15 Ekim 2020 00:23

Eyvah

Fotoğraf: Cem Öksüz/AA

Paylaş

Ülkenin asıl gündemi yine ampul meselesinden gürültüye gidiyor. Ekranların her şeyi bildiğini sanan yorumcuları her zaman olduğu gibi ampul meselesinin üzerine altına hücum eder gibi atladılar. Dolar, avro tarihi rekorlarını kırıyor. Bakan güya eleştirecek dövize bakanları; “Dolarla mı maaş alıyor sunuz?​” Mantığa bak. Keşke dolarla maaş alsak. Benimle aynı işi yapan yabancı meslektaşım benim 5 katım maaş alıyor. Hem de dolarla. İsviçreli asgari ücretli 12 kat maaş alıyor hem de Frankla. Bırakın doları, avroyu bizim lira Bulgar Leva’sı karşısında bile sürekli değer kaybediyor.

İşsizlik, hem de genç işsizlik tavan yaptı. Aile desteği olmasa milletin dayanacak gücü kalmayacak. Reis’e bakılırsa yoksullukla sınanan müminler sabredecek. Yani, “Çoluk, çocuk açız” diye söylenenler itikatlarını gözden geçirmeli. Nedense hep işçiler, işsizler, emekli olamayanlar sınanıyor yoksulluk ve yoklukla. Hani Hintli olsak, “Sabredin len, dünyaya yeniden geldiğinizde bir tık yukarda geleceksiniz. Et yemeyin, inek kutsal” deyip milleti öküz yerine koyacaklar ama bu akide bizde yok.

Bu arada Kovid-19 için telefon mesajlarıyla toplanan paranın 4 katı bir çırpıda yandaş müteahhitlerden birine gitmiş. Üstüne de vergi muafiyeti getirilip 9 katrilyon küsur trilyon kemiksiz haşlama olarak sunulmuş. Şuraya bakın, 180 bin kişinin asgari ücreti 4 yüz, 5 yüz trilyon adamlar için küsur hanesinde sayılıyor. Ekranda yandaş yorumcu çırpınıyor. “Domates pazarda 2 lira” diye. Bunu gidip pazarın orta yerinde bağırarak söylese vatandaş yüzüne tükürecek.

Bu sırada sıradan olmayan vatandaşın biri “Işıklar yanıyor” diye mesaj atınca diğer sıradan olmayan vatandaşlar sıraya giriyor, “Biz de hiç sönmedi.”, “Bizim de yanıyor.”

Bir dünya savaşı, 3 buçuk darbe görmüş anam, bir yandan emekli maaşına 1 yılda yapılan yüzde 11 artış ile elektriğe yapılan yüzde 32 zammı ödeyemeyecek korkusuyla, evde peşimizden dolaşıp açık bıraktığımız ampulleri söndürüyor, bir yandan da “Oğlum git bak. Domates nerede 2 lira ise 3 kilo alıver” diye beni sıkıştırıyor.    

Ama konu derin. “Bırakın domatesi, doları, 9 katrilyonu, komisyonları, savaş tamtamlarını, ışıklar yanıyor, ışıklar” diye tepinenler “Allah verdikçe veriyor” diye zevkten havalara fırlıyor.  

Işıkların yanması iyidir ama hava karardığında bir ülkede hem de bizim ödediğimiz vergilerle Genelkurmayın, mahkemelerin, polisin, karakolların, İçişleri Bakanlığının ışıkları değil, okulların, üniversitelerin, kütüphanelerin, evlerin ışıkları yanıyorsa iyidir.

Ama ben yine de karanlık havalarda mahkemelerden çok, İçişleri Bakanlığının ışıkları yanıyorsa endişelenirim.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa