01 Ekim 2020 00:10

Ankara’nın huzur anlayışı

Sırrı Süreyya Önder ve Ayhan Bilgen gözaltına alınırken.

Fotoğraflar: MA

Paylaş

Ankara demek, “devlet” demek. Devlet demek, “-Devlet benim” anlamına gelen sözler sarf ettikleri ve bunu karar ve pratikleriyle doğrulattıkları için- görebildiğimiz kadarıyla iktidardaki AKP/MHP koalisyonu demek.

Aslında böyle indirgemeci bir yaklaşım pek de uygun olmayabilir ama yaşadıklarımız bize böyle bir analizde ve nitelemede bulunmamız gerektiğini gösteriyor.

Eskiden MGK kararlarının etkisini pratikte yaşar ve anlardık. Bilmece gibi bildiriler yayımlanır sonra da olana bitene baktığımızda hükümetlerin MGK’nıin adeta sekretaryası gibi çalıştığını anlardık. Hayatın hemen bütün alanlarında, futbol sahası yapımından hayvancılık kredilerine kadar hemen her konuda yurttaşlar olarak bilmediğimiz kararların alındığını anlardık. Rahmetli Bülent Tanör’ün “Türkiye’de demokratikleşme perspektifleri”(1997) raporu MGK kararlarıyla yönetilen Türkiye’nin durumunu çok güzel sergilemekteydi. Şimdi yeni bir sistem var. “Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi” diyorlar. “Kabine” diyorlar. Öyle bir şey hukuken yok. Tek başına Cumhurbaşkanı var. Olağanüstü yetkilerle donatılmış. Bakanlar, bakanlıklar var ama Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda kamuoyunun adlarını bilmediği bürokratlar var. Kurullarda görevli insanlar var. Uzmanlar var. Politika yapıcıları onlar. Bakanlıklar uygulayıcı...Vali ve kaymakamlar var idari örgütlenmesinde, merkezin emrinde….

Ankara demek devlet demek. Kriterleri var. Geleneksel olarak böyle. Ankara kriterleri demek yasaklar demek. Baskılar demek. Özgürlüğe uzaklık demek. Yakın etme çabaları olmamış mı geçmişte? Olmuş ama, öz değişmemiş. Öz: Yasakçılık ve bunun sonucu da baskıcı bir yönetim tarzı! Ankara’nın “huzur ve güven ortamı” anlayışı demokrasi dışı bir anlayışa dayanıyor.

Ankara’nın rahatsızlığı muhalif, eleştirel düşünceden…

Ankara kriterleri de bu rahatsızlığın giderilmesinin yolu, usulü olarak yasaklama ve bu düşüncelerin sahiplerini hapsetmeyi öngörüyor. Huzur ve güven ortamı anlayışı bu. Sessizlik! Yasaklarla cezalandırmalarla sağlanmış sessizlik. İtaatkar bir toplum tasavvur ediliyor ve yaratılmak isteniyor.

Son dönem uygulamalarına bakmak kafidir sanırım.

Mahmut Konuk var Ankara’da. Şimdi Adana Cezaevinde. Bir KHK’li sağlık emekçisi. KHK ile ihracından sonra her pazartesi ihraç edildiği işyeri önünde tek başına silahsız/saldırısız protesto eylemi yapıyor. “İşimi geri istiyorum” diyor. 1000 günün üstünde yaptı bunu. Tutuklanmasıyla Ankara huzura erdi…Kamu düzeni sağlanmış oldu.

Yüksel Caddesi İnsan Hakları Anıtı önünde, 1000 günden fazla direnişte olan Öğretmen Acun Karadağ var Ankara’da. “İşimizi geri istiyoruz” diyor… Eylem bunu söylemek ya da pankarta yazıp halka göstermek. Şimdi cezaevinde. Ankara huzur içinde …

“İsimsizler hareketi” adlı bir hareket medyada bazı paylaşımlarda bulunmuş. Aralarında muhalif düşünceleri bilinen değerli Yazar Temel Demirer de var, apar topar gözaltına alındılar. Gözaltına alınanlardan üç kişi hakkında tutuklama kararı verildi. Suç, sosyal medya paylaşımları. Yapılan muamele ev baskınları ve gözaltılar. Soruşturma ve kovuşturma makamlarının derhal harekete geçmesi…

Bir de siyasal bir parti var, Türkiye’de. Adı Halkların Demokratik Partisi. Türkiye’nin halktan en fazla oy alan 3. büyük partisi. Eş genel başkanları hapiste tutuluyor. Kazandığı belediye başkanlıklarına kayyımlar atanıyor. Belediye başkanları ve meclis üyeleri hapislere atılıyor. Şimdilerde ise 6 yıl önceki Kobanê olayları sebebiyle soruşturulmaya başlanıyor tekrar. 82 yönetici ve üyesi gözaltına alınıyor.

Kimler yok ki? Birkaç ismi anmalıyım. Kars Belediye Başkanı Ayhan Bilgen gözaltına alınıyor. Van Eski Milletvekili, İnsan Hakları Savunusu Nazmi Gür, Barış Elçisi Sırrı Süreyya Önder, Alp Altınörs, Beyza Üstün parti yöneticileri olarak gözaltına alınıyor.

Aynı mantığın izleri -AİHS 18. maddede yazıldığı gibi- siyasi amaçlarla Osman Kavala hakkında yeni bir soruşturma açılmasında görülüyor. Ankara’nın huzuru sağlanıyor.

Ankara huzura ancak yasaklama rejimi ile eriyor: Yasaklama, cezalandırma, hapsetme…

Ankara’nın kriterleri, özgürlük, hukukun üstünlüğü, demokrasi, insan hakları ve barış olmadıkça, huzur yok yurttaşlara. Bilelim…

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa