03 Eylül 2020 00:30

Veriler ve gerçekler

Avrupa haritası ve düşüş yönlü çizgi grafik

Görsel: Pixabay

Paylaş

Gelişmiş ya da az gelişmişlik düzeyine bakmadan bütün dünya ülkelerini etkisi altına alan Kovid-19 salgını bir taraftan yaşanan sağlık krizini daha da derinleştirirken, diğer taraftan salgının ekonomik ve toplumsal alanlarda yarattığı tahribatın boyutlarının tahminlerin çok ötesinde olduğu görülmeye başlandı. 

Dünya ekonomileri salgının başlangıcında tahmin edilenden çok daha kötü durumda ve kısa vadede toparlanma mümkün görünmüyor. Salgının ülke ekonomilerine getireceği yükü hafifletmek isteyen çok sayıda ülke, iş ve gelir kaybı yaşayanlara yönelik, büyük bölümü karşılıksız olarak nakdi yardım ve destek paketleri açıkladı. Türkiye’de ise iki yıldır ekonomik krizle boğuşan, Kovid-19 nedeniyle daha da ağırlaşan ağır ekonomik sorunlar nedeniyle uzun süredir zorunlu bir ‘kemer sıkma’ süreci yaşanıyor. 

Son 18 yılda hane halkı borcunun milli gelire oranı ve borcun harcanabilir gelire oranı belirgin bir artış gösterdi. Resmi verilere göre hane halkı borcunun milli gelire oranı son 18 yılda yüzde 2’den yüzde 15’e çıkarken; hane halkı borcunun harcanabilir gelire oranı ise yüzde 4.3’ten yüzde 50’ye çıktı. Halkın önemli bir bölümü, sürekli şişen bir balon gibi, ciddi anlamda borç sorunu yaşıyor. 

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu (BDDK) verilerine göre, Türkiye’de vatandaşların tüketici kredisi ve kredi kartı borcundaki son bir yıllık artış oranı yüzde 37. Özellikle salgın döneminde ekonomiyi canlandırmak için birbiri ardına açıklanan kredi paketleri ile halkın borçluluk miktarı hızla yükseldi ve hane halkı borcu toplamda 706 milyar TL’ye ulaştı. 

Türkiye’de resmi rakamlara yansıtılmasa da giderek büyüyen bir ‘borçlu işsizler ordusu’ var. Salgın döneminde gündeme getirilen ve işsizliği düşük göstermek için sürekli uzatılan kısa çalışma ödeneği ve 1168 liralık ücretsiz izin ödemesini alanların sayısı azalmak bir yana sürekli artıyor. 

Salgın nedeniyle yaşanan iş ve gelir kaybını bireysel kredi ve kredi kartları ile çözmeye çalışanlar açısından bu durumun daha fazla sürdürülebilmesi mümkün görünmüyor. Salgın koşullarında giderek belirginleşen yoksulluk, yaşanan istihdam kaybı, artan işsizlik ve gelir kayıplarına çözüm üretilmezken, döviz kurlarındaki artışın etkisiyle yapılacak zamlar ve dolaylı vergilerde yaşanması muhtemel artışların yaşanan krizi daha da derinleştirmesi kaçınılmaz. 

İktidar cephesi, salgının yayılma hızını azaltacak önlemler almak ve ağır ekonomik sorunlar için somut ve kalıcı çözümler üretmek yerine, iç ve dış politikada attığı/atacağı adımlarla halkın gerçek gündemini sürekli olarak ikinci plana itmeye çalışsa da, bunda eskisi kadar başarılı olamıyor.

Gerek Sağlık Bakanlığının günlük vaka sayıları, gerekse TÜİK’in açıkladığı büyüme, enflasyon, işsizlik vb. gibi resmi veriler ile gerçekler arasındaki makas hiç olmadığı kadar açılmış durumda. Salgının ve ekonomik krizin ortaya çıkardığı somut sorunları gündem dışında tutmak için gösterilen çabanın onda birini milyonlarca emekçinin yaşadığı sorunları çözmek için harcamadılar. Bugüne kadar hem salgınla mücadelede, hem de ekonomik sorunlar karşısında gerekli adımların atılmaması, toplumun geneli açısından geleceğe yönelik korku ve endişelerin daha da artmasına neden oldu.  

Ülke çapında Kovid-19 nedeniyle yaşanan sağlık krizi ile ekonomik kriz iç içe geçmiş bir şekilde ilerliyor ve etkisini giderek arttırıyor. Sağlıkta ve ekonomide yaşanan olumsuz gelişmelere yönelik gerekli adımların ısrarla atılmaması ve yaşanacak daha büyük olumsuzluklara karşı gerekli hazırlıkların yapılmamasının bedeli çok ama çok ağır olacak.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa