"Anılardaki kabus!"
Fotoğraf: AA
Bu iki sözcük, Azeri-Ermeni devletleri arasında patlak veren çatışma dolayısıyla hemen her gün açıklamalar yapan ve savurduğu tehditlerin dozunu yükselten “iktidar payandası” partinin genel başkanına ait! Bahçeli, Ermenistan yönetimini, “Bir gece ansızın Erivan’da olma” olasılığıyla tehdit ederken, bu iki sözcüğü de içeren bir cümle kurdu. Ermeniler, “anılardaki kâbus”u yeniden yaşamak istemiyorlarsa, “yanıp-yakılmak”tan kurtulmak istiyorlarsa, ona göre hareket etmeli, Türk milleti önünde diz çökmelidirler!
Bahçeli 1915’i anımsatıyor; 1955’i! Saray’da ikamet etmiyor Bahçeli; ama Saray rejiminin ayaklarından biri. Mali sermaye ve tekellerin siyasal-askeri-hukuksal temsilinde, MHP türü yarı-askeri ve yer yer paramiliter örgütlenmeler hemen her zaman özel bir rol üstlenmişlerdir. MHP’nin ‘Türk siyasal tarihi’nde yer almaya başlamasından bu yana izlediği çizginin belirgin özelliği, şoven milliyetçi ve faşist karakterde olmasıdır.
Bahçeli, televizyon ekranlarından o bilindik sağ el havada ve ileride hareketiyle Rum, Ermeni nüfusa karşı girişilen büyük katliamı anımsatırken, “iki devlet tek millet!” söylemiyle ve “Sahada da masada da birlikteyiz” itirafıyla Azerbaycan’ın yanı sıra cephede olunduğunu ilan etmiş olan devlet yönetiminin mayın hattını, daha ileriden çekmeye soyunmuştur. İçeride “vatandaş!”, dışarıda ‘komşu’ olan Ermeniler’e bu “anımsatma”, Azeri ve Ermeni devletlerinin anlaşma olasılığını sabote işlevinin yanı sıra, “azınlıklar”a yönelik düşmanca düşünme ve davranmayı da teşvik edicidir.
Tehdit ve saldırı içeriye ve dışarıya yönelik devlet politikasının belirleyici özelliğidir. Ne tehdit eden ve geçmiş kitlesel katliamları anımsatarak gözdağı vermeye çalışan sadece MHP yöneticileridir ne de tehdit edilenler Rum ve Ermenilerle sınırlıdır. Saray oligarşisinin Bahçeli-Perinçek ekipleri desteğinde yoğunlaştırarak sürdürdüğü saldırı politikası Kürt’ü de Arap’ı da, hak arayışındaki işçi-işsiz, genç ve kadını da hedefe koymuştur. Artan işsizlik, yoksulluk ve hak yoksunluğunun yol açtığı tepkilerin iktidar karşıtı mücadeleye dönüşmesini önleme hedefiyle de bağlı olan “iç ve dış düşman” söylemi Rum ve Ermeni karşıtlığı üzerinden “ete-kemiğe büründürülmek” istenmekte; Kürt politik hareketi etkisiz hale getirilmeye çalışılmakta; çember daraltılıp mengene sıkılmaktadır. Yakma yoketme, ezme, etkisizleştirme sözcükleri eşliğinde sürdürülen tehditler, günlük pratik uygulamalarla fiili devlet şiddetine dönüşmekte; yasaklar zincirine yenileri eklenmekte; Bahçeli’nin körüklediği ateşe Perinçek, Akşener ve Davutoğlu’nun taşıdıkları benzinle alevler daha geniş alana yayılmaktadır.
Bunlar, cunta yönetimlerinin ve faşist politikaların cenderesinden geçen ileri işçi ve emekçilerle ülkenin ilerici aydınları, devrimci demokratları ve sosyalistleri için yeteri derecede uyarıcıdır. Şovenizme, faşist saldırganlığa, yayılmacı savaş politikalarına karşı, can güvenliği ve hak savunusu için birleşik emekçi mücadelesine, bu mücadelenin örgütlenmesine duyulan ihtiyaç daha da artmıştır.
- Erol kardeşe 26 Ocak 2025 00:40
- Burjuva devletleri halklar için mi savaşıyorlar? 16 Ocak 2025 04:59
- Bölgesel gelişmeler ve devrimci yayıncılıkta ‘tekrar’ın yeri 09 Ocak 2025 05:31
- 2025’e ilk yazı: Kim av kim avcı? 03 Ocak 2025 07:20
- 2025’e ilk yazı: Kim av, kim avcı? 03 Ocak 2025 04:00
- Yıkım, yoksullaşma ve savaşlar yılı 26 Aralık 2024 06:32
- Emperyalistlerin maşaları ! 19 Aralık 2024 05:58
- Kaosun geniş mezarlığı 12 Aralık 2024 05:20
- ‘Suriye pastası’ ve duvarların dışına bakmak! 05 Aralık 2024 06:50
- Değişim; nasıl ve hangi yönde? 28 Kasım 2024 06:45
- Kürtçe eğitim Türkiye’yi böler mi? 14 Kasım 2024 04:52
- Bahçeli’nin çağrısı Kürt gerçeğinin neresinde? 07 Kasım 2024 05:41