22 Eylül 2020 00:34

Yüz yüze eğitimi engelleyen pandemi mi yöneticiler mi?

Fiziki mesafeye uyarak sırada olan maskeli ilkokul öğrencileri.

Fotoğraf: DHA

Paylaş

Dün TV’lerin haber bültenleri, “Bugün yüz yüze eğitim başlıyor”la açılırken gazetelerin çoğu da aynı haberi manşetten verdiler.

Ama gerçek değildi. Çünkü yüz yüze eğitim, sadece 1’inci sınıflarda ve okul öncesi sınıflarda başladı. O da haftada iki gün ve beş saatle sınırlı olarak!

Kayıtlar sırasında da görmüştük ki, “maske, mesafe, hijyen” diye ortalığı yıkan, hatta uymayanlara ağır cezalar kesen yetkili makamlar ve genel olarak hükümet, okulları pandemi koşullarında eğitime hazırlamak için parmağını bile oynatmamıştı.

Milli Eğitim Bakanı Selçuk’un, okulların kapatılıp “uzaktan eğitim”e geçildiği nisan ayından beri, “En iyi uzaktan eğitimi biz yapıyoruz” propagandasının ötesinde az çok gerçek bir yüz yüze eğitim için hiçbir hazırlık yapılmadığı açıkça görüldü. Olup bitenler, en ileri gidildiğinde bile dört beş seçenekli ama uygulama amacı taşımayan planların, “hibrit eğitim” algoritmalarının sadece kamuoyunu meşgul etmek ve tartışmaları yönlendirmek amaçlı olduğunu gösterdi.

YÜZ YÜZE EĞİTİM İÇİN HİÇBİR ÖNLEMİN ALINMADIĞI ORTAYA ÇIKTI

Yüz yüze eğitimle ilgili MEB’in; eğitim sendikaları ve eğitimcilerin, uzmanların uzun zamanda beri talep ettiği;

Gerekli ve yeter sayıda kadro atamalarının yapılması,Okulların fiziki koşullarının gerektiği düzeyde iyileştirilmesiPandeminin gerektirdiği hijyenik bir ortamın oluşturulması gibi adımları atmadığı ortaya çıkmıştır.

Peki; “MEB, yüz yüze eğitimi geçtik, uzaktan eğitim için adım atmış mıdır?” diye sorulursa, bu konuda da MEB’in hiçbir adım atmadığı görülüyor.

Çünkü Milli Eğitim Bakanı Selçuk da bir buçuk milyon öğrencinin uzaktan eğitimden faydalanmadığını kabul ettiği halde, bu sorunu aşmak için hiçbir önlem alınmamıştır. Nisan sonrasında uzaktan eğitimden yararlanamayanlar bugün de yararlanamamaktadır. Dahası eğitim sendikaları uzaktan eğitime ulaşamayan öğrenci sayısının 6 milyon dolayında olduğunu, ulaştığı varsayılan öğrencilerin yüzde 95’inin uzaktan eğitimden gerektiği gibi yararlanmadığını belirtmektedirler. Ama MEB’in bu konuda bir adım attığına dair de bir belirti yoktur. Pandemi koşullarında eğitimin sürdürülebilmesi için eğitim sendikaları ve konunun uzmanlarının, gerekli adımların atılması için “MEB’e ek bütçe verilmesi gerekir” demelerine karşın ne MEB ne de hükümet, bu isteği duymuştur! Hazineyi, İşsizlik Fonu’nu patronların yağmasına açan iktidar, pandemi koşullarında eğitimin az çok sürdürülebilmesi için “1 TL’lik bile bir ek bütçe” vermemiştir.

YÜZ YÜZE EĞİTİMİ ENGELLEYEN KİMDİR?

Peki yüz yüze eğitim olmayınca, yani okullar açılmayınca öğrenciler ne yapıyor?

Yaşlılarımıza virüs bulaştırmayalım diye evlerinde mi oturuyorlar?

Elbette hayır!

Az çok geliri olan aileler çocukları geri kalmasın diye kurslara, dershanelere gönderiyorlar. Çünkü kurslar ve dershaneler hiçbir sınırlamaya tabi olmadan açık, faaliyetlerini, ful kadro, hem de kendilerini pandemi önlemleri konusunda fazlaca kasmadan sürdürüyorlar.

Özel okullar çeşitli biçimlerde yüz yüze eğitime devam ediyorlar.

Çocuklar da evlerinde oturmuyor, apartman önlerindeki sokaklarda, parklarda, sitelerin korunaklı alanlarında arkadaşlarıyla buluşup oyunlar oynuyorlar. Sonra da evlerine gidiyorlar... Gençler, okula gitmeyerek sahip oldukları boş zamanlarını halı sahalarda, semtlerindeki açık park, caddeler ya da AVM’ler gibi alanlarda geçiriyorlar.

Uzmanlar öğrencilerin okula gitmeyerek kazandıkları zamanlarını geçirdiği mekanların, virüsün yayılması bakımından okullardan çok daha tehlikeli oluğunu belirtiyor. Dolayısıyla yüz yüze eğitimin yapılamamasının nedeni koronavirüs değil, eğitimin virüs koşullarında yapılması için bilimin gerektirdiği ve halk sağlığı ile ilgili önlemleri almayan yetkililerdir, hükümettir. Nitekim, birçok ülkede yüz yüze eğitim kimi kısıtlamalarla da olsa sürdürülebilmektedir.

BAKAN, ÖĞRETMENE DE OKULA DA GEREK YOK DİYOR

Hiç kuşkusuz bunca tartışmadan sonra gerekli önlemler alınmadığı için okul öncesi ve 1’inci sınıflar dışında yüz yüze eğitime başlanmaması, sadece “Gerekli önlemleri almamış olmak” gibi teknik bir nedenle de açıklanamaz.

Bu tutumun arkasında kamusal eğitime hor bakan 18 yıllık iktidarın olduğunu; kamusal eğitimi çökertmek için “reform” üstüne “reform” yapanların virüse karşı mücadeleyi bu amaçlarına varmanın bir dayanağı olarak kullandığını söylemek, gerçeği önemli ölçüde ifade etmek olur.

Eğitimin sürüklendiği mecradaki sorumluluğu üstünden atmak için Milli Eğitim Bakanı Selçuk, velilerin yüreğine su serpiyor; “Okuma yazma öğrenilir. Hem de öyle güzel ve kolay öğrenirler ki şaşarız. Tıpkı bazı çocukların hiç kimse göstermeden durup dururken okumaya başlayıverdiği gibi... Bu, sahiden böyledir” diyor. Yani, “Okula gitmeye öğretmenle yüz yüze gelmeye gerek yok!”

Bu söylenenlere inanmayanlar için de Bakan başka bir formül öne sürüyor: “Benim bu yılki 1. sınıf çocuklarım da okuma yazmayı normal zamandaki gibi öğrenecekler. Kimi uzaktan eğitimle, kimi yüz yüze... Kimi erken, kimi geç... Kimi takılarak, kimi akıcı... Ama öğrenecekler!”

Yüz yüze eğitimin gerektirdiği önlemleri almayanların kimler olduğunu, hangi zihniyeti taşıdığını görüyor musunuz?

Başka söze gerek var mı?

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa