19 Eylül 2020

Pandemi yasakları, tarikat işleri

Eylülün başında pandemi yasaklarıyla ilgili vilayet nizamnameleri yayımlandı. Pandemiyle köklü bir mücadele yoksa da detaylandırma göz alıcıydı!

Akşam düğünleri 20.00-22.30, gündüz düğünleri 13.30-16.00 saatlerinde yapılacak (İzmir); Düğün ve nikahlar aynı gün içerisinde en fazla 1 saatte tamamlanacak (Van); 65 yaş ve üzeri vatandaşlar ile 15 yaş altı çocuklar düğün ve nikahlara katılamayacak (Ankara); 65 yaş ve üstü 16.30-19.30 saat aralığında toplu taşıma kullanmayacak, pazar yerlerinde sadece kalabalık olmayan 10.00-14.00 saatleri arasında alış veriş yapabilecekler. 65 yaş üstüne ayrıca düğün, sünnet, mevlit vb. etkinliklere, sinema, konser, tiyatro… spor salonu ve tüm maçlara giriş yasak (Sakarya); Sünnet düğünü, kına gecesi, nişan ve mevlit törenleri yasak. Düğün ve nikahlar en fazla 2 saatte tamamlanacak (Niğde); 18 yaş altı genç ve çocukların saat 21.00’den sonra umuma açık yerler, parklar gibi alanlara veli ve vasisi olmaksızın girişi yasak. 65 yaş ve üzeri ile kronik rahatsızlığı olanların düğünlere katılımı yasak (Kahramanmaraş)…

Düğünleri bir ilde 1 saatle sınırlayan diğer ilde 2 saate çıkaran, Kahramanmaraş’ta kronik hastalıkları olanların düğüne katılımını men eden; Sakarya’da 65 yaş üstüne günlük dolaşım planı yaptırtan faktör koronavirüsün bölgelere göre farklı yayılımlar göstermesi olabilir mi sadece? O durumda eylül ayı içinde Antalya’ya giriş yapan 200 küsur bin turiste kapıların açılması; organize sanayi bölgeleri bulaşı merkezi gibi çalışırken, AVM’ler açıkken merkez ve yerel iktidarların düğündü kahvehaneydi, nikahtı, pazardı, tiyatroydu konserdi yasaklamalarıyla uğraşarak gösterdiği ciddiyetsizlik izah edilemez. Bu ciddiyetsizlik sanatsal faaliyetlerin yasaklanmasında da tepki yükseldiğinde bu yasakların kaldırılmasında da deneyimlendi.

Kimsenin pandemi ile ilgili örgütlü kısıtlamalara karşı çıkacak hali yok. Ne var ki birbiriyle tutarlı olmayan önlemler, gündelik hayatı düzenleme vesilesi elde etmiş de kimin hangi saatte nerede bulunacağını dikte edebilme becerisinin keyfini çıkarıyormuş gibi görünen fırsatçı bir hükümranlığın altını çiziyor. Yeni üyeleriyle ilgili bir şenlik düzenleyeceği için bazı yasakları iki gün erteleyen parti kafası, Ayasofya’ya 350 bin kişiyi toplamanın kibrini kendine, bedelini de topluma yazmıştı. Bastığı üyelik kartı sayısından fazla taşıyıcıyı kendi etkinlikleri sayesinde üretirken 65 yaş üstüne günlük çizelge belirlemek iktidar için, pandemiyle mücadele ediyormuş gibi göstermenin pek konforlu yolu olmalı. 

Salgının ağırlaşmasının suçu çizelge dikte edilenlere ya da sorumsuz düğün dernek katılımcılarına atılınca devletin yerine getirmediği her sorumluluğun gizlendiği sanılıyor.

Soruna bu göstermelik ilginin, aslında ilgisizliğin kısa zamandaki sonucu hastanelerin çökme noktasına gelmesi oldu. Enfekte insan sayısı da artıyor.

Bütün bunlar genelleşmiş bir yönetme tekniğiyle alakalı. Ve şu zamanlarda gündemdeki başka bir gelişmeyle de bağıntılı. 

***

En son Uşşakilerin Lideri Fatih Nurullah’ın 12 yaşındaki çocuğa taciziyle gündeme gelen tarikatların din adına ortaya koydukları pratik ile pandemiyle mücadele biçimi doğrusu birbirine çok benziyor. Nurullah’ın iktidara ‘15 Temmuz’da eleman istediniz verdik’ diyerek çıkışmasından anlaşılacağı gibi bir yandan hazır asker kadrosu oluşturan, diğer yandan bürokraside kadrolaşan, AKP iktidarı zamanında holdingleşen bu yapılanmalar aynı zamanda bir toplum organizatörü olarak da işlevlendiler. Her Allah’ın günü yandaş veya kendi mülkleri olan kanallardan çürümüş ideolojilerini zerk eden sözcüleri aracılığıyla din adına cinsel hayat ayrıntılarıyla uğraşarak yaptılar bunu. Hangi günün hangi vaktinde ilişkinin elzem olduğuyla, hangi hallenmelerin helal, hangilerinin haram olduğuna, hangi pozisyonların caiz olduğuna kadar saatlerce konuşabildiler. Cinsel uzuvların faaliyetine indirgedikleri insan etkinliğine listeler, normlar, çizelgeler, fetvalar hazırlayarak zamanı ve mekanları buna göre yaşamaya zorlayarak sadece cinsiyetlerinkini değil toplumsal ilişkileri şekillendiriyorlar yıllardır, aslında.

Bu, din tacirlerinin toplumla ilişki kurma yöntemi.

Tarikatlarla içi dışlı olan iktidarın pandemiye muamele tekniği de farklı değil. Hayatı parçalara ayırarak yönetme tekniğinin siyasi ve dini biçimleri bu iktidar döneminde birbirini esinlendirmek üzere konumlandılar.

Tarikatlar, kendi uzuvlarını yönergesiz kontrol edemediği için hayati fonksiyonlarını parça parça şeyhin, şıhın iradesine teslim eden insanı hayal ederken; eşitsizliğin derinleşmesi için pandemiyi araçsallaştıran kapitalist fırsatçılık, ortak gündelik hayat alışkanlıklarının birbirine benzemez bölümlere ayrılmasının süreç içinde ortaya çıkardığı alışkanlıkla yol alıyor.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Emekçiye sosyal konut yok, zengine ‘yatırım fırsatı’ var

Emekçiye sosyal konut yok, zengine ‘yatırım fırsatı’ var

Türkiye’de ev sahipliği oranının sürekli azalmasına ve konut krizinin süreklileşmesine rağmen bir sosyal konut projesi hayata geçirilmiyor; fahiş kiralar nedeniyle halkın barınma sorunu derinleşiyor. Özelleştirilen Emlak Konut ise ‘yüksek gelir grubu’ için düşük faizli, ucuz kredili ‘yatırım fırsatı’ projesi yapıyor.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
BİRTEK-SEN Genel Başkanı Mehmet Türkmen sendikacılık yaptığı için tutuklandı.

Evrensel'i Takip Et