Bilgisizlikle çürüyor oyun
Hatayspor Teknik Direktörü Ömer Erdoğan|(Fotoğraf: Salim Taş/AA)
Futbol yorumculuğu başka hiçbir yerde bizdeki gibi kolay değildir herhalde. Üzerinde ahkam kesilecek konu başlıkları belli… 1- Oyuncuların bireysel performansı ve buna bağlı olarak teknik direktörlerin kadro (oyuncu) tercihi, 2- Hakemler, 3- Transfer…
Bunların dışında bir de aklı, bilgiyi tamamen inkar edercesine, "istek" ve "arzu" kavramlarıyla ifade edilen ve oyuna etki ettiğine inanılan faktörler var ki, onları kale bile almaya değmez…
Sistemmiş, oyun planıymış, taktik anlayışmış, varyasyonlarmış… Bunlarla hiç ilgileri yok. Çünkü bilgileri yok. Zaten bilgi edinmek zahmetli iş. Ne gerek var? Yukarıda belirttiğimiz üç konuda bol keseden atıp tutmak varken kim uğraşır bilgilenmekle?
Maç özetlerinin gösterildiği -dolayısıyla en çok izlenen- kanalda "Teknik Analiz" isimli program yayımlanıyor. İsmine bakınca, programın içeriğini oyunun analiz edildiği değerlendirmeler, yorumlar oluşturuyor sanılır. Oysa program tamamen hakem kararlarının tartışılması üzerine kurulu. Teknik analizden anladıkları bu.
Futbolu hakem kararları üzerinden yorumlamak, değerlendirmek, tartışmak tam bir cehalet göstergesi. Oyunu analiz edebilecek bilgi olmayınca mecburen hakemleri konu ediyorlar.
Yöneticisinden teknik direktörüne, futbolcusundan yorumcusuna kadar herkes sürekli olarak hakem kararlarında standart arıyor ya da hakem kararlarında standart olmadığından yakınıyor ki, bu da başlı başına çok ciddi bir arıza. Futbolun, oyuncuların sahadaki konumuna bağlı olarak sonsuz ihtimal barındıran bir oyun olduğunu bir türlü algılayamadıkları için hakem kararlarında standart aramaktan vazgeçmiyorlar. Bu kafayla futbolun nasıl bir oyun olduğunu kavramaları zaten çok zor görünüyor. Haliyle boş boş konuşmaya, yazmaya devam ediyorlar ve belli ki bundan sonra da edecekler…
Anlı şanlı yorumcular, teknik direktörlere kadro/oyuncu tercihi konusunda akıl vermeyi de pek sever. Sanki hafta boyunca futbolculara kendileri idman yaptırmış ve bütün futbolcuların form durumlarını biliyorlarmış gibi… Yenilen takımlara yönelik eleştirilerinin temelini de, “Şunun yerine şu, bunun yerine bu oynamalıydı”, “Şu oyuncu o mevkide değil bu mevkide görev yapmalıydı” gibisinden zırvalar oluşturur. Tabii oyuncu değişikliklerine yönelik eleştirilerini de esirgemezler… Üstüne bireysel performanslar üzerinden ahkam kesilir. Son olarak da bazı mevkilere kesin yeni oyuncu transfer edilmesi gerektiği söylenerek yorum tamamlanır… Al sana dört dörtlük maç değerlendirmesi!..
Yöneticilerin ilk konusu ise her zaman hakemler... Özellikle mağlubiyetle sonuçlanan maçların ardından işi, hakemleri tehdit etmeye kadar vardırabiliyorlar. Hakem dışındaki konularda da saçmalamakta birbirleriyle yarışıyor izlenimi veriyorlar…
Fakat işin tuhafı, teknik direktörlerin oyuna bakışı da bu “yorumculardan” ve yöneticilerden farklı değil. Onların maç sonu değerlendirmelerinde de hakem kararları ve transfer ihtiyacı ağırlıklı yer tutuyor. Onlar da oyunu teknik ve taktik temelli analizlerden çok, şans, arzu, istek, hırs gibi soyut ve manasız kavramlarla açıklıyorlar. Kısacası futbolun bütün unsurları, bilgi yoksunluğunun oluşturduğu devasa boşluğu, ipe sapa gelmez saçma sapan argümanlarla doldurmaya çalışıyor…
Bütün bunların yanı sıra futbol ortamında, klişeler aracılığıyla cinsiyetçiliğin sürekli olarak yeniden üretilmesine de sıkça tanık oluyoruz…
Bunun son örneğini Hatayspor Teknik Direktörü Ömer Erdoğan verdi. Genç teknik direktör, Fenerbahçe maçının ardından yaptığı açıklamanın bir yerinde “Oyuncularım adam gibi adamlar” lafı ediyor, medya da uzun konuşmanın içinden bu cinsiyetçi ifadeyi manşete taşıyor. Teknik direktör pası verince, medya erkekliği taçlandırma fırsatını kaçırmıyor!.. Son zamanlarda bir “adamlıktır” gidiyor. Her fırsatta, insanlığın bütün olumlu değerlerinin içine sıkıştırıldığı “adamlık” söylemi üzerinden erkeklik yüceltiliyor ve erkekliğin toplumsal cinsiyet alanındaki ayrıcalıklı konumu pekiştirilmeye çalışılıyor…
Bilgisizliğin yarattığı boşluğun klişelerle ve hamasetle doldurulduğu ortam futbolu teknik anlamda düşük seviyeye mahkum etmekle kalmıyor, toplumsal anlamda da milliyetçilik, cinsiyetçilik, militarizm gibi gericiliklerin yuvalanıp boy vermesine uygun bir zemin haline getiriyor…
- Yapı 12 Aralık 2024 04:32
- Herkesi kendi gibi sananlar 05 Aralık 2024 04:28
- Bize oyunu anlatın 28 Kasım 2024 06:10
- Tutuculuğun bedeli 21 Kasım 2024 04:37
- Buyrun cinnet ortamına... 14 Kasım 2024 04:14
- Komplodan komediye 07 Kasım 2024 04:12
- Seviyesiz saha dışı, kalitesiz saha içi 31 Ekim 2024 04:34
- Mourinho öğretiyor 24 Ekim 2024 03:33
- Milli takım kazandı çünkü... 17 Ekim 2024 04:04
- Hapishaneden milli takıma 10 Ekim 2024 04:45
- Ne kadar rezil olursak... 03 Ekim 2024 04:28
- Oyunu geriden kurma saplantısı 26 Eylül 2024 03:26