06 Ekim 2020 00:10

Ruth Bader Ginsburg: Adalet savaşçısı

Fotoğraf: Wikimedia Commons

Paylaş

Mumia Abu Jamal

Tüm yazıları

Zarif bir figürdü, ama hayatının sonunda bir hukuk devi ve kadın hareketinin simgesi oldu: Ruth Bader Ginsburg.

15 Mart 1933’te Brooklyn’de doğdu. Hayatı, çok erken yaşlardan itibaren ölümle gölgelendi: Kız kardeşi daha çocukken öldü. Ruth henüz 17 yaşındayken, liseden mezun olmadan hemen önce de annesi kanserden öldü.

Ruth Bader Ginsburg, 1956 yılında Harvard Üniversitesi Hukuk Fakültesinde eğitime başladı. Hukuk fakültesinden mezun olduğunda, sınıfının en iyilerinden, 500 öğrenciden sadece dokuzundan, biriydi. O zamanın pek çok kadını gibi bir avukat olarak kanıtlanmış becerilerine rağmen, “hukuk firmaları” olarak tanınan büyük “hukuk bürolarında” iş bulamadı. Sonuç olarak hukuk profesörü olarak öğretmenlik yaptı, 1970’lerden beri Amerikan Sivil Özgürlükler Birliği (ACLU) Kadın Hakları Projesi’nin önde gelen savunucusu oldu ve cinsiyet ayrımcılığına karşı çığır açan mahkeme kararları aldı. Cinsiyet eşitliği savaşı, kendi deneyimlerine dayanarak çok iyi bildiği bir alandı. Hukuk bürolarına hakim olan erkekler onu eşit ortaklar olarak kabul etmek istemese bile, kadın hakları hareketi ona geniş bir faaliyet alanı sundu. ACLU’nun bir avukatı olarak, çeşitli yasal zaferler elde ettiği sayısız davada hizmet verdi. 1993’te ABD Başkanı William Clinton, onu Yüksek Mahkemeye yargıç olarak atadı. ABD Yüksek Mahkemesinde görev yapan ikinci kadındı. Her zaman bir yargıç olarak adaleti savunduğu için, onu kısaca “R. B. G” olarak anan genç kadın jenerasyonu tarafından çok sevildi. Bu, onun markası haline geldi. Bilindiği gibi 1997’de öldürülen Brooklynli Rapçi Christopher Wallace da B. I. G. olarak anılmakta.

18 Eylül 2020’de 87 yaşında kansere yenik düştüğünde ölümü halk arasında üzüntü yanında sevgi ve hayranlık uyandırdı. Bu, yargıdan biri öldüğünde daha önce neredeyse hiç olmayan bir tepkiydi. O, bir yargıçtan çok daha fazlasıydı: Bir pop yıldızı, kültürel bir ikon, bir semboldü çünkü onu ezmek isteyen beyaz erkek şovenizmine meydan okumuştu: “Karşı çıkıyorum - Reddediyorum!” mesajı hâlâ çınlıyor. O gerçekten de “R. B. G” idi!

YAZARIN DİĞER YAZILARI