14 Eylül 2020 00:18

Kolombiya'da polis şiddeti

Alevlerin önünde

"Kolombiya'da Kolombiyalı olmak, ABD'de siyah olmak gibidir." | Fotoğraf: Juancho Torres/AA

Paylaş

Kolombiya’nın başkenti Bogota’da salı akşamı Javier Ordóñez adında bir avukatın iki çevik kuvvet polisi (CAI) tarafından yere yatırılmış ve bir yanda şok tabancalarıyla elektrik verilirken diğer taraftan devamlı biçimde yumruklandığı videonun ortaya çıkması ve Ordóñez’in daha sonra götürüldüğü polis merkezinde hayatını kaybetmesi, büyük bir öfke patlamasını da beraberinde getirdi.

2019’un kasım ve aralık aylarında ortaya çıkan gençlik hareketi sırasında da polisin ölçüsüz güç kullanımı gündeme gelmiş, Dilan Cruz adlı gencin polisler tarafından öldürülmesi ile protestolar daha da şiddetlenmişti. Ordóñez’in polisler tarafından dövüldüğü videoya tepki olarak Bogota’da gerçekleştirilen gösterilerde, çoğunluğu yine gençlerden oluşan 10 kişinin katledilmesi 250’den fazla kişinin yaralanması ve hükümetin polis teşkilatını destekleyen ve cesaretlerini tebrik eden açıklamalarda bulunması, aslında durumun bir politik krize de işaret ettiğini gösterir nitelikte.

Öncelikle Kolombiya’da polisin İçişleri Bakanlığına değil Savunma Bakanlığına bağlı olmasının, yani askeri bir kurum olmasının altı çizilmesi gerekiyor. Savunma Bakanlığına bağlı olan polis teşkilatı, CAI ya da ESMAD gibi organları ile inanılmaz bir keyfiyet ve korunma altında olduğundan neredeyse ne yaparsa yapsın yanına kalması garanti altında olan bir konuma sahip.

Kolombiya’da yıllarca süren gerilla mücadelesi polisler, askerler, paramiliter gruplar ve uyuşturucu kartelleri arasında önemli ağlar ve kesişmeler yaratmıştı. Kolluk kuvvetlerinin bu ilişkileri de bir biçimde sivil hukuk sistemi dışına itilerek güvence altına alınmıştı. Raporlara göre Kolombiya’da sadece 2017-2019 yılları arasında 700’e yakın cinayet, binlerce fiziksel şiddet ve cinsel saldırı polis teşkilatının üyeleri tarafından gerçekleştirilmiş bulunuyor. Ancak polislerin askeri mahkemelere ve alternatif hukuk sistemine bağlı olması, bu saldırı ve cinayetlerden dolayı hesap vermesini önlüyor.

Tam da bu bağlamda, uzun zamandır dillendirilen polis teşkilatının reform ve demilitarize edilmesi talebi bir defa daha anlam kazanıyor. Bogota’nın muhalif belediye başkanı Claudia López ise hükümetin tam tersi bir tutum takınarak suçun polis teşkilatına ait olduğunu, silahsız göstericilerin bilerek hedef alındığını belirterek gösterilerde polisler tarafından silah kullanımının yasaklaması için Başkan’a yalvardığını söyledi. López aynı zamanda polis teşkilatının bir an önce reform edilmesi talebini de dillendirdi. Bu açıdan gösterilerin Başkan Ivan Duque ve Savunma Bakanının açıklamaları ile kriminalize edilmesi en azından kamuoyu karşısında önemli bir eleştiriye maruz kalmış oldu.

Covid-19 salgınının ekonomik ve sağlık alanlarında önemli bir yıkım yarattığı, Ivan Duque hükümetinin büyük oranda meşruiyet ve güven kaybettiği, Uribe’nin ev hapsine alınarak Uribeciliğin sarsıntı geçirdiği bir dönemde Kolombiya’nın bir de polis şiddeti tarafından tetiklenen öfke patlamasına sahne olması hükümet açısından hiç şüphesiz bir sorun teşkil ediyor. Öte yandan bu krizin Uribeciliğin ve Duque hükümetinin benimsediği ‘yönetilemezliğin yönetilmesi’ stratejisini de uygulamaya koyması için uygun bir zemin yarattığını da belirtmek gerekir. Bir başka deyişle ortaya çıkan öfke ve toplumsal patlamanın kriminalize edilerek bastırılması için daha fazla asker ve polisin sisteme enjekte edilerek meşru siyaset ve demokratik tepki imkanlarının ortadan kaldırılması sağlanmış olacaktır. Böylece özellikle kentli orta sınıflar tarafından hızlı bir biçimde terk edilmekte bulunan iktidarın bir nebze tahkim edilmesi sağlanabilir. Ancak bunun ne kadar sürdürülebilir olduğunu tahmin etmek çok da zor olmasa gerek. Polis şiddeti ve tetiklediği öfke patlaması ‘gelmekte olanın’ ayak sesleri olabilir.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa