Gündem mühendisliği ve ötesi… Eksen değiştirecek zeytinyağlı biber dolması tarifinden parmakları esirgemenin püf noktası
Fotoğraf: Pixabay
Sabahın körü…
Saat, 08.00… (yazıyla, sekiz)
“Saat 4… yoksun…”
Geceden kalma, fondaki Livaneli şarkısı giriyor araya; 5… 6… 7’ye gelmeden saydırma, kapatıyorum… (Yazarınız, müstesna günün derunî hisleriyle başbaşa kalmak ister… zira)
Ne diyorduk?!…
Ha evet evet… Saat 08.00… (yazıyla sekiz).
Saydım; daha tam 7 saat var, 15.00’e… (Off; hep de gecikir ya…neyse)
Az evvel dolaptan çıkardığım…
Vaktiyle ‘hayırlısıyla… inşallah’ niyetiyle aldığım, lakin kavuşamamış hayallerim gibi beklemekten hayli solmuş lacilerimi çektim; kırmızı kravatımı (Ayna: Olmuş olmuş; yürü be!) taktım… (Yok, iskarpinlerimi giymedim; yaz günü malumunuz… yalın ayak… da geçen ay kesmiştim halbuki; tırnaklar ne çabuk uzuyor).
KAYBOLMAYAN HEYECAN VE HELECANA GARK ETTİNİZ NETEKİM
Oturduğum masada size (aha da) bu satırları yazıyorum…
Aman efendim… Tahmin etmez miyim sizin de sabahı nasıl zor ettiğinizi; yatakta “Yeter gıpraşma gari” nizaına tutuşmaktan helak olduğunuzu…
82 milyon 429 bin (nüfusumuz tam kaçtı yav?) kişi gibi ailecek aynı heyecan ve helecanla o saati beklediğinizi…
Bendeniz de işte bu satırları okuyan siz 82 milyon küsurun hislerine tercüman olmakla mükellef hissetim… (ama bi’türlü mevzuya duhul edemedim).
Damat Berat Beyimizin “Eksen değişecek” muştusundan vazife çıkararak…
Eski eksenimizin son yazısını yazmaya karar verdim… (Vefa)
O EKSENİN ETRAFINDA (DA) DOLAP BEYGİRİ GİBİ…
Özleyeceğiz zira; ne de olsa yıllarca (Affedersiniz) gözleri bağlı dolap beygiri gibi etrafında döndürülüp durduğumuz emektar eksenimizdi… (Atalar: Teşbihte hata olmaz).
Alışmıştık bee!..
Sanırsam ‘eksen’imiz de bize alışmıştı… (Hatta rivayetin yalancısıyım; sevmişti de).
Hani laf aramızda kalsın sevgili 82 milyon küsur okur; ne lüzumu vardı şimdi böyle eksen değiştirmelere filan…
Hem acep diyorum…
Damat Bey, “Değişim ve dönüşüm noktasında önemli bir haber olacak” derken…
Asıl “İktidarı götürecek değişim ve dönüşüm olacak” korkusundan mı kaynatasıyla kafa kafaya verip laf çeviriyorlar… zehabına kapılıyorsam da…
HAYALLERİN ZEMBEREĞİ KURCALANIRSA…
Beriki ha bire salma salıyor:
“Bu müjdeyi vermek suretiyle tüm ülkemizde yeni bir dönemin açılacağına da inanıyorum.”
“Müjde”… “Yeni bir dönemin açılacağına…”
Açlıkla terbiye edilip sustalı maymuna çevrilen ahali kafasında çevirip duruyor…
Misal dün bizim Tablacı Rasim “Sen bilirsin” (gasteciyiz ya; biliriz!) diye başladı söze…
Biçare “Boşa koyuyorum dolmuyor…”
Turşucu, “Doldura doldura aldıramayacaksın, petrol buldu reyiz, petroool” sırıtkanlığıyla, tekerlemesini kesti bizim Rasim’in…
Başlamasın mı millet hayal kurmaya…
- Yak anasını satayım son sürat doğal gazı, ucuz ucuz…
- Pencereyi açtı, diye kızma yengeye gari…
- Kapıyı da ben açarım…
- Petrol de varmış komşuu… Yokuş aşağı vitesten atmazsın artık az yaksın diye servisçi zübük…
- Satarız da hemi dışarıya…
Doğal gaz yatağı mı bulundu, petrol kuyusu “müjde”si mi verilecek, vantilatörlerin üfürdüğü gibi kestiremiyorum ama… (Siz okurken bilmiş olacaksınız.)
Ahalinin gündüz düşlerinin kışkır(tıl)dığını görünce kendi kendime söylendim…
GÜNDEM HIZLI DEĞİŞİYOR AMA TEK BİR GÜNDEMİN EKSENİNDE DÖNDÜRÜLEREK…
Öyle değil mi ama?!
Evet, lüzumlu lüzumsuz sık sık söylendiği gibidir sahiden vaziyet:
“Türkiye İsviçre değil… Orada gazeteciler yeni bir haber için tırmalarken günlerce, bizde neredeyse saatte bir manşet değişir...”
“Millet bir meseleyi konuşurken ortalık yeni haberle yıkılır…”
El hak doğru…
Lakin esas doğru şu:
Tüm değişen haberler yıllardır Türkiye’nin değişmeyen ana gündem maddelerinin…
Hatta tek gündem maddesinin varyasyonlarını yansıtıyor…
Nedir o?Halkın hakları… İş aş demokrasi üçüzünden müteşekkil halkın haklarının gasbı…
Tabii bir değişmez de şu:
Halkın dikkatlerini esas sorun ve çözüm imkanlarından uzaklaştırmak için toplumsal ilgiyi İktidarın empoze ettiği gündem potasında eritmek…
İşbu cümleden hareketle ev ödevi:
Yüzde 35-40 aralığına süpürülen İktidarın…
Saray rejimin her koşulda bekasını koruma, saltanat koltuğunu sandık dahil hiçbir mekanizmaya teslim etmeme ısrarlı tek gündeminin varyetesi mi olacak, hayırlı “cuma” kilitlemesi?!
Derken… “Müjde”li “eksen değişikliği”nin saati, 15.00 yaklaşıyor…
Ben bekleyeceğim ama matbaa beklemez…
Gözde editörümün “hadi” kodlu mesajı geldi bile…
Ama daha zeytinyağlı dolma tarifi verecektim, değil mi?!.. (pardon.)
Siz bu seferlik rejim dolması ile idare ediniz sevgili okur…
Belli; bizimki biraz zaman alacak…
Büyüğümüz Hikmet Kıvılcımlı küpesi öyle diyor:
İşçi sınıfını bilinçlendirmek, dolmayı pirinçlendirmeye benzemez…
Benzemiyor…
SATIR ALTINDAN NOTLAR…
YENİ ‘15 TEMMUZ’LAR OLMASIN, YENİ İSLAMCI İÇ SAVAŞLARI ÜLKEYİ YANGIN YERİNE ÇEVİRMESİN DİYE…
Mehmet Metiner’in sözlerini okuyunca harfiyat arşivine baktım:
MENZİL NE ZAMAN ‘METÖ’ İLAN EDİLECEK başlıklı sokuşturmanın yayım tarihi 16 Kasım 2016…
Kolektif tedirginliğin ortak sorusu olmalı (idi) ki (nispeten) ilgi de çekmişti…
AKP-C(emaat) koalisyon ortağı Fethullahçılar tecrübesinden hareketle yazılmış ve…
‘15 Temmuz’ benzeri İslamcı iç savaşlara gebe devletteki cemaatçi kadrolaşmaya dikkat çekiyordu… (Maksat: İkaz)
Muhtemel sonucu ima ederken ‘Menzil’ Cemaati misali üzerinden şöyle bağlamışım yazıyı:
“İleride Menzil de Saray’la kapışır eski dost düşman olursa ve Saray tarafından Menzil Terör Örgütü-‘METÖ’ ilan edilirse…İktidarın 1 numarasından başlayarak… AKP devleti yönetimi yine “Kandırıldık” mırıltısına mı başlayacak?“FETÖ”… “METÖ”… sıradakini mi bekleyeceğiz?”
Bekleyecekmişiz, evet…
M. Metiner öyle diyor…
Beni arşive götüren (Size de hatırlatmama sebep olan) konuşmasında buyurmuş ki, Mehmet Efendi:
“Biz dini cemaatlerle çok fazla iç içe olduğumuz için... Şu anda da temasımızın olduğu cemaatler var. Yarın bunlardan ne çıkar bilemeyiz. İhanet ortaya çıktığında anlaşılır.” (CNN Türk, Akıl Çemberi, 31 Temmuz 2020)
Hülasası şu:
Efendiye göre, Cemaatle “çok fazla iç içe”lik baht işidir; ne çıkarsa…
Ne çıkacağını biliyor olmalıyız…
Metiner, “Ne çıkar bilemeyiz” diyor ama bilinmeyecek bir şey yok...
Yeni bir İslamcı iç savaş…
Olacak olan bu…
Diyen, ‘15 Temmuz’da nihayete eren/ermiş görünen sürecin bilgisi değil sadece…
Bilakis…
’15 Temmuz’un tarihsel dinamiklerine de ışık tutma kabiliyetine sahip…
Aynı zamanda bir iç savaşlar tarihi olan İslam tarihi böyle diyor…
DİN MERKEZLİ DEVLET VE TOPLUM YÖNETİMİ, BİTİ KANLANAN TARİKAT VE CEMAATLERİN İKTİDAR SAVAŞLARINA AÇIK HALE GELİR
Din merkezli, dini esas alan devlet ve toplum yönetiminde tabiatıyla her daim esaslı tek güç din ve hiyerarşisi olur…
Ki gerek bu hiyerarşi içinde gerek dini yorum farklılığı sebebiyle egemen din hiyerarşi dışında kalan oluşumlar (cemaat, tarikat, mezhep, vesaire..) arasında/içinde kan dökmeye/iç savaşlara kadar giden çekişme ve mücadeleler zuhur eder… etti.
Laikliği (adım adım) ıskartaya çıkarmaya ahdettiği artık aşikar hale gelen…
İslâm’ı tam anlamıyla hayat tarzı, devlet ve toplum yönetiminin dayandırıldığı asli kaynak telakki eden Saray rejiminde, devlet içinden gelen cemaatler arası çekişme haberleri, yarının yeni 15 Temmuzları için ikazlar sayılmalı…
İslâmcıların iç meselesi İslamcıların yönettiği Türkiye’de hepimizin meselesi haline geldiğinin kanlı kanıtı 15 Temmuz darbe girişimi oldu… (Unutmayınız: ‘FETÖ’ de İslamcı bir cemaat olan Fethullahçılık değil mi?)
Dikkat:
Kastedilen katiyen İslam değil…
Bilakis geleneksel İslam’ı/halk Müslümanlığını da (aşılması gereken) hasım gören siyasal İslamcılık ile mücadele artık antifaşist mücadelenin asli meseleleri arasında sayılmalı…
Antifaşist pozisyonun parçası ve devamı olarak (sınıf perspektifinden) İslamcılığın teşrih ve teşhiri üzerine çalışılmalı… (zannımca.)
DOĞU PERİNÇEK’İN HİLAFETİN İHYASININ GÜNDEME GETİRİLMESİNE TEPKİSİ NE OLUR?
Sormuştuk:
CHP, hilafetin ihyası gündeme geldiğinde ne yapar? (8 Ağustos 2020)
Sırada Vatan Partisi…
Yani Perinçek var…
Rusya ve Çin’i dışında tuttuğu emperyalizmi sadece AB ve ABD ile sınırlı sayan Perinçek için tek şık:
“Emperyalizmle iş birliği yapmayan bir gericilik bugün Türkiye’ye tehdit oluşturmaz” (23 Eylül 2019)
Bakış bu!!
- 'Zamanın Ruhu' söyle bize: Sputnik’ten Sabah’a; grev kırıcıları ne yana düşer, bizim eski Beko İşçisi Kamber ne yana?.. 30 Eylül 2023 04:17
- ‘Beşli Çete’nin Nihat Özdemir’i ile İbrahim Çeçen Akbelen’de hayatı katlediyor ey insanlık… Desek, hedef mi göstermiş oluyoruz?.. 29 Temmuz 2023 04:40
- Muhasebe aynasına bakarak iğneli fıçıda dertleşme yazısı: Anlatılan sizin de hikayeniz olabilir mi? 18 Temmuz 2023 04:10
- Soner Yalçın’a Sözcü’deki okuru da sormalı: Kılıçdaroğlu’nu elimine etme karargahı olarak gösterilen, RTE’nin “Eski Özel Kalem Müdürü” Hasan Dağcı’nın yalısını yurt edindiğin iddiası doğru mu? 06 Mayıs 2023 04:38
- "Kılıçdaroğlu kazanamaz" yargısına iman ederek "millet"i devirmeye kalkmak, muhalefeti bölerek "Erdoğan kazansın" demenin Akşenercesi olur!.. 04 Mart 2023 04:22
- Atacağım hiçbir başlık, bu alengirli işleri izah edemez, isterseniz buyurun bir de siz deneyin… 24 Aralık 2022 04:48
- Otopsi Masası Raporu 2: Hulki Cevizoğlu gibi ikametgahını Saray’ın Bekçi Kulübesine aldıran ‘Ulusalcılar’ bakın kime benziyor… 10 Aralık 2022 04:27
- Otopsi masası raporu: Ahmet Hakan "gereğini yapıyor" olmanın gözünü çıkarırken, "yayın yasağını savunan genel yayın yönetmeni" olarak tarihe geçti 03 Aralık 2022 03:32
- Embedded Cüneyt (Özdemir) "Z Kuşağı"nı Saray'a "iliştirme" mesaisinde 03 Eylül 2022 04:20
- Halkı, basın özgürlüğü mücadelesiyle dayanışmaya çağırdığımız destek kuvveti saymakla yetinmeyelim… Medyanın demokratikleştirilmesi mücadelesinin kurucu öznesi, ikinci asli ayağı olarak örgütlemeyi tartışalım… 13 Temmuz 2022 04:40
- Rasim O. Kütahyalı herhangi bir devlet kurumunun elemanı mı? Değilse, neden ‘devletin bazı kurumlarındaki üstadlarımız’ diyor? Kim bu üstadları? 07 Haziran 2022 04:10
- İmamoğlu otobüsü devirdi – 2: Sol muhalefetin huzuruna Özkök ve Alçı ile çıkmanın, Cem Küçük ile ‘sivil ölüm’ mahkûmu 'Barış akademisyenleri’ni ziyarete gitmekten ne farkı var!.. 17 Mayıs 2022 00:06