02 Eylül 2020 23:48

Paradan gayrısının ne önemi var?

TFF logosu

Paylaş

Futbolda dizginleri endüstriye kaptırmanın kaçınılmaz ve tuhaf sonuçlarına tanık oluyoruz sık sık... Spor ile para artık birbirinden ayrı düşünülemeyen kavramlar. Açıkça dile getirilmese de, “Para yoksa spor da yok” anlayışının hakimiyetini hissetmemek mümkün değil. En temel insani ihtiyaçları karşılamanın dahi kâr/rant hesaplarına dahil edildiği bir toplumsal düzende, insanların yoğun ilgi gösterdiği futbolun para oyunlarının dışında tutulması elbette beklenemezdi. Sermayenin, tüm açgözlülüğüyle bu alana çöreklenmesiyle birlikte futbol, en çekici özelliklerinden olan naif felsefesini, amatör heyecanını ve iyi insanlık değerlerini geliştirme/yüceltme misyonunu tamamen yitirip tam bir rant kapma çekişmesine dönüştü…

Futbolu artık, günümüzün tüketim dünyasına yakışır şekilde para oynuyor adeta. Oyunun bambaşka bir kültür/anlayış ve çok daha az maliyetle oynanabileceği düşüncesi ise neredeyse bir ütopya sayılıyor. Bu yüzden çok paraya ihtiyaç var. Salgın tehlikesi sürdüğünden, seyirci hasılatına şu anda pek güvenilemiyor. Şimdilik maçlara, stat kapasitelerinin yüzde 30’u kadar seyirci alınması düşünülse de salgının seyri, bundan sonra alınacak kararlarda belirleyici faktör olacak. En iyi ihtimal dahilinde bile hasılat gelirleri yaklaşık 3’te 1 oranında düşecek. Dolayısıyla ayakta kalabilmek için sponsorluk ve reklam gibi diğer gelir kalemlerine yönelmek şart. Ağır ekonomik sıkıntıların yaşandığı şu dönemde sponsor bulabilmek önemli. Bulunan sponsor şirketin, sporun ruhuyla, felsefesiyle ne kadar uyuştuğunu sorgulamak ise elbette gereksiz!.. Parasını esirgemedikten sonra gerisinin ne önemi var ki? Versin parasını, yapsın reklamını...

Federasyon Başkanı Nihat Özdemir büyük bir sevinç ve gururla milli takım için anlaşmaya vardıkları yeni sponsor şirketleri açıklıyor. Aralarında Amerika’nın, dünyanın neredeyse tüm ülkelerinde çok sayıda şubesi olan “hızlı beslenme” şirketi Mc Donald’s da var. Ne var ki, bu şirketin en baş temsilcilerinden olduğu beslenme kültürü, hem yöntem, hem de gıda içeriği bakımından sağlıklı yaşama tamamen ters…

Özellikle çocuklara ve gençlere yoğun biçimde dayatılan hızlı tüketim kültürünün, beslenme alanında ciddi sağlık sorunlarına yol açtığı bilinmesine karşın bir spor federasyonunun sponsor olarak “hızlı beslenme” şirketine kucak açması, utanılası bir çelişki… Tabii Federasyon, alacağı paraya bakıyor. Gezegen ve canlılar için sağlıksızlığın simgesi haline gelmiş, sicili bozuk bir şirketin zihinleri ve bedenleri kirletmesine alet olmak umurlarında değil. Yeter ki para gelsin. Para geldikten sonra tüketim kültürü dayatmasına alan açmakmış, sağlıksız beslenme alışkanlığının pekiştirilmesine fırsat tanımakmış falan, bunların hiç önemi kalmıyor.

İster amatör, ister profesyonel olsun spor her şeyden önce sağlık, zindelik amacıyla yapılır. Sporda, sporcu sağlığı diğer tüm hedeflerin önünde tutulur, tutulması gerekir. Yüksek sportif verim de sporcunun ruhsal, zihinsel ve fiziksel bakımdan en iyi durumda olmasıyla mümkündür. Bunu sağlayabilmenin en öncelikli koşullarından birisi ise doğru beslenmedir. Bir sporcu istediği kadar yoğun antrenman yapsın, eğer doğru/sağlıklı beslenmiyorsa hiçbir zaman hedeflediği seviyeye yükselemez, belli bir noktada tıkanır kalır. Bu nedenle doğru/sağlıklı beslenmenin önemi ve yöntemi, küçük yaştan itibaren sporculara anlatılarak öğretilir…

Federasyonun milli takım üzerinden yapılacak reklamlar aracılığıyla kitleleri sağlıksız beslenmeye özendirip yönlendirmesi, hiç kuşkusuz çocuklara, gençlere doğru beslenme alışkanlığı kazandırma çabalarına darbe vurmak anlamına geliyor...

Paranın her düşünceye, her duyguya, her değere, her olguya baskın çıktığı zamanlardayız. Bu nedenle, spor-sağlık ilişkisinin paraya feda edilmesi hiç şaşırtıcı gelmiyor…

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa