06 Ekim 2020 00:07

40. yılında 12 Eylül

İHD'nin TRT radyosu önündeki açıklaması

Fotoğraf: MA

Paylaş

Tanıl Bora’nın İletişim yayınlarından çıkan “40. Yıl 12 Eylül” kitabı beni alıp o günlere götürdü. 1982 yılında “Demokrat” gazetesinden dolayı tutuklandığımda, üst düzey komiser, “Siz aydınlar kullanıldınız DY tarafından” diyordu, “Hepinizi tutuklayacağız, sizin asıl ifadeniz de Ankara’da alınacak”.

İşkence haberleriniz ile bizi hedef gösterdiniz”, diyordu, ben de “Gazeteci olarak görevimizi yaptık” diye yanıtlıyordum.

 “Asıl istediğimiz kişiler elden kaçtı”, herhalde Dursun Akçam’ı kastediyordu, imtiyaz sahibi gazetenin. “Sizler alt sıralardasınız”. 

Senin örgüt üyesi olmadığını” biliyoruz, “Yoksa ifadeni böyle almazdım”. Ve ünlü “katil” aportta bekliyordu, kapmak üzere.

Emil Galip Sandalcı ve darbeden sonra kurulan Pano Grafik’in iki genç yöneticisi Adnan ve Aslan hep birlikte gözaltına alınmıştık. Daha sonra alınan Aslan Başer Kafaoğlu da bırakıldı bir hafta sonra. Demokrat davası dosyası, sonunda Diyarbakır Sıkı Yönetimine gitti. Oradan İstanbul 2. Ağır Cezaya, birkaç DY itirafçı ifadesi ile. O zaman bir posta yine gözaltına alındık kısa süreliğine 1989 olmalı. Demokrat davası 1990 yılında beraat ile bitti. ’80’den sonra ilk pasaportumu 1991’de alabildim.

12 Eylül, o tarihte değil de 12 Ekim’de yapılsaydı mesela, ben İran’da olacaktım, İran Devrimi’nin gelişmelerini gazeteci olarak yerinde izlemek üzere. Ve tam İran-Irak Savaşı’nın içine düşecektim.

11 Mart’ta darbe olacağı haberi gelince, İmtiyaz Sahibi Dursun Akçam, İzmir’den Almanya’ya uçtu. 12 Mart tarihli gazetenin manşeti, “Ankara’da bir şeyler bekleniyor”du. Alt manşeti ben yapmıştım, dış haberler sevisi editörü olarak. “Salvador’da halk barikatlarda”. Güçlü bir direniş beklentisi içindeydik. Ama gazetenin okurlara ulaştığını sanmıyorum. Gazetede herkes toplu operasyon beklerken, sadece bir cip yanaştı ve sıkıyönetimin kapatma kararını bıraktı kapıya sadece.

Darbe öncesi gelen Alman sol basınından dostlar, darbe öncesi geldiklerinde, kendilerini götürdüğümüz sendikacılar, “Darbe olursa genel greve gideceğiz” diye yanıt veriyordu. Kimi yörelerde, silahlı direnişe hazır olunduğundan söz ediliyordu.

Şimdi, herkes TKP neden anında tavır almadı, faşist darbe diye nitelemedi diyor ama, herkesin bir bekleme moduna girdiğini belirtmeliyim.

Çünkü cunta iç savaş yorgunu olan halkın desteğini olmasa bile nötr kalmasını sağlamak için, özellikle terörize olmuş CHP kitlesini pasifize etmek için, MHP’yi de hedef alıp, Türkeş’in tutuklanması kararını almıştı.

Alman gazeteci arkadaşlar darbe sonrası geldiklerinde, “Hani bir şey olmadı, direniş?​” diyeceklerdi.

Gazetemizin Editörü Işık Yurtçu, hareket adına editörü ise Yavuz idi. Darbeden sonra, adının TÖB-DER Yöneticisi İbrahim Sevimli olduğunu öğrenecektik, TV’de ilan olunan “Wanted” açıklamaları ile. “Demokrat” gazetesi takımı iyi sınav verdi darbeden sonra. Siyasal Editörleri İbrahim Sevimli’nin saklanmasına, Yurt dışına çıkmasına yardımcı oldular.  Birikim Editörü, derlemenin yazarlarından Ömer Laçiner’in de. Çoğu zaten DY sempatizanı idi. Ama örneğin HK sempatizanı olan arkadaşımız da vardı. Üstelik HK’nin yazı işleri Müdürü Veli Yılmaz’dı eşi. Diğer sosyalist basın editörleri gibi, aramızdan çok erken ayrılan Veli için de 1000 yılı bulan hapis cezaları isteniyordu.

Emil abinin evinde alacaktık, kızı Defne ve damadı Mustafa’nın yakalandığı haberini, “merkez komite operasyonunda”.

1986 yılında İHD’nin İstanbul’daki kuruluş toplantıları, Demokrat gazetesinin binasında yapılacaktı.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa