Internetçikler
İllüstrasyon: Gerd Altmann/Pixabay
Yaman Akdeniz, hafta başında Facebook’un Internet sansür yasasında yapılan son değişikliklerle getirilen temsilci atama zorunluluğuna uymayacağını duyurdu. Facebook’tan henüz resmi bir açıklama gelmediği için “Bu Facebook’un son kararı mıdır?”, “Yol üzerinde herhangi bir değişiklik olur mu?” gibi sorulara net cevaplar vermek mümkün değil. Ancak görünen o ki yasaya en ılımlı yaklaşan Facebook dahi temsilci atama, raporlama, mahkeme kararlarını uygulama, bireysel şikayet kabulü ve verilerin ülke içine taşınması gibi konularda pek de istekli değil. Henüz sızan herhangi bir bilgi olmasa da diğer sosyal medya şirketlerinin de temsilci atayacaklarına inanmak için geçerli herhangi bir sebep ortada görünmüyor.
Sosyal medya şirketlerinin tavırlarının bu şekilde sürmesi halinde ortada iki olasılık var. Ya yasa fiilen uygulanamayacak ya da 2021 Mayıs ayı civarında sosyal medyanın büyük bir kısmı yüzde 90’a varan bant genişliği kısıtlamaları ile zor erişilir hale gelecek. Bu ikinci olasılık tek başına büyük bir ifade özgürlüğü sorunu olmakla birlikte aynı zamanda daha büyük bir bütünün de parçası. 2007’de webi kontrol altına almak için çıkartılan 5651 sayılı yasa, televizyon ve radyo yayıncılığı üzerindeki RTÜK mengenesi, RTÜK’e Internet video yayıncılığını denetlemek üzere verilen yetkiler, Basın İlan Kurumu, kültür-sanat eserlerine irili ufaklı farklı kurumlar eliyle uygulanan sansür ve 5651’e ek yapılan sosyal medya düzenlemesi büyük bir sansür politikasının farklı ayakları. Bütün bunlara çeşitli dönemlerde Internet erişiminin bölgesel olarak engellenmesi ya da bant genişliğinin daraltılması ve derin paket analizi gibi yöntemler ile işi manipülasyon olan devlet destekli ekipleri de eklediğimizde tabloyu az çok tamamlamış oluyoruz.
Bir ayağı yasal düzenlemelere diğer ayağı ise teknolojik tedbirlere dayanan bu mekanizma salt Türkiye’ye özgü değil. Bu tipte mekanizmaların öncülerinden olan Çin’in 2005’ten bugüne “Büyük Çin Ateş Seddi” olarak da anılan yasal düzenlemeler ve teknolojik tedbirlerin toplamından oluşan sansür sistemine yaptığı yatırımın haddi hesabı yok. Bu sistem sayesinde Çin’den erişilebilen Internet başka bir ülkeden erişilebilen Internet’ten bambaşka bir hale gelebiliyor. Suudi Arabistan, Rusya, İran gibi ülkelerin yanı sıra çeşitli Avrupa Birliği ülkelerinde de benzer yasal düzenlemeler ve teknolojiler çeşitli bahanelerle devreye alındı ya da alınıyor.
Uluslararası ölçekte sansürleme eğilimi bu şekilde sürerse her bir ülkede erişilebilen Internet’in birbirinden giderek farklılaşacağı, tabiri caizse “internetçiklere” dönüşeceği (Çin gibi bazı örneklerde dönüştüğü) aşikar. Internet’in ülkelerinki gibi sınırlara tabii olmayan, açık, bilginin özgürce akabilmesini sağlayan gayri merkezi yapısı ile tezat halinde olan bu internetçiklerin özgür bir Internet ile uzunca bir sürede birlikte var olması zor. Ya Internet’e karşı internetçikler kazanacak ve her ülke başka ülkelerin internetçiği ile dar kesişim kümelerine sahip kendi internetçiği ile baş başa kalacak, ya da bilginin özgürce akacağı sınırlardan azade bir Internet tüm insanlığa ulaşacak.
- Yapay Zekanın arkasındaki görünmez maliyet 04 Ocak 2025 04:26
- Geniş dil modellerinde yeni rakip: DeepSeek V3 28 Aralık 2024 04:26
- Çocukları çevrimiçi tehlikelerden kim koruyacak? 14 Aralık 2024 04:24
- Sosyal medyaya yaş sınırlaması çocukları koruyabilir mi? 30 Kasım 2024 04:50
- Medyanın arama tekeli ile imtihanı 23 Kasım 2024 05:01
- Teknoloji patronları ABD seçiminin galiplerinden 09 Kasım 2024 04:32
- Platformlar ve yayıncılar çevrim içi radikalleşmenin neresinde? 19 Ekim 2024 06:56
- Hamam böceği yuvası mutfakta değil 10 Ekim 2024 04:55
- ‘Yerli ve milli’lik siber güvenliğin neresinde? 21 Eylül 2024 06:01
- Sızan/sızmayan veri ve sonrası 14 Eylül 2024 04:54
- Modern İskenderiye Kütüphanesi yanarken 07 Eylül 2024 04:43
- Genç oyun geliştiricilere vadedilen kabus 24 Ağustos 2024 05:58