ABD ile teknoloji tekelleri arasında

Fotoğraf: Dimitris Vetsikas/Pixabay

Çeşitli ülkelerdeki ülke sınırlarını Internet’e uygulamaya, kendi ülkeleri içerisinden erişilen Internet’i kontrol altına almaya çalışan sansürcü eğilimden geçen hafta bahsetmiştik. Bu eğilimi daha da arttırmaya aday bir gelişme birkaç gün önce ABD’de yaşanmaya başladı. New York Post, çarşamba günü ABD Başkan Adayı Joe Biden’in oğlu Hunter Biden’e ait olduğu iddia edilen bazı e-posta yazışmaları üzerine kurulu bir haber yayımladı. Seçime 20 gün kala yayımlanan haberde e-postalara dayanarak Joe Biden’in Ukrayna enerji şirketi Burisma temsilcisi ile buluştuğu iddia ediliyordu. New York Post e-postaların tamire bırakılıp da geri alınmayan bir dizüstü bilgisayarda bulunup Trump’ın avukatı Guiliani’ye iletildiğini, kendilerine de oradan ulaştığını belirtiyor. Henüz e-postaların doğru olup olmadığı belirsiz. Ancak iddialar doğru çıkarsa oğlu ile asla iş tartışmadığını sıklıkla belirten Joe Biden’in kampanyasının olumsuz etkileneceği ortada.

Haberin yayımlanmasının ardından Facebook haberin platformunda yayılmasını kısıtlayıp şirkete doğrudan bağlı olmayan haber doğrulama ekiplerine iletti. Twitter ise haberin platformda üçüncü sıraya oturmasının ardından haberin bağlantısını “güvenli değil” ibaresiyle işaretleyip bağlantıyı blokladı. Sadece haberi bloklamakla yetinmeyen Twitter, “hacklenmiş içeriklerin yayınlanması” gerekçesi ile Beyaz Saray Basın Sekreteri’nin, Trump’ın kampanyasının ve New York Post’un hesapları da dahil olmak üzere bağlantıyı paylaşan hesapları da askıya aldı. Sosyal medya şirketlerinin habere erişimi kısıtlması/engellemesinin ardından Cumhuriyetçi vekillerden “seçime müdahale” tepkileri yükseldi. Tepkilerin yükselmesinin ardından Twitter geri adım atarak “hacklenmiş içeriklerin yayınlanması” ile ilgili kurallarını revize ettiklerini duyurdu.

Beklenen fırsat doğmuştu. Trump, sosyal medya şirketlerinin bazı sorumluluklarını ortadan kaldıran Paragraf 230’un yürürlükten kaldırılması talebini yineledi. Federal İletişim Komisyonu (FCC) Başkanı Ajit Pai ise Paragraf 230’un anlamını kurum olarak daha açık hale getireceklerini duyurdu [3]. Paragraf 230, gizliliğin ihlali, federal suçlar ve telif gibi bazı istisnalar dışında sosyal medya şirketlerinin platformlarında üçüncü partiler tarafından yayımlanan içeriklerden ya da platformların bu içerikler üzerindeki kısıtlama ve engelleme gibi kararlarından sorumlu tutulmalarını engelliyor. ABD yasaları FCC’ye web siteleri ya da Paragraf 230 üzerinde bir yetki vermiyor. Ancak bu mevcut politik iklimde FCC’nin Paragraf 230’u yeniden tanımlamasına engel değil.

Denklemin bir tarafında seçime üç hafta kala sonuçlara etkide bulunabilecek doğrulanmamış bir haber ve bu haberin kısıtlanması üzerinden ABD Hükümetinin sosyal medyayı kontrol altına alma çabası var. Haber doğrulansa dahi haberin Biden’e dair kurabildiği bağlar zayıf. Ne Biden’in Ukraynalı temsilci ile görüştüğü kanıtlanabiliyor, ne de e-postaların doğruluğu. Ancak ABD’de ortalama okur ve propaganda açısından haberin zayıflığı büyük bir anlam taşımıyor. Denklemin öte yanında ise sosyal medya şirketlerinin fiili olarak elde ettikleri güç ve bu gücü kendi çıkarlarına göre kullanma istekleri duruyor. Facebook’un haberi bugüne dek görülmemiş bir hızda kısıtlaması da Twitter’ın haberi engellemesi de tesadüf değil. Benzer içeriklerin dünyanın neresinde olduğuna ya da politik skalanın neresinde olduğuna bağlı olarak platformlarda kısıtlandığına ya da kısıtlanmadığına, platformların kendi kurallarını kendi işlerine geldiğince eğip büktüğüne defalarca kez tanık olduk. ABD Hükümeti ile teknoloji tekelleri arasına sıkışmış bu tartışmadan sıradan kullanıcılara daha fazla özgürlük çıkması düşük bir olasılık. Her ikisinden de farklı, Internet kullanıcılarının özgürlüklerini en öne alan bir hatta ihtiyaç var.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Metal tokat

Metal tokat

Renault işçileri, yaşadıkları sorunlar karşısında patronların yanında duran şube yönetimine karşı harekete geçti: Delege sayısının 3 katı aday çıktı, seçimlere katılım rekoru kırıldı, şubenin belirlediği adaylar geride kaldı. 200 bin metal işçisini ilgilendiren MESS grup sözleşmesi öncesi Metal Fırtına’nın amiral gemisi Renault’da yapılan seçimler sendikal bürokrasiye tokat oldu.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
12 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et