Koronavirüsün memeli hayvanlara bulaşma riski yüksek olabilir

Fotoğraf: Eko Siswono Toyudho/AA
COVID-19 salgını sürüyor. Ülkemizdeki ve dünyadaki rakamlar maalesef henüz iniş trendinde değil. Toplum sağlığı önlemlerinin gevşediği ya da bireysel olarak önlemleri gevşettiğimiz, kendimizi korumadığımız her an başka yaşamları da tehlikeye atıyoruz. COVID-19’a neden olan SARS-CoV-2 virüsüne dair bilgimiz de her geçen gün artıyor. Virüsün yapısından, bulaş mekanizmalarından öğrenmek, önümüzdeki dönemin potansiyel virüs yayılımını önlemek bakımından da önem taşıyor. Çünkü koronavirüs ailesinin farklı canlı gruplarından diğer canlılara geçebildiği biliniyor. Elimizdeki veriler SARS-CoV-2’nin ise yarasa/pangolin veya bugün henüz bilmediğimiz bir canlıdan diğerlerine geçip, bu süreçlerde değişip evrimleşerek insana bulaştığını düşündürüyor.
İnsandan diğer canlılara yeniden transfer ise virüsün yayılım özelliklerini değiştirebilecek ve değişimini tetikleyebilecek bir olasılık. Çeşitli evcil hayvanlarda, hayvanat bahçesindeki kaplanlarda, minklerde virüse rastlanması ise bu olasılığın düşük olmadığına işaret ediyor. Bugüne kadar yapılan çalışmalar daha çok virüs-insan ve evcil hayvanlara bulaşın tespiti ve analizi üzerineydi.
Geçtiğimiz hafta PNAS dergisinde yayımlanan ve 410 farklı omurgalı hayvan türü (bunların 252’si memeli) üzerinde yapılan karşılaştırmalı protein analizi çalışması, virüsün bulaşma olasılığı yüksek olduğu canlıları ortaya koydu1. Bilindiği gibi virüsün yüzeyindeki spike glikoproteini, bir çok insan hücresinin yüzeyinde bulunan insan angiotensin reseptörü-2 (ACE2) adı verilen bir proteine bağlanarak hücre içine giriyor. Bu reseptörün 25 aminoasitlik bir bölümünün virüs ile etkileşimde önemli olduğu biliniyor. Çünkü bu bölge spike proteininin RBD bölgesine bağlanıyor.
Kalifornia Üniversitesi, Davies’ten araştırmacılar virüsün farklı canlılara da ağırlıklı olarak aynı reseptörü kullanarak girdiği varsayımını kullanarak bu bölgenin evrimsel analizini ve protein yapısal analizini yaptılar. Virüsün bulaşma riskini derecelendirerek bu 410 omurgalı hayvanı sınıflandırdılar2. Buna göre, sadece çalışmadaki memeli hayvanların “çok yüksek“ ve “yüksek” bulaş riski kategorisinde oldukları belirlendi. Sumatra orangutanı, Batı ova gorili, kuzey beyaz yanaklı gibon (şebek) gibi primat türlerinde ise bu kategori “çok yüksek”ti. Analizler gri balina, şişe burunlu yunus ve Çin hamsterlarında bu riskin “yüksek” olduğunu; kedi, dana ve koyunlarda orta derecede risk olduğunu ve köpek, at ve domuzlarda ise bu riskin daha düşük olduğunu ortaya çıkardı.
Çalışma bunlara ek olarak, virüsün yarasadan bir başka canlıya, oradan da insana geçtiği yolundaki hipotezi de destekliyor.
Biyoenformatik analiz sonuçları oldukça çarpıcı. Ancak araştırmacılar, araştırmanın biyoenformatik analizlere dayandığını ve burada in siliko (hesaplamalı) olarak belirlenen canlılara dair bulaş çalışmaları kısıtlı olduğu için ve bu çalışma laboratuvarda doğrulanmadıkça sonuçların aşırı yorumlanmaması gerektiğinin altını çiziyor. Hesaplanan risklerin, hastalık ve bulaşma durumlarına nasıl yansıyacağını henüz bilmiyoruz. O nedenle, bu alandaki yeni laboratuvar çalışmalarına hızla ihtiyaç var. Hem virüsün evrimini ve değişimini takip edebilmek hem de virüsle mücadele edebilmek için bu çalışmalar elzem. Yine nesli tehlike altındaki türlerin korunması bakımından da bu çalışmalar önem taşıyor.
1- Damas J. et al. Broad host range of SARS-CoV-2 predicted by comparative and structural analysis of ACE2 in vertebrates. Proceedings of the National Academy of Sciences, Aug. 21, 2020; DOI: 10.1073/pnas.2010146117
2- University of California - Davis. "Genomic analysis reveals many animal species may be vulnerable to SARS-CoV-2 infection." ScienceDaily. ScienceDaily, 21 August 2020. .
Evrensel'i Takip Et