Hayattaki amacınız nedir?

Fotoğraf: Pixabay

Size yöneltilmiş ani sorular veya karşınıza çıkan beklenmedik sorunlar karşısında şaşırmanız, paniklemeniz, hemen yanıt verememeniz, sorunlara hemen o anda çözüm bulamamanız mümkündür.

2019 yılının Kasım ya da Aralık ayında, Ankara’da soğuk bir günde, öğle saatleri olabilir, Kızılay’dan Çankaya’ya doğru yürürken (Atatürk Bulvarı üzerinde), 13-14 yaşlarında,  üç  8. ya da 9. sınıf ortaöğretim  öğrencisi (eski sisteme göre orta son, lise 1), ellerinde mikrofon beni durdurdular ve kelimesi kelimesine olmasa da şöyle bir konuşma geçti aramızda.

Öğrenciler: “Biz öğrenciyiz (hangi okulda okuduklarını da söylediler ama şimdi ben hatırlayamıyorum) size felsefeyle ilgili üç soru sormak istiyoruz, öğretmenimiz ödev verdi, bize yardımcı olur musunuz?​”

“Peki” dedim.

Hem onlar hem de ben soğuktan etkilenmiş haldeydik. Saniyeler içinde cevap vermem gerekiyordu. Öyle uzun boylu düşünecek, analiz yapacak bir zaman, koşul ve durum yoktu.

“Ayaküstü” tabiri vardır, bilirsiniz, öyle bir durum var yani…

Fakat sorular çok ciddi ve uzun boylu düşünerek cevap verilmesi gerekiyordu.

Bakın nasıl?

Birinci soru, “Felsefe nedir?​” sorusuydu.

Sordular: Felsefe nedir?

‘Düşünmektir’ dedim. ’Varlığı ve sorunlarını düşünmek…’

”Peki” dediler,” ikinci sorumuzu soruyoruz, bize, adını bildiğiniz, duyduğunuz veya okuduğunuz üç felsefeciyi (şimdi tam hatırlayamıyorum filozof da demiş olabilirler ya da felsefeci/ filozof sözcüklerini birlikte de telaffuz etmiş olabilirler) söyler misiniz?​”

Ben de ilgi alanım olan insan hakları nedeniyle, liberal düşüncenin önde gelen ismi John Locke, sosyal haklara etkisi bakımından Sosyalist/Marksist düşüncenin kurucusu Karl Marx ve ahlak felsefesi, etik, akılcılık ve aydınlanma açısından da Immenuel Kant’ın adını söyledim.

Üçüncü ve son soruları bu yazımın da başlığı olan “Hayattaki amacınız nedir?​” sorusuydu.

“İnsanlara faydalı olabilmek” dedim. Teşekkür ettiler. Ben de onlara teşekkür edip, başarılar diledim.

İnsanlara faydalı olabilmek…

Öğrencilerin sorularına o gün verdiğim cevaplar bunlardı.

Şimdi sorsalar ve “düşünün ve yarın cevap verin” deseler, sanırım,  yine aynı cevapları verirdim.

Yani, 17 ,18 ve 19. yüzyılda  (1600 başları -1800 sonları) yaşamış filozofları seçmişim.

Sebebini de yukarıda söyledim. Saliseler içinde düşünüp, insan hakları düşüncesine etkileri bakımından, üç filozofu söyledim.

Yazımın başlığına gelelim. Hayattaki amaç, günümüz koşulları bakımından, bu eşitsizlikler ve sömürü  dünyasında, dünyanın her hangi bir köşesinde, bazı insanlar açısından, hayatta kalabilmek olabilir.

Bazı insanlar için, mal mülk, mevki makam sahibi olmak olabilir.

Bazı insanlar için, kral/kraliçe, cumhurbaşkanı, başkan, başbakan, bakan olmak olabilir. Bazı insanlar için halkının özgürlüğü, ülkesinin bağımsızlığı olabilir. Bazıları için eşitlik, adalet düşüncesi temeldir; dünyada ve Türkiye’de bunların yaşama geçmesi için çalışmak olabilir. Sınıfsız, sömürüsüz bir memleket ve dünya fikri olabilir. Evlenmek, çoluk çocuk sahibi olmak da, çok ünlü, çok zengin, çok tanınmış bir yazar, gazeteci, oyuncu, terzi, berber, gemi kaptanı, ressam olmak;  akademisyen, avukat, hakim, hekim, mimar- mühendis, işçi, çiftçi, iş insanı olmak da  dahil edilebilir elbette bu listeye.

Sonuç olarak özgürlük, aş, iş, ekmek diyen de olabilir;  aşk, mutluluk diyen de…

Çok, çok para sahibi olmak da vardır, bazı insanların hayalinde. Para hayali için Atinalı Timon’a (William Shakespeare ( 1564 -1616) bakmak lazım.

Bilemem.

Sevgili okuyucular, ben önceden bilemediğim, haliyle düşünsel olarak hazırlığını yapmadığım, aniden bana yöneltilmiş yukarıdaki sorulara, samimi olarak, okuduğunuz cevapları verdim.

Siz olsanız ne cevap verirdiniz?

Hayattaki amacınız nedir?

 Zamanınız bol...

Evrensel'i Takip Et