10 Ekim 2020 00:10

Beyinlere tasallut

Maskeli yüzler (arka fonda) aşağı doğru inen bir ok, arkada rakamlar

Fotoğraf: Pixabay

Paylaş

Her alanda işler tepetaklak gidiyor. Sanki kamyonun freni boşalmış, yokuş aşağı bir yere çarpıp durana kadar hızla ilerliyor. İlginç olan şu ki, freni patlamış kamyonun yöneticisi söylemi ile işlerin iyi gittiğini, hatta zirve yaptığını insanların gözünün içine baka baka söylüyor. Diğer taraftan ise ailenin bir başka ferdinin açıkladığı programda yoksullaştığımız, hatta biraz da abartılı olumlu değerlerle ortaya koyuluyor. Program o kadar öngörülü ki, önümüzdeki yılları bir tarafa bırakalım daha ilk haftada programın çöktüğünü açıkça gördük. Yöneticilerin ancak tahsille kazanabilecekleri bu müthiş cehaleti yanında programda yansıyan gerçek dışı beyanlarla halkı ikna çabaları doğrusu her türlü takdirden ötedir!

Reel sosyalizmin yıkılışı ile felaha kavuşan kapitalizm, taşların bağlandığı köpeklerin salındığı köy misali tüm yerküreyi tahrip ve sömürme eylemleri ile kendilerine de darbe vuracak şekilde yağmalarken aslında kronolojik olarak ilerleyen zamanda kültürel ve medeniyet düzeyi olarak gerilemektedir. Artık ekonomi-siyaset yazımında devletlerin diktatörleştiği, sistemlerin yeni tip feodalizme evirildiği, hatta bizzat ülkeler bağlamında diktatör yöneticilerin burjuva demokrasi kurallarını dahi çiğnercesine pervasızca ve hukuk tanımazcasına hareket ettiğini işleyen yayınlar çıkmaya başlamıştır. Ülke liderleri adeta birbirinden örnek alırcasına, birbirini sosyal kolaylaştırıcı olarak etkilercesine giderek bir tip olmaya eğilim göstermektedir. Tüm bu bilinen dokuları yazmamın sebebi malumu ilan etmek değil, fakat münferiden bu konular üzerinde durmak yerine sistem mantığını işlemek ve sistemi etkileme ya da değiştirme bağlamında en etkili kesim olan emekçilerin eğitimi üzerinde yoğunlaşmayı işaret etmektir. Diğer bir deyişle, sistemin gözümüze sokar gibi açığa çıkan arızalarını tek tek ele almak, aslında sistemi sahne arkasına alarak, sorunları münferiden çözülebilir olgular olarak topluma yansıtmaktır ki, bu yaklaşım sisteme karşı değil, sistem içidir. Bu analiz yöntemi ise kapitalizmin gökte ararken yerde bulduğu çözümleme sistemidir.

Sistemin bekçileri ne siyaset organı ne de sermayedir. Emekçi dostlarla birinci aşamada tartışmamız ve karşılıklı bilinç oluşturmamız gereken konudur. Bunun sebebi, toplumun tüm ihtiyaçlarının karşılayan üretimi yapan unsurun emek olmasıdır. Sermaye olmadan, organize edildiği durumda emek üretim yapabilir. Kapatılan KİT’ler ya da reel sosyalizm düzeninde üretim yapan üniteler buna örnektir. Dolayısıyla, öncelikle kafalardan sermayenin başatlığını silmemiz ya da bu yönde çaba sarf etmemiz gerekmektedir. Bu düşünce toplumun her kesiminde hakim kılınmalıdır. Bunun tam karşıtını sistem yapmaktadır, biz emek yandaşları ise bunu bir türlü gündeme getirmemekteyiz. Lütfen bir hafta boyunca özellikle sabahları belli TV kanallarında sürdürülen ekonomi sohbetlerini izleyelim. Orada reel ekonomiden eser görmeyiz. Orada konuşulan tek şey döviz değişimleri, arbitraj yoluyla ne kadar para kazanılabilir, borsa oyunları ya da tahminleri, vs. Bu kanallarda bir gün ekonominin verimliliği, yatırım düzeyi, tasarruf yapılamama sebepleri, kayıt dışılığın gerçek sebepleri ya da tüm bu göstergelerin reel ekonomi düzeyinde neye denk geldiği tartışılmamaktadır. Reel üretimle ilgili olmayan tüm bu konular tartışılırken dahi, sebepten vazgeçtim, sonuçlar dahi gündeme taşınmamaktadır. Örneğin, döviz hareketlerinin yol açtığı havadan kazançların nasıl başkalarının cebinden yapılan aktarım olduğu ya da kayıt dışılığın sebepleri ve gelir dağılımındaki etkileri kesinlikle gündeme gelmemektedir.

Daha da uzatılabilecek ve çeşitlendirilebilecek böylesi burjuva-ekonomisi haberciliğini kimlerin, hangi çevrelerin izlediği üzerinde düşünülmesi gerekmez mi? Ekonomi haberi ya da yorumu olarak dillendirilen bu haber ya da tartışma programlarını toplumun hangi kesiminin ne oranda izlediği dikkate alınarak toplumsal yararı ölçülemez mi? Emekçilerin, emeklilerin, genel halkın ilgilenmediği ve izlemediği programların ısrarla sürdürülmesi karşısında demokrasiden söz etmek olası mıdır?

Sosyal medya araçları arasında en etkili olan TV eğer emekçileri, emeklileri ve genel halkı bir kenara koyarak, söz konusu kesimleri doğrudan ilgilendiren reel üretim, verimlilik ve istihdam vs. konuları ele almadan, hatta söz konusu kesimlerin çoğu durumda aleyhine çalışan finansal kesim üzerinde durması ne hazindir ki, ne sendikaları, ne emekçi kesimleri, hatta ne de emekçi yandaşlarını ve kimi aydınları rahatsız etmektedir. Gaflet içinde yaşanan bu sükuneti üstadın ifadesiyle, “Kapitalist üretimin gelişimi içinde, eğitimleri, gelenekleri ve alışkanlıkları dolayısıyla bu üretim tarzının zorunluluklarını apaçık doğa yasalarıymış gibi gören bir işçi sınıfı [genel halk] oluşur.” (Kapital I, s. 707) Bu konuyu gelecek hafta daha derinlemesine irdeleyelim.

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa