05 Eylül 2020 00:30

TELE 1’in karartılması halkın haber alma özgürlüğüne saldırıdır

Tele1 logosu

Tele1 logosu

Paylaş

Önceki gün TELE 1’i açan izleyiciler siyah bir ekran ve ekranın üzerinde büyük harflerle yazılan RTÜK’ün TELE 1’in 5 gün süreyle yayınını durdurduğunu belirten bir açıklamasıyla karşılaştılar.

Çünkü RTÜK, TELE 1’e verdiği “5 günlük ekran karartma cezası”nı önceki gece uygulamaya koymuştu.

TELE 1 ekranının karartılmasının nedeni, TELE 1’in Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ’ın, Abdulhamit ve dönemine yönelik olarak, tamamen tarihsel olaylar üstünden yaptığı eleştirilerdi. 

TELE 1’e verilen cezanın ne anlama geldiğini üç başlık altında toplayabiliriz:

1) Bu ceza, ulusal düzeyde yayın yapan kanallara mevcut yasa kapsamında kurulduğu 1994’ten beri ilk ekran karartma cezasıdır.

2) Bu kararla RTÜK; TELE 1’i, eğer bir kapatma cezası daha alırsa, lisansının tümüyle iptal edilebileceği bir eşiğin önüne getirmiştir.

3) Başta RTÜK’ün 5 günlük ekran karartma cezası olan ama yargı süreci devam ettiği için uygulamaya sokulmayan Halk TV başta olmak üzere hükümetin hoşuna gitmeyen haberler yapan, yorumlara yer veren TV kanallarına ayar vermeyi amaçlayan bir karardır.

GERÇEKLERİN AÇIĞA ÇIKMASI İKTİDARIN KABUSU HALİNE GELMİŞTİR!

RTÜK’ün TELE 1’e verdiği cezanın yukarıda ifade edilen üç anlamına bakıldığında şunları söyleyebiliriz.

RTÜK, kuruluşundan beri radyo ve TV’ler üstünde bir sansür kurulu olarak görev yapmıştır. Tabii iktidarların medya özgürlüğüne gösterdiği saygının sınırları içinde!

AKP ve Erdoğan, 18 yıllık iktidarında, medya özgürlüğünü önce dolaylı yollardan, son 10 yılda da açıkça sınırlamalarla başlayan tarihi, gerçeği şu ya da bu yolla ifade eden medyanın baskı altına alınarak sindirilmesi, yetmedi satın alınıp yandaşlaştırılması, satın alınamayanların OHAL’de de görüldüğü gibi hak-hukuk-medya özgürlüğü filan gibi “önemsiz ayrıntılara” takılmadan kapatılıp yayın araçlarına el konması ya da RTÜK ve BİK üstünden ekonomik kuşatma, savcılar ve mahkemeler üstünden para ve hapis cezalarına...çarptırılmasıdır.

TELE 1’e verilen ekran karartma cezasının RTÜK’ün 26 yıllık tarihinde böyle ilk ceza olması (Halk TV’nin de henüz uygulanmamış cezası var) ile medya özgürlüğünde gelinen yeri göstermektedir.

Her otokratik iktidarda olduğu gibi, Erdoğan-AKP iktidarında da gerçeklerin halka ulaşma korkusu her gün daha da büyümektedir. Çünkü iktidar, 18 yılda ürettiği rüşvet, yoksulluk, yolsuzluk, yasaklar deryası ve arkasındaki gerçeklerin halk tarafından öğrenilmesinden korkuyor... Baskı, tehdit ve yasaklamalarla gerçeğini üstünü örtebileceklerini sanıyorlar. Gerçekler ortaya döküldükçe de dün tahammül ettiklerine bile bugün tahammül edememektedirler. Bu yüzden birkaç kanal ve birkaç gazete bile onlar için kabus haline gelmektedir, gelmiştir!

Bu durumu TELE 1’in Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ; “Zaten yüzde 98’ini ele geçirmiş olmalarına karşı, bu onlara yetmiyor. Oyunu bozan tek bir kurum olsa bile bundan büyük bir rahatsızlık duyuyorlar” diyerek ifade ediyor.

HALKIN HABER ALMA HAKKI VE BASIN ÖZGÜRLÜĞÜNDE UTANÇ TABLOSU

Kısacası RTÜK’ün bu kararıyla sadece TELE 1’in ekranı karartılmadı. İktidarı rahatsız eden, gerçeği şu ya da bu yanıyla göstermeyi amaçlayan bütün medyaya ayar vermek amaçlandı. Bu yüzden de TELE 1’in karartılmasına karşı çıkmak, sadece TELE 1’e destek değil aynı zamanda halkın haber alma özgürlüğü ve basın özgürlüğünü savunmanın da şartıdır. Bu yüzden Basın Konseyi, TELE 1’in yayınının durdurulmasına; “Karartılan ekran, halkın haber alma hakkı, ifade ve basın özgürlüğü açısından ülkenin geldiği son durumu gösteren utanç tablosudur” diyerek karşı çıktı.

RTÜK’ün TELE 1’e ceza vermesi sadece 5 gün ekran karartmayla sınırlı kalmadı. Evrensel gazetesinin 25. yaş kutlaması videosunu yayımlayan TELE 1’e, “Terörü övmek, teşvik etmek, terör örgütlerini güçlü veya haklı gösterdiği” gibi iddiasıyla üst sınırdan idari para cezası verildi.

Cezaya gerekçe olarak, videoda bir kız çocuğunun sarı, kırmızı ve yeşil renklerde desenleri olan bir tülbenti tuttuğu görüntüler gösterildi!

Okurlarımız, medyanın ve sosyal medyanın ağır bir baskı altında olduğunu biliyorlar. Ama böyle bir ülkede Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Twitter hesabından; Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un Lübnan’da bir Hizbullah yöneticisi ile gerçekleştirdiği görüşmeyi haber yapan Le Figaro Muhabiri Malbrunot’u çirkin bir biçimde azarlaması sonra yaptığı açıklamada; “Fransa’nın gazeteciler için giderek daha tehlikeli bir yer haline geldiği ortadadır. Sayın Macron kendisinin eleştirilmediği, gerçeklerden kopuk bir dünya hayal ediyor...” diyerek hepimizi hayretten hayrete sürükledi!

BASKI VE YASAKLARLA YIKILIŞINI ENGELLEMİŞ BİR DÜZEN YOKTUR

Erdoğan-AKP iktidarının halkın haber alma özgürlüğü ve medya özgürlüğünde geldiği yer, bize her şeye hakim olanın değil tersine iktidarın ne kadar güçsüz, gerçeklerin açığa çıkması karşısında ne kadar çaresiz hale geldiğini göstermektedir. Bu yüzden de iktidar; medya, sosyal medya, siyaset, her alanda yasaklarla, tehditlerle, sansürle önlemeye çalışmaktadır.Ama bu yol çıkar yol değildir. Bunu biz söylemiyoruz, insanlık tarihi söylüyor. Çünkü insanlık tarihi açık bir biçimde gösteriyor ki, baskı ve zulüm düzenleri, baskıyla, yasaklarla sürgit ayakta kalmamıştır!Tersine yasak ve baskıların artması o düzenin yıkılmaya yaklaştığının göstergesi olmuştur. Baskı ve zulmün böyle artması sadece o düzenlerin sonunu hızlandırmıştır.Bu tarihsel yasanın Türkiye’de farklı bir biçimde işleyeceğini göstermesi için bir neden yoktur!

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa