 bin kişi- toplamda 6.2 milyon kişi 5 aydır düşük ücretle geçinmeye çalışıyor. Ve dolardaki yükseliş asgari ücreti yüzde 13.5 eritmiş halde. Emekçiler işsizlik kıskacında yoksullaşıyor, ama bu 5 ayda milyonerler 32 bin küsur kişi artarak, 268 bin 602 kişi oluyor!

Milyoner sayısını veriyor, ama enflasyon gibi, gerçek işsiz sayısını da TÜİK’ten öğrenmek olanaksız! TÜİK, 6.2 milyon kişiye ilaveten çalışabilir olan, ama iş aramaktan yorulmuş 4.7 milyon ve tam zamanlı çalışmak isteyip iş bulamayan 1.9 milyon kişiyi de işsiz saymıyor. Gizli işsizlik cabası. Pandemide 5 ayda 36 bin işyeri kapanmış, mayıstan mayısa çalışabilen sayısı yaklaşık 2.5 milyon kişi azalmışken, TÜİK işsiz sayısının 331 bin kişi azaldığını söylüyor. İş aramıyorlarmış da, filanmış da!

*

Korona salgınının ilk günlerinde Sağlık Bakanı ve Bakanlığına övgüden geçilmiyordu. Burjuva muhalefet bakanı yere göğe sığdıramıyor, sanki tek adam hükümetinin bakanı değilmiş gibi pohpohluyordu. Umrecilere tanınan serbestlik biraz sarstı, ama övgüler sürdü. Soylu’yu istifa şovuna götüren iki saat öncesinden sokağa çıkma ilanında, maske dağıtımının bir türlü halledilemeyişinde, pandemi ortasında lise ve üniversite sınavlarının yapılmasında fatura hiç Koca Bey’e kesilmedi. Evde kalın denirken fabrika ve işyerlerinin ful çalışmasıyla “yeni normal” ilanında da suçsuz sayıldı!

Şimdi bütün serbestinin üstüne vaka ve ölü sayıları artışa geçince elbet tartışılmaya başlanacaktı, başlandı. Nasıl başlanmasın? Ne AVM’lerin açılmasına ne de turizmden para kazanmak için önlemlere son verilmesine karşı çıkmıştı. Solunum cihazına bağlanan ağırlaşan hasta sayısını listeden kaldırdı önce. Ve maske takın, mesafeye dikkat edin demekten başkasını yapmaz oldu. Bakanlığın yapmadıkları değil, rehavete kapılmalarına önayak olduğu maskeye boş veren, deniz kıyısında başkalarıyla arasında mesafe bırakmayan ya da toplu taşımaya itiş-kakış binmek zorunda kalan vatandaşlar suçluydu salgının yükselişe geçmesinde!

 “İkinci TÜİK” vakası: Bakanlık gerçek rakamları açıklamıyor! TTB “Hasta sayısı açıklananın en az on katı” diyor. Son 45 günün -küçültülerek kabullenilen- rekor vaka sayısı geliyor; Koca’nın tepkisi: “Bekliyorduk”! Gazetemizin iki gün önceki manşeti, “39.5 derece ateşle saatlerce bankta yattı” idi. Çünkü hastane doluydu ve yer yoktu. Olay başkent Ankara’da yaşanmıştı!