9 Eylül 2020

Adanmışlığın istismarı: Tıp

Fotoğraf: Ashkan Forouzani/Unsplash

Kodlarında “adanmışlık” olan nadir meslek gruplarındandır hekimlik, hemşire ve ebelik.  Hekimlik andının ikinci cümlesi “Yaşamımı insanlığa adayacağıma” olarak devam eder. Bu “Adanmışlık” verili halinin nicedir toplum veya yönetici erk tarafından istismar edilebildiği bir zaman dilimindeyiz. Ama her şeye rağmen istisnalar hariç ‘Adanmışlık’ devam etmekte.

Toplum boyutu ile “istismar” özellikle WhatsApp vb. uygulamaların yaygınlaşması ile tavan yaptı. Gecenin ikisinden sabahın erken saatine, yedi gün 24 saat hekim ile özel yakınlık düzeyine hürmetsiz bir tek taraflı iletişim gelişti: “Bir tanıdığımın tetkiklerini gönderiyorum, bakıver”. Bazen 10 sayfa, telefon ekranına net yansımayan silik belgeler. “Zamanın var mı”, “Telefon ile danışmanlığa onay veriyor musunuz?​” sorusu genelde eklenmez. Ekseriyeti yarım saate geri dönüş almazsa telefon açılır. Bakarsınız tahlillere bazen bir ay bazen bir yıllık, yani acil değil. Genelde özel yaşamda bir yakınlığınız olmayan kişilerdir. Samimiyetsiz olan “Tetkiklere bakıver” talebidir, zaten bütün tetkiklerin yanında o testin normal değerleri yazmaktadır ve kendisi de okur yazardır. Talep özünde sanal muayenedir. Hekim “Adanmışlıkla” yazmaya başlar: Şikayeti ne, eski tanısı var mı, kullandığı ilaçlar vb. Bu yazışma bazen 20 dakikayı geçer.

COVİD 19 pandemi sürecinde birçok hekim için bu WhatsApp hekimliği bunaltıcı bir hal aldı. Toplumun geri kalanına göre on kat daha fazla COVİD 19’a yakalanan, yoğun mesaiye salgın koşullarında devam eden ve iş yükü daha da artan, doğası gereği ailesinde varsa ileri yaş grubu onlara her zamankinden daha fazla ilgilenmek durumunda kalan bir meslek grubu hekimler. Tamamı bu sanal hekimlik dayatmasından muzdarip, ama dile getiremiyor hatta yakınları ile paylaşamıyorlar. Çünkü onların kendileri ile sağlık paylaşımlarından ileride imtina edeceklerinden endişeleniyorlar. Dostlarının üstlerine alınacakları ihtimali tahmin ederdiniz ki kötü bir duygu.

Birçok hekim bu bağlamda sosyal medyaya, WhatsApp ve hatta cep telefonuna mesafeli şimdilerde. Sürdürülemez olduğu anlarda telefonunu ulaşıma kapatma aralarında yaygınlaşıyor giderek.

Bu “adanmışlığın” yönetici erk tarafından istismarı ise ayrı bir yazı konusu. Bazen ayda 10 günü geçen 34 saat aralıksız çalışma dayatması yakın geçmişimizin bir rutiniydi ve hâlâ ‘sessiz’ grup asistan doktorluğun güncel dayatmalarından.

Kökleri 2 bin 500 yıl öncesine dayanan Hipokrat andı, insanlık ile hekimler arasında bugüne değin güncellenerek gelen bir sözleşidir özünde. En son 2017 yılında Dünya Tabipler Birliği mevcut Cenevre Bildirgesi’ni yani güncel hekimlik andını bir kez daha yeniledi. Bu güncellemede TTB (Türk Tabipleri Birliği) de katkı sundu.

Misal, “Hastamın sağlığına her zaman öncelik vereceğime” ifadesi “Hastamın sağlığına ve esenliğine her zaman öncelik vereceğime” biçiminde değiştirildi. Yine, “Mesleğimi bana öğretenlere, hak ettikleri saygıyı ve minnettarlığı göstereceğime,” ifadesi yerine “Mesleğimi bana öğretenlere, meslektaşlarıma ve öğrencilerime hak ettikleri saygıyı ve minnettarlığı göstereceğime” ifadesinin kullanılmasına karar verildi. Ve bir başka cümle daha eklendi:“Hizmeti en yüksek düzeyde sunabilmek için kendi sağlığımı, esenliğimi ve mesleki yetkinliğimi korumaya dikkat edeceğime”...

Şimdi hekimlik andının bir daha güncelleme zamanının geldiğini düşünenlerdenim. Özellikle toplumun WhatsApp hekimliği talebi bağlamında.

“Önce zarar verme” ilkesi Hipokrat’tan bugüne mirastır tıpta. Ama şimdi bunun tersten de uygulanma zamanı geldi: Toplum da hekimlere zarar vermemeli. Özellikle kamuda, her beş dakikaya bir randevu verilen bir uygulamanın ardından 7 gün 24 saat online hekimlik beklentisi çok insafsız.

Bugün hekim ve cümle sağlıkçıların söylemeye utandığı bir duruma ayna tutmaya çalıştım.  Sürçü lisan için affola.

Sağlıcakla kalın.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

101 milyarlık gasp

101 milyarlık gasp

Enflasyonla mücadele adı altında uygulanan Erdoğan-Şimşek programı, enflasyonu düşürmüyor ama ücret ve maaşları acımasızca ezmeye devam ediyor. DİSK-AR’ın araştırmasına göre sadece iki aylık enflasyon nedeniyle işçilerin, memurların ve emeklilerin cebinden en az 101 milyar lira çalındı. “Enflasyonun nedeni ücret zamları” yalanının foyası da açığa çıktı.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
DİSK-AR’ın araştırmasına göre sadece iki aylık enflasyon nedeniyle işçilerin, memurların ve emeklilerin cebinden en az 101 milyar lira çalındı.

Evrensel'i Takip Et