02 Ekim 2020 00:54

Meclisin sıcak gündemi de mücadele zemini de genişliyor

Devlet Bahçeli kürsüde konuşuyor

Devlet Bahçeli | Fotoğraf: Arif Hüdaverdi Yaman/AA

Paylaş

Daha İçişleri Bakanı Soylu’nun AYM Başkanına yönelik tehditli, meydan okumalı “Ayar verme” girişiminin tartışması bitmeden, AYM’ye karşı ikinci hamle MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’den geldi!

Soylu’nun, AYM’nin şehirlerarası yollarda yapılan eylemleri yasaklayan kanunu iptal etmesine, “Madem özgür bir ülkeyiz, polis koruması almana gerek yok. Bisikletinle işe git gel bakalım. Sayın Anayasa Mahkemesi Başkanı, kendi arabamla tek başına gitmeye ben varım, sen var mısın?​” meydan okumasının AYM’ye ayar vermeye yetmeyeceğini görmüş olmalı ki Bahçeli, AYM’nin son aldığı kararların (Bunların çoğunu “hak ihlalleri” oluşturuyor), “sancılı ve sakat kararlar” olduğunu iddia ederek, “AYM’nin masaya yatırılmasını yeni baştan yapılandırılmasını” istedi.

Yeni yasama dönemi vesilesiyle yaptığı açıklamada Bahçeli, “Parlamenter sistemin oluşturduğu kurumların yeniden yapılanması ve Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine uyumlu hale getirilmesi artık kaçınılmaz bir zarurettir” diyen Bahçeli; isteğini AYM’nin yerine “Divan-ı Ali” kurulmasını istemeye kadar götürdü!

SIRA AYM’NİN KAPATILMASINA KADAR GELDİ

Bahçeli’nin, son aylarda giderek artan dozda bir öfke eşliğinde açıkladığı isteklerini, ne bir “hezeyan” durumu ne de bir “ruh hali sıkıntısı” olarak görebiliriz. Tersine Bahçeli, en azından “tek adam yönetimi”nin motive edici aktörü olmaya soyunmasından beri, son derece tutarlı bir biçimde, halkın her tür demokratik kazanımına, özgürlük ve demokrasi talebine kılıç sallamayı asli görev edinmiş bulunmaktadır.

Bu görev edinmenin gereği olarak şimdi de Bahçeli, “tek adam yönetimi”nin sözünün üstüne söz söylemeye dayanak olan kurumları düzenin kamburu olarak görüp kapatılmasını, bu kurumların yönetimindeki kişilerin cezaevlerine kapatılmasını istemeye kadar gelmiştir.

Nitekim kısa bir süre önce de Bahçeli, Hükümetin pandemiyle mücadelesi üstünden sağlık politikasını eleştiren TTB’nin kapatılmasını, yöneticilerinin de hapse atılmasını istemişti. Bugün de tek adam yönetiminin istemediği kararlar verdiği için tek adam yönetiminden “bağımsız yargı”nın tabutuna son çiviyi çakmak için AYM’nin “Yeniden yapılandırılmasını” (Siz buna rahatlıkla “kapatılmasını” diyebilirsiniz) istemektedir!

Kısacası Bahçeli, “tek adam yönetimi”nin engeli görülen ve halkın demokratik kazanımlarının bir biçimde yasalar ve anayasaya yansımış hangi demokratik kazanımı varsa, bunları tek adam yönetiminin hedefi ilan etmede başrolü oynamaktadır! “İdam cezasının yeniden getirilmesi”ni gündemde tutmaktan “TTB’nin kapatılması”na, muhalefetin “illet”, “zillet”, “terör iş birlikçisi”, ülkenin ve halkın gerçeklerini haber yapan gazetecileri “casus” ilan edilmesinden AYM’nin yeniden yapılandırılması adına kapatılmasını isteme gibi konularda aldığı tutumla Bahçeli, “tek adam yönetimi” nden gelen her tür antidemokratik girişimin en radikal savunucusu olmuştur.

Gerekçesi de açıktır: Cumhurbaşkanlığı sisteminin bekası bunu gerektirmektedir!

TEK ADAM YÖNETİMİNİN HEM AKIL HOCASI HEM SÖZCÜSÜ!

“Tek adam yönetimi”nin tek güç odağı olmasına itiraz eden ya da edecek olan her kurum ve kişiyi yok etmeyi ilkesel tutum ilan eden sadece Bahçeli değil, olmadığı gibi, bu tutumunda Bahçeli’ye destek veren de sadece partisi MHP değil! Tersine Bahçeli yaptığı girişimlerle, bazen şoven milliyetçi odakları harekete geçirmek için bir işaret fişekçisi, bazen en gerici çevrelerin sözcüsü, savunucusu olarak öne çıkan bir lider!

Bu yüzden de Bahçeli’nin istekleri kısa veya uzunca bir süre sonra; Cumhurbaşkanından başlayarak sözcülerinin, AKP ve MHP sözcülerinin, AKP ve MHP Meclis guruplarının, havuz medyasının...istekleri olarak gündemin üst sıralarına çıkarılmakta; eğer toplumsal bir karşı çıkışla engellenemezse bu istekler, AKP-MHP çoğunluğunun oylarıyla TBMM’de yasaya dönüştürülmektedir!

2017’deki, 16 Nisan referandumundan beri siyasetteki dönüm noktalarında Bahçeli’nin bu etkisi açıkça görülmektedir.

Bu yüzden de Bahçeli’nin isteklerini sadece onun istekleri olarak görmemeli, tek adam yönetiminin kolektif isteği, hatta yerine göre de tek adamın emri olarak görmek gerekir.

Bunun siyasetteki karşılığı ise Bahçeli’nin isteklerine karşı bir mücadelenin ötesinde, tek adam yönetiminin hedefleri olarak görüp ona göre mücadele etmek olmak durumundadır.

MECLİS SICAK GÜNDEMİ DAHA DA ISINIYOR

Dün, “yeni yasama dönemi”ne giren TBMM’nin, önceki yasama döneminden devredilen ve işçi ve emekçilerin kazanılmış haklarına karşı girişilen “topyekün saldırı”  paketinin yanına Bahçeli “AYM’nin yeniden yapılandırılması” gündemini de eklemiştir. Ki, bunun ilerici demokrat güçler açısından anlamı, sıcak gündeme “bağımsız yargı mücadelesinin” de eklenmesidir.

Dahası TBMM’nin gündemine Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 7 HDP milletvekilinin “Kobanê soruşturması” kapsamında dokunulmazlıklarının kaldırılması da gelecek görünmektedir. Ki, bu konu sadece HDP’ye yönelik ve onu sindirme amaçlı bir operasyon olmanın ötesinde İyi Partinin içine ve Millet İttifakına yönelik, İyi Partiyi Cumhur İttifakı saflarına çekmek (olmazsa bölmek) amaçlı bir operasyondur. Bu yüzden de HDP’li vekillerin dokunulmazlığının Mecliste önemli bir gündem olması da kaçınılmaz görünmektedir. Ki, Meclisteki tartışmaların “sahada” da karşılığının olması çok güçlü bir ihtimaldir.

Kısacası Bahçeli ve arkasındaki tek adam yönetimi, sıcak gündemin altına yeni odunlar atarak sıcak gündemin hararetini daha da yükseltmektedir.

Bu durum, elbette ki, aynı zamanda demokrasi güçlerinin, tek adam yönetimine karşı olan çevrelerin mücadele zeminini de genişletmektedir. Bu yüzden de demokrasi güçleri, bu mücadelenin gerektirdiği birlik ve ortak mücadele zeminini iyi değerlendirmek durumundadırlar.

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa