24 Eylül 2020 00:20

Yüz yüze eğitim

Fiziki mesafeye uyarak sırada olan maskeli ilkokul öğrencileri.

Fotoğraf: DHA

Paylaş

Ben uzaktan öğretime sıcak bakmayanlardanım. Hele televizyon, bilgisayar ekranından bir şeyler anlatıp bunun adına da eğitim denilmesini hiç kabul etmiyorum.  Aslında öğretim bile demek zor.

Bu hafta ilk, orta ve liselerde eğitim, öğretim başladı ve ilk günden sistem çöktü. Milyonlarca insan sisteme giremedi ama bu durum Milli Eğitim Bakanı tarafından “Öğrencilerimiz ne kadar ilgili, gördünüz mü” yorumu ile olumlu bulundu. Güler misin, ağlar mısın? Yahu bizde okula devam mecburi değil mi? Yani öğrenciler biraz devamsızlık yapsa sınıfta kalmıyorlar mı? Devam mecburi olunca beklenen, ilk günden tüm öğrencilerin sisteme girecek olması değil mi?

Neyse işin bu tarafına artık alıştık. Bilim bile siyasileşince ortaya böyle garip yorumlar çıkıyor. Her işimiz yarım yamalak, dostlar alışverişte görsün. Kovid-19 virüsü taşıyan genç gireceği KPSS için okula geliyor, okulda önlem süper. Ayrı sınıfta 3 kişi. Eee, bu genç okula nasıl geldi? Toplu taşıma ile kucak kucağa. Eve nasıl gidecek? Yine toplu taşıma ile kucak kucağa. Olsun. Okul müdürü işini yapmış, Kovidliler için ayrı sınıf ayarlamış ya. Dışarısı bizi ilgilendirmez.

Üniversitelerde de öğretim başlamak üzere. Tabii uzaktan. Öğrencilerin hepsi 18 yaş üstünde. Yüzde 80’den fazlası özel öğrenci evlerinde kalıyor. Yurtlarda kalanlar azınlıkta. Geçen dönem uzaktan yapılmaya çalışılan öğretimde “verim” felaket, “başarı” süper(?) oldu. Bu sonuca bakan bazı aklı evveller neredeyse uzaktan öğretimi daha başarılı bulacak. Ama bu yılların faturasını hem bu döneme denk gelmiş gençler, hem ülke olarak biz ödeyeceğiz. Üniversiteler, hem fiziki olarak, hem de mekanların temizliği açısından yüz yüze eğitime geçebilecek düzeye kolaylıkla getirilebilir. Zaten her gün dışarıda bir arada olmalarında sakınca bulunulmayan gençlerin üniversite amfilerinde bir arada olmalarında, gerekli önlemler alındığında, bir sakınca yok. Yani sokaktaki risk, üniversite kampüslerindeki riskten daha az değil.

Yüz yüze eğitimde bir ders için ayrılan haftalık ders saatleri uzaktan öğretimde üçte, dörtte bire düşürülmüş. Yani haftada 3 saatlik bir dersin uzaktan öğretimdeki süresi 1 saat. Bu da bir dönemde 42 saat yerine 14 saatte hocanın anlatması gerekiyor tüm ders içeriğini. Tartışma, yok. Soru sormak yok. Laboratuvarlar uzaktan seyret. “Tıp”ta durum nasıl bilmiyorum. Doktor adayı örneğin iğne yapmayı uzaktan nasıl becerecek? Evdekileri mi şişleyecek? Ama mühendislik de felaket. Dostlar alışverişte görsün. Hoca deneyi yapıyor öğrenciler seyrediyor, seyrediyorlarsa.  Devam, eh işte. Ama sınavlar, iyi. Nasıl olsa sınav sonuçları iyi olacaksa diğer işlere gerek yok. Yüzde 65’inin yurt dışında yaşamak istediği, “Bugün diploma versek alır mısınız?” sorusuna üniversite birinci sınıf öğrencilerinin yarıdan fazlasının “evet” dediği bir sistemde, uzaktan öğretim bilim ve teknoloji dünyasının mayınlanması anlamını taşımaktadır. Eğer hastalık riski çok fazla ise öğretim durdurulmalı ama bununla beraber her şey durdurulmalıdır. Yok, eğer fabrikalarda çalışan işçiler üniversitedeki öğrencilerden daha değersiz değillerse üniversitelerde de yüz yüze eğitim, en azından tıp, mühendislik gibi uygulama öncelikli fakültelerde başlamalıdır.  

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa