26 Ağustos 2020

Her derde deva bahaneler, klişeler!

Beşiktaş Teknik Direktörü Sergen Yalçın’ın PAOK maçından sonraki basın toplantısında söyledikleri, siyah beyazlı takımın geleceği adına ciddi anlamda endişe verici. Yetersiz teknik direktörlerin sığındığı ne kadar klişe söylem ve bahane varsa hepsini dile getirdi Sergen Yalçın…

Teknik direktörlerimiz bir türlü işin özüne giremiyor. İçi boş laflarla durumu idare etmeye çalışıyorlar. Bilgi olmayınca manasız söylemler havada uçuşup duruyor. Mesela, basın toplantısında ilk söylenen sözler… “Kaybettiğimiz için üzgünüz, kaybetmek istemiyorduk!..” Bunun tersi mümkün olabilir mi? Yani kaybedildiği için sevinmek ya da kaybetmeyi istemek? Olmaz tabii ki. Laf kalabalığı yaratan böyle boş cümlelerden kurtulmanın yolu bilgiyi çoğaltmaktan ve özümsemekten geçiyor. Bilgi arttıkça böyle anlamsız ifadeler giderek azalacak, sonunda da yok olacaktır...

“Basit goller yedik” klişesi bir kez daha karşımızda… Böyle deyip geçince olmuyor, içini doldurmak lazım. Nasıl basit goller? Basit golden kastedilen nedir? Bunun ayrıntısı yok mu? Zaman zaman dünyanın en güçlü takımları da basit goller yiyor. Basit gol yenir çünkü karşında basit gol atmak için mücadele eden rakip var. Önemli olan yenen gollerde yapılan hataları, yanlışları ortaya koyup bunların tekrarlanmasının, önüne geçmek. Aksi takdirde sürekli basit gol yersiniz ve ağzınızdan da “Basit goller yedik” klişesi eksik olmaz…

Sergen Yalçın’ın değindiği diğer konular; eksik oyuncular, kadronun darlığı, yapılamayan ya da geç yapılan transferler, yeni oyuncuların uyum sorunu ve hakemler… Oyun planıyla ilgili ayrıntılar, taktik varyasyonlar ve bunların sahadaki uygulanışıyla ilgili sorunlar, eksiklikler yok elbette. Zaten kim ilgilenir ki o konularla. Memleketimizde futbol ağırlıklı olarak oyuncu tercihleri ve bireysel performanslar üzerinden yorumlandığından, transfer haberleri her zaman en büyük ilgiyi çekiyor... Transfer dönemi dışında ise galibiyet halinde kahramanlaştırılan, yenilgi durumunda ise günah keçisi yapılan futbolcular öne çıkarılıyor…

PAOK yenilgisinin günah keçisi de Lens oldu. Gollerin onun savunduğu taraftan geliştirilen ataklar sonucunda yenmesi, Lens’in yenilginin baş sorumlusu ilan edilmesine yetti… Sanki Lens, takımın tek savunmacısıymış gibi… Futbolun kolektif bir spor olduğunu kolayca unutuyoruz. Oysa golü yiyen de, atan da takımdır. Tek başına bireysel performansın oyunun kaderini belirlediği karşılaşmalar ihmal edilebilecek kadar azdır. Hata elbette olur. Önemli olan hatalara karşı hazırlıklı olabilmek ve önlem alabilmektir… Maçlardan sonra ise öncelikle oyun planı üzerinde konuşmak, tartışmak, takım olarak nelerin başarıldığı ya da başarılamadığı üzerine yorumlar, değerlendirmeler yapmak gerekir, sıra sonra bireysel performanslara gelebilir…

Yalnız PAOK’u iyi analiz etmişler gerçekten. Uzun paslarla ya da orta sahada kaptığı toplarla çabuk hücuma çıkan, savunmanın arkasına atılan toplarla gol arayan bir takım olduğunu biliyorlarmış. Analiz etmişler etmesine de, önlem almayı unutmuşlar. PAOK tam da Sergen Yalçın’ın dediği gibi oynadı ve golleri attı. Nasıl oynayacağı bilinen bir rakibe karşı bu denli etkisiz kalınmasını klişelerle açıklamak bile zor...

Sergen Yalçın, “Kurguladığımız, planladığımız transferler gerçekleşmedi” diyor. Aslında bu cümle her şeyi özetliyor. Başkaları oyunu kurguluyor, planlıyor, biz ise transferi. Aramızdaki temel anlayış farkı bu!..

Futbolcuların ilk kez birlikte oynadıklarını, uyum sorununu aşmak için zamana ihtiyaç duyduklarını da söyledi Sergen Yalçın. Bir yandan transferi ağızlardan eksik etmezken, diğer yandan uyum sorunundan şikayet etmek de tutarsızlık. Transferle birlikte ama az, ama çok uyum sorunu yaşamak kaçınılmaz. Her transferin öyle bir riski var. Ayrıca oyuncuların uyum sorunu yaşama olasılığı yüksek bir karşılaşmaya çok daha temkinli ve savunmayı sağlam tutan bir oyun anlayışıyla çıkmak gerekmez miydi? Beşiktaş zaten hücum bölgesinde fazla etkili olamıyor. Hücumu çeşitlendiremiyor. Bu nedenle en azından PAOK’un bilinen hücum planlarını etkisiz kılmaya dönük bir oyun planıyla sahaya çıkılabilirdi…

Ve elbette hakemler… Karşılaşma sonrasında oyundan başka her şey hakkında konuşan ve yenilgiye pek çok bahane gösteren bir teknik direktör, hakemler hakkında konuşmasaydı, şaşırırdık. Sergen Yalçın hakemlerin art niyetli olduğunu ve çok kötü maç yönettiğini söylüyor. Böyle bir maçın ardından hakemlerle ilgili olarak bu lafları edebilen bir teknik direktöre ne söylenebilir ki? Hakemlere yönelik sözleri, Sergen Yalçın’ın ne oyunla, ne de yenilginin sebepleriyle ilgili hiçbir düşüncesi olmadığının ve bu maçtan hiçbir şey anlayamadığının itirafı bir bakıma…

Bahaneler ve içi boş klişeler bilgisizliğin ürünü. Bilgiye değer ve önem vermedikçe, bilgiyi rehber edinmedikçe bahanelerden de, klişelerden de, olduğumuz yerde debelenmekten de kurtulma şansımız yok…

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Peşkeşe ‘dur’ de!

Peşkeşe ‘dur’ de!

Çayırhan Termik Santralinin özelleştirilmesi için alınan ve genelde mal değerinin yüzde 10 düzeyinde belirlenen geçici teminat bedeli 250 milyon TL oldu. Bu bedel madenin sadece 3.5 günlük kazancına denk geliyor. Satışa karşı direnişi sürdüren madenciler, ‘Yağmayı durduralım’ çağrısı yaptı.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
5 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et