Cin Ali ne derdi?
![](https://www.evrensel.net/images/840/upload/dosya/171401.jpg)
Görsel: Pixabay&Evrensel
Çok zaman geçti ama hiç unutmuyorum. Babamın eve gelmesini heyecanla beklerdim çünkü elinde bir Cin Ali kitabı olurdu. Yaşadığım, okumaya erkenden ısınan bir çocuğun anlatılması zor heyecanıydı. Cin Ali heyecanı çok tatlıydı. Üzerinden çok zaman geçti: 50 yıl sonra kitapların başlıklarını ve içeriklerini anımsamak zor. Ama çizimleri anımsıyorum. Ne çok sevdiğimi de!
Cin Ali ile neredeyse yaşıt olduğumuzu, 1968 doğumlu olduğunu çok sonra öğrendim. Cin Ali, ‘70’li yıllarda kaç çocukla tanıştı, kaç çocuk onu sevdi bilemiyorum. Ama bu sayıların çok yüksek olduğunu tahmin edebiliyorum.
Cin Ali’nin yaratıcısı Rasim Kaygusuz, çocuklara okumayı öğretmek ve sevdirmek için bir çizgi karakterin çok yararlı olacağını düşünmüş ve hazırladığı kısacık kitapların hepsini Cin Ali ile doldurmuş. Cin Ali’yi Selçuk Seğmen çizmiş.
Artık bir Cin Ali Müzesi ve Cin Ali Vakfı bile var. Cin Ali’nin tanıtıldığı web sitesinde kitapların özellikleri şöyle tanıtılıyor: “Serinin ilk kitabı, kısa ve kolay sözcüklerden oluşan tümcelerden oluşmaktadır. Her kitap bir öncekinden zor, bir sonrakinden kolaydır.” Dizideki kitaplar da sıralanmış: Cin Ali’nin Atı. Cin Ali’nin Topu. Cin Ali’nin Topacı. Cin Ali’nin Kara Gözlü Kuzusu. Cin Ali’nin Oyuncakları. Cin Ali Okula Başlıyor. Cin Ali Okulda. Cin Ali Çocuk Bahçesinde. Cin Ali ile Berber Fil. Cin Ali Kır Gezisinde.
Dizi güncellenmek istense, birçok sevimli değişiklik üretilebilirdi. Cin Aslı, Cin Aram, Cin Ani, Cin Andonis, Cin Ayman gibi adlar hemen akla gelebilirdi. Ama günümüzde çocukların iyiliği ve yararı her gün daha da geriye itiliyor.
Çocukların yararını düşünmeyen bugünkü rejim, Cin Ali’ye el atacak olsa, kim bilir neler yapardı! Belki bir Cin Bilal üretmeye kalkar, sonra gelen tepkiler nedeniyle geri adım atarlardı. Çocuklara yönelik yayın denince akıllarına hemen propaganda geldiği için, belki hilafet ve halife sevdasını hiç gizlemeyen Abdurrahman akıllarına gelir ama Cin Abdurrahman gibi bir adın hiç uymayacağını hemen anlarlardı.
Kolaylık olsun, Hamdi diye karar verdiler varsayalım: Cin Hamdi! Peki nasıl bir dizi isterler, ne gibi başlıklar koyarlardı? Cin Hamdi neler yapar, nerelere giderdi? Hemen başlarlardı: Cin Hamdi Kur’an kursunda! Cin Hamdi imam hatipte! Cin Hamdi camide!
Rejimin artık sınıfsal işlevini de gizlediği yok. Çocukları sınıflamak, yani çocuklar arasında ayrım yapmak onlar için olağan. Sınıflara uygun görülen işlevleri ve işleri dillendirmekten çekinmiyorlar. Eğitim Bakanı şöyle laflar etmekten kaçınmıyor: “Geçtiğimiz pazar günü mevsimlik işçilerin çocuklarıyla tarladaydım. Yaz tatili kitaplarını, bir salkım domatesle takas ettik. :) Öğretmenlerimizden, müdürlerimizden bir ricam var: Yolunuzu tarlalara düşürün bu yaz. Çocuklara kitabını verin, sohbetinizi verin lütfen...”
Bu bakana kalsa, Cin Hamdi dizisine herhalde şunları koyardı:
Cin Hamdi tarlada.
Cin Hamdi atölyede.
Cin Hamdi sanayide.
Cin Hamdi fabrikada.
Cin Hamdi dönercide.
Cin Hamdi araba tamircide.
Cin Hamdi ayakkabı boyuyor.
Cin Hamdi ayak işlerinde.
Cin Hamdi bir çocuk işçi!
Önceki bakanlardan Avcı’yı da unutmayalım. Eylül 2015’te bir nikah töreninde ne demişti? “Bizim bir sloganımız var. ‘Az laf çok iş.’ Bugün biraz değiştirelim ‘Az laf çok çocuk.’ Allah, sağlıklı hayırlı evlatlar versin. Vatanımıza, milletimize, devletimize ve ailelerinize sağlıklı ve evlatlar nasip etsin.” Avcı’ya sorulsa, o da Cin Hamdi dizisine herhalde şunları eklerdi: Cin Hamdi dokuzuncu çocuk! Cin Hamdi hayırlı evlat! Cin Hamdi bir nefer! Cin Hamdi şehit!
Cin Ali dile gelse ve iki laf edecek olsa, herhalde “Yeter!” derdi. “Bu kabus bitsin!”
Evrensel'i Takip Et