TSE, YÖK'e MEB'e ölçü verdi: Temiz 4 metrekare
Fotoğraf: Pixabay
Dan Kurt (2020) “anti-anti realizm” altında aktüel olanı temele alıyor: “Aktüel var olan dünya, aktüel var olan varlıklardan ve aralarındaki aktüel var olan etkileşimlerden oluşur. Aktüel var olan dünya yani aktüel var olan varlıkların aktüel varlığı ve aktüel aralarındaki mevcut etkileşimler, “hamca verilidir”. Bu hamca verili olanlara hamca “gerçek/fact” de denemez çünkü varoluş ve aktüel olarak var olan dünya ne (öğrenilmiş) bilgi veya teorik varsayımlara bağımlıdır ne de başka bir şekilde akıl yürütmedir, işte öyle bulunuyor. Böylece hiçbir şekilde yapılmamıştır (Örneğin entelektüel kapasitemiz aracılığıyla), bunun yerine verilmiştir (Örneğin varlığımızın ve olası entelektüel kapasitemizin bir ön koşulu olarak). Bu nedenle “gerçek/fact” olarak anılmamalıdır, “verilidir”. (Kurt, “Actual Existence and Factual Objectivation”).
Tam tersi yönde, Protagoras’a göre, “İnsan her şeyin, var olan şeylerin var olduklarının ve var olmayan şeylerin var olmadıklarının ölçüsüdür.”
Gerçek nedir, hakikat nedir? Cansız nedir, yaşam nedir? Organik olan, hayvana dair olan, insana dair olan, uzaktan olan, okul üniversite olan nedir?
R. Bartes’ın diliyle, insan için anlamsız olanın bile aslında bir anlamı mı var? Veya tarihin yazdığı insanın yaptığı mı? Zulümler zalimin yaptığı mı? YÖK’ün MEB’in yaptığı ne?
Hayvan verili dünyada kendi dünyasını yaşar da insan hem verili dünyayı hem de kendi kurduğu dünyayı mı yaşar? İnsanın karşı karşıya kaldığı “aktüalitesi”, aynı zamanda kendi “faktüalitesi” mi?
Aktüalite veya faktüalite ne? Fakültelerimiz ne durumda? Bunca fakülte bir işe yaramıyor, kendi ölçüsünü bulamıyor mu? YÖK ve MEB ölçüyü bulamadı da TSE mi onlara ölçü verdi?
TSE, MEB VE YÖK’E ÖLÇÜ VERDİ
YÖK’ün 7 Ekim 2020 tarihli açıklama ve duyurusu şu şekilde: “YÖK ve TSE arasında, Kovid-19 salgını ve bulaşıcı hastalıklarla mücadele kapsamında yükseköğretim kurumlarının yerleşkelerinde sağlıklı ve temiz ortamların geliştirilmesine yönelik tedbirleri içeren genel standartları belirlemek amacıyla geçtiğimiz ay içerisinde bir iş birliği protokolü imzalanmıştı. (…) bu protokol kapsamında, YÖK ve TSE iş birliğiyle “küresel salgın bağlamında yükseköğretim kurumlarında sağlıklı ve temiz ortamların geliştirilmesi kılavuzu” hazırlandı.
Yani bilim araştırma üst kuruluşu YÖK, eğitim üst kuruluşu MEB ölçü bulamadı, ölçüyü TSE verdi.
YÜZ YÜZE EĞİTİM İÇİN 4 METREKARE ALAN, 1 METRE MESAFE
“(…) Dersliklerde 4 metrekareye 1 kişi düşecek şekilde sınıf ve dersliklerin kapasitesinin belirlenmesi, oturma düzeninde kişiler arası en az 1 metre mesafenin korunması gereklidir.” (…) “Dersin niteliğine göre öğrencilerin yüksek sesle konuşma, şarkı söyleme gibi faaliyetlerinin de olduğu durumlarda fiziki mesafe düzenlemesinin en az 1.5-2 metre olacak şekilde uygulanması daha uygun olacaktır”. (…) Kampüse gidiş ve gelişlerde faydalanılan toplu taşıma veya servis araçlarında mutlaka maske takılmalı, araçlara biniş ve inişlerde el hijyeni sağlanmalıdır. Mikroskop, bilgisayar ve T-cetveli gibi ortak kullanılan aletler, kullanım bittikten hemen sonra zarflı virüslere etkili, materyal uyumu olan dezenfektanlar ile temizlenmeli ve temiz olarak saklanmalıdır.”
YAPILMASI GEREKEN 4 METREKARE VE TEMİZLİKMİŞ MEĞER
TSE iyi de yapmış, aklı olmayana akıl vermiş, ölçü izan vermiş. Meğer yapılacak en kritik hazırlık 4 metrekareymiş. Yıllardır okul ve üniversitelerin doğru düzgün bahçe, derslik ve donatıları yapılsın diye yazıp çiziyorum. Bunun için taşımız, toprağımız, mühendisimiz, öğretmenimiz var.
Mart ayından beri ısrarlı yüz yüze eğitimin, okul ve üniversitenin esas olduğunu, uzaktan öğretimin okul veya üniversite değil sadece yardımcı bir araç olabileceğini yazıp çiziyorum, aklı başında tüm öğretmenler, hemen herkes bunları görüp değerlendiriyor.
Bütün mesele, işin en kritik kısmı 4 metrekare ise, bunun da çoğu zaten hazır varsa, MEB ve YÖK mevcut alanları ölçüp hesaplayamadı mı? Eksik 1-2 metreyi yıllardır, en azından 9 aydır tamamlayamadı mı? Diyelim ki tamamlayamadı, buna göre paftalık programı veya öğrencileri farklı saatlere bölüştüremedi mi?
SORUN VİRÜS DEĞİL 4 METREKAREYİ ÇOCUKLARIMIZA ÇOK GÖRENLERDİR
Ana sorun ne?
Ana sorun bu 4 metrekareyi, ışık alan temiz bir derslik veya odayı çocuklarımıza çok görenlerdir.
Ana sorun; anaokullarını, ilkokulları, tüm okul ve üniversiteleri kapatıp çocuklarımızı sıbyan mekteplerine, tarikatlara, çıkar gruplarına, sokağa veya kaderlerine terk etmeyi çocuklarımıza reva görenlerdir.
- İsrail ve Suriye örneğinde bilimin ve bilimsel eğitimin anlamı ve önemi üzerine 13 Aralık 2024 04:40
- MEB açık öğretim okulları istatistiklerinde bir gariplik mi var? 29 Kasım 2024 04:15
- AKP'nin eğitim ve bütçeleme anlayışı: Lime lime ayrıştırmanın, imam hatipleştirmenin, metalaştırmanın, peşkeş çekmenin binbir türü 15 Kasım 2024 04:43
- Cumhuriyetin 101. yılında rüya, yurttaşlık ve ana dillerinde eğitim meselesi 01 Kasım 2024 04:26
- Üniversite nedir? Araştırma ve bilgi nedir? Kariyer yapmaktan/ uzmanlık bilgisinden farkı nedir? 18 Ekim 2024 04:42
- Akademinin yeri ve değeri: 207 üniversite bir 'muhabir Rüya' eder mi? 11 Ekim 2024 04:43
- MEB istatistiklerinin gör dediği açlık, dayatma ve niteliksizlik 04 Ekim 2024 04:50
- Türk Psikologlar Derneğinin Türkiye Yüzyılı Maarif Modeline dair görüşü: Eğitim değil eğitimi ihlal modeli 27 Eylül 2024 04:42
- AKP ve MEB’in büyük mahareti: Bağnazlığı ve emek sömürüsünü sürdürmeye diplomalı çözüm 20 Eylül 2024 04:15
- Aileler çocuklarını MEB’den kurtarmaya çalışıyor: MEB eğitime, çocuklara, topluma zararlı hale mi geldi? 13 Eylül 2024 04:42
- Eğitimin sorunlarından öğretmenler ve müdür yardımcıları da mağdur 06 Eylül 2024 04:41
- Atamaların değeri değersizleştirilmesi üzerine 30 Ağustos 2024 04:44