15 Ekim 2020 00:30

AYM’yi itibarsızlaştırma kampanyasında yeni adım

AYM Üyesi Engin Yıldırım'ın ve İçişleri Bakanlığının Twitter paylaşımları

AYM Üyesi Engin Yıldırım'ın ve İçişleri Bakanlığının Twitter paylaşımları

Paylaş

İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) milletvekilliği düşürülen Enis Berberoğlu hakkında verdiği “hak ihlali” ve “yeniden yargılama” kararını tanımadı!Böylece yerel mahkeme, Berberoğlu’na verilen 5 yıl 10 aylık hapis cezasında direnmiş oldu.

Kararın açıklanmasının arkasından siyaset, özellikle de muhalefet, yerel mahkemenin AYM kararını tanımamasını ve iktidarın bu anayasa-hukuk tanımazlığa çanak tutan davranışlarını sert sözlerle eleştiriyordu. Ama günün ilerleyen saatlerinde AYM Üyesi Engin Yıldırım’ın, AYM binasının ışıklı bir fotoğrafı ile "Işıklar yanıyor" ifadesinin yer aldığı tweetiyle birlikte Cumhur İttifakı’nın devasa propaganda makinesi harekete geçirildi. Üstelik hedefte sadece tweetin sahibi Yıldırım yoktu, tüm AYM vardı.

Ve tabi, “AYM’nin 27 Mayıs darbesinin ürünü bir kurum” olduğundan, askeri darbeler öncesinde darbe destekçilerinin “Genelkurmay’ın ışıkları sabaha kadar yandı” haberleri yaparak darbe goygoyculuğu yapmalarından bahsederek, bu tweetle Yıldırım’ın “asker darbe yapamadı ama biz yaparız” demek istediğine varan bir kara propaganda başlatıldı.

AYM’yi linç etmeyi hedefe koyan iktidar sözcüleri Yıldırım’ın, “Gayem, AYM’nin bir hukuk ışığı olduğuna vurgu yapmaktı. Demokrasi dışı tüm oluşum, araç ve teşebbüsleri ima etmem asla söz konusu değildir” demesini duymadılar. Çünkü işlerine gelen bu değil ötekiydi!

AYM’Yİ İTİBARSIZLAŞTIRMA KAMPANYASI

Önceki gün İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nin AYM kararını tanımaması ilk değil.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 28 Şubat 2018’da AYM'nin tutuklu gazeteciler Can Dündar ve Erdem Gül için verdiği tahliye kararıyla ilgili “Ben Anayasa Mahkemesi'nin vermiş olduğu karara uymuyorum, saygı da duymuyorum" diyerek, AYM kararlarına “atış serbest”in yolunu açmıştı.

Kasım 2019’da İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi, AYM’nin “Bu suça ortak olmayacağız” bildirisini imzalayan akademisyenler hakkındaki “hak ihlali kararını” tanımamıştı.

Ama bu karşı çıkışlar, “tanımama”lar, konjonktürel olarak kalmış, tartışmalar bir süre devam ettikten sonra sönmüştü. Son bir aydır AYM’yi hedefe koyarak başlatılan tartışma ise, sistematiklik taşıması itibariyle, AYM etrafında bir tartışmanın başlatıldığını gösteriyor.

Şöyle ki;

1) 14 Eylül’de İçişleri Bakanı Soylu, AYM’nin, İçişleri Bakanlığı’nın “güvenlik soruşturması” ve “kara yollarında yürüyüş ve gösteri yapılmasını” yasaklayan kararını iptal etmesi sonrasında AYM Başkanı Zühtü Aslan’a yönelik meydan okuma ve tehdit içeren eleştirilerini öfkeli bir üslupla da süsleyerek, AYM etrafındaki tartışmayı yeniden başlattı.

2) 30 Eylül günü MHP lideri Devlet Bahçeli; TBMM’nin yeni yasama yılı açılışından bir gün önce, "Anayasa Mahkemesi yeni hükümet sisteminin doğasına uygun şekilde yeni baştan yapılandırılmalıdır" açıklamasıyla Soylu’nun tutumunu bir adım öne taşıdı.  3) Cumhurbaşkanı Erdoğan; Bahçeli’nin önerisi için, “Meclis bu konuda çalışır bir teklif getirirse bundan memnun olurum” diyerek Soylu ve Bahçeli’inin girişimlerinin arkasında olduğunu gösterirken, Meclis Başkanı Mustafa Şentop da “Mecliste bu konuda bir çalışma yapılabilir” diyerek, Cumhur İttifakı cephesindeki AYM’ye karşı duruşa katıldı.

Yani İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nin “AYM’yi tanımama” kararı tek başına bir karar olarak görülemeyeceği gibi, aynı zamanda siyasi iktidarın Anayasa Mahkemesi etrafındaki bu tartışmayı “bağımsız yargı” adına ne kalmışsa onu da zapturapt altına alan bir kampanyaya dönüştürdüğü görünmektedir.

YILDIRIM’IN TWEETİ BİR ‘LÜTUF’A DÖNÜŞTÜRÜLDÜ! 

Yıldırım’ın tweetinin hemen ardından, iktidarın ağır toplarının adeta bir emirle sahaya sürülüp sosyal medyada tepki kuyruğuna girmelerine, medyadan ve sosyal medyadan atılan sloganlara bakıldığında açıkça görülüyor ki iktidar Yıldırım’ın tweetini;

Anayasa Mahkemesini itibarsızlaştırarak sindirmek, tek adam yönetiminin hoşuna gitmeyecek kararlar veremez hale getirmek ve yargıda çıkabilecek son çatlak sesleri de kesmek, Hak, hukuk, adalet diyerek ses çıkaran, idarenin kararını yargıya taşıyan ya da haklarını savunmak için yasalarda ve anayasada meşruiyet arayan kişi ve kesimleri “darbe destekçisi”, “vesayetçi” suçlamasıyla susturmak, Siyasi yelpazenin her yerindeki muhalif partileri, tek adam yönetimine muhalefet odağı olarak gördüğü baroları, odaları, yerel yönetimleri, hak ve özgürlük talebinde bulunan her kesimi sindirip etkisizleştirmek amacıyla bir “lütuf”a dönüştürmek için elinden geleni yapacaktır.

İktidarın bu tartışmayı nereye kadar götüreceğini yakında daha iyi anlayacağız. Ama şimdiden AKP ve MHP’siyle, medya ve sosyal medyasıyla bu tartışmayı “muhalefeti ezme” stratejisinin bir dayanağı olarak kullanacağını, bunun için elindeki her olanağı sonuna kadar kullanacağını söylemek yanlış olmaz.

***

Engin Yıldırım’ın tweeti iyi niyetli ve AYM’ye yönelik saldırıya karşı verilmiş bir yanıt olarak görüldüğü gibi, iktidarın ekmeğine yağ süren bir tweet olarak, niyet ne olursa olsun yanlış ve gündemi iktidar lehine değiştiren bir tweet olarak görenler de az değil.

Dün AYM bir açıklama yaparak, Yıldırım’ın tweetinin şahsi görüş olduğunu, kurumsal olarak AYM’yi bağlamadığı açıklandı.

AYM’nin, AKP ve CHP gruplarının da toplanacağı açıklandı.

Bu yüzden bu tartışma önümüzdeki günlerde daha da derinleşerek sürecek görünmektedir.

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa