12 Eylül 2020 00:20

Kadük bir kurtarıcı

Mulan filmindeki kahraman kılıcyla.

Fotoğraf: Mulan Basın Kiti/Disney

Paylaş

Rivayet odur ki, Martin Scorsese’nin “Kundun” (1997) filmini çekeceğinin duyurulmasının ardından Çin rahatsız olunca, gerilimi azaltmak için bir jest yapılmaya karar verilmiş. Tarihinin kadim öykülerinden Savaşçı ‘Mu-lan’ efsanesini animasyon olarak anlatarak Çin’in gönlünün alınabileceği varsayılmış. Ben sanal alemin komplo teorisyenlerinin yalancısıyım. Ama işin içinde Hollywood olduğunda her türlü kâr-zarar hesabının yapıldığı gerçeğini de unutmuyoruz tabii.

1998 tarihli “Mulan” adlı animasyon bütün dünyada ciddi bir ilgi görse de Türkiye’de özellikle de ‘ergen erkek’ izleyiciyi pek tatmin etmemiş. Çünkü filmin kötüleri Hunlar… Malum bize de sarı ırk hariç Asya’nın tamamının Türk olduğu öğretildiği için gururları incinmiş çocukların. Üstelik nasıl olurmuş da Türkler Çinlilere yenilirmiş; hadi yenilmişler nasıl, ama nasıl bir kadın tarafından alt edilirlermiş… Yani anlayacağınız Disney bir diplomatik krizi aşarken, başka bir diplomatik kriz yaratıyormuş neredeyse… Neyse ki o dönem Türkiye dağıtımcısı Hunları Moğollar yapıvermiş de dublajda kriz biraz yumuşamış.

Vizyona girmesi merakla beklenen, salgın nedeniyle uzun süre kapanmak zorunda kalan sinema salonlarına derman olması umulan yeni “Mulan”ın hayal kırıklığı yarattığını ekleyelim öncelikle. Gerçek oyuncularla Yeni Zelanda ve Çin’de çekilen film ABD’de vizyona giremeyince disney+’da gösterilmeye başlandı. Asya ve bazı Avrupa ülkelerinde ise salonlarda gösteriliyor. Bir hafta gecikmeli de olsa üzerine birkaç kelam edebiliriz yine de.

2020 tarihli “Mulan”ın da Çin pazarının hassasiyetleri dikkate (hatta biraz fazlaca) alınarak çekildiği aşikar. Ama Türkiye’deki milliyetçi ergenler rahat olabilirler, kötü karakterler bu kez Hun değil. Cücenlerin kötü kalpli liderine ve onun destekçisi cadıya karşı yürütülüyor bu kez mücadele. Haddim olmayarak filmin kadın varlığına ilişkin yaklaşımının sıkıntılı olduğunu düşünüyorum. Bütün yeteneklerini ve maharetini erkeklerin oluru ve onayını almak için kullanan, babasının, silah arkadaşlarının, komutanının ve imparatorunun oluruyla kendini inşa etme rüyası gören bir karakterin pek de olumlu örnek olduğunu düşünmüyorum açıkçası. Yazıyı yazmadan önce film üzerine konuştuğum kadın arkadaşım, bu yaklaşımın 1990’lardaki kadın hareketinde görülebileceğini ama bugün için erkek dünyasında kabul görmek yerine, yeni bir dünya inşa etmenin çok daha öncelikli olduğunu söyledi ki katılmamak elde değil. Bu bakımdan filmin özellikle genç kadınlara dair dilinin, mücadeleci olmaktan çok savaşçı olmayı, militarizmle güçlü bir bağı, baba ve iktidara itaati öğütlediğini söylemeden geçmeyelim.

Filmin bir kadın yönetmene emanet edilmiş olması olumlu olsa da “Balinanın Sırtında”, “Tek Başına”, “Umut Bahçesi” gibi filmlerle tanıdığımız Niki Caro’nun da işin görsel dünyasını inşa etmekte yeterince başarılı olduğunu söylemek zor açıkçası. Bunda seyircinin bu tür epik Uzakdoğu anlatılarına dair beklentilerinin de payı büyük. Zhang Yimou  (Altın Çiçeğin Laneti, Parlayan Hançerler, Kahraman) ve Ang Le (Kaplan ve Ejderha) gibi yönetmenler bu tür anlatıların estetik çıtasını öylesine yüksek bir yere taşıdılar ki oralara ulaşmak gerçekten zor. Buna bir de senaryonun dağınık yapısını, ne olacağına bir türlü karar verememesini eklediğimizde sıkıntı daha da büyüyor. Filmin kötüsü Böri Khan’ın da, yardımcısı cadı Xianniang’ın da motivasyonları ikna edici olmaktan uzak kalıyor. Xianniang’ın dönüşümüne ikna olamıyoruz. İyinin ve kötünün karikatür olmaktan kurtulamadığını görüyoruz. Bunları bir yana bırakıp aksiyona odaklanalım dediğimizde o taraf da bizi tatmin etmiyor.

Özetle, “Mulan” her bakımdan seyirciyi tatmin etmekten uzak, yarattığı beklentiler düşünüldüğünde yılın en büyük halay kırıklığı olarak yerini alan bir yapım olmuş.

MULAN
YÖNETMEN:
Niki Caro
OYUNCULAR: Yifei Lie, Donnie Yen, Li Gong, Jet Lei
YAPIM: ABD 2020
SÜRE: 115 dk.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa