İnsan kaçakçılığı ve fidyecilik iç içe girdi!
Ekran görüntüleri, Tarlabaşı Dayanışma'nın Twitter hesabından paylaştığı videodan alınmıştır.
Tarlabaşı Dayanışma Grubu, 10 Ekim günü Twitter hesabından sarsıcı bir paylaşımda bulundu: “Yunanistan’a geçmek için Edirne’ye giden Afrikalı göçmenler sınırdaki çeteler tarafından rehin alınıyor. Bize ulaşan bilgilere göre 5 rehine 4 bin dolar fidye karşılığında serbest bırakıldı. Çetenin elinde 10’dan fazla rehine bulunuyor.”
Paylaşımdaki videoda dehşet görüntüleri vardı. Üzerleri soyulmuş mültecilere sırasıyla işkence ediliyordu. İnsan kaçakçıları tarafından çekilen bu video, ailelerden fidye istemek için kullanılacaktı.
Konuyla ilgili üç isimle konuştum. Olayı kamuoyu ile paylaşan gönüllüler, “Tarlabaşı Dayanışma Grubu” adına konuşmak istediler. Çalışmalarının kolektif olduğunu, isim öne çıkarmak istemediklerini ifade ettiler.
Anlattıklarına göre;
- Fidye istenen aileler Afrikalıydı. Bir kanaat önderine ulaşan aileler durumu bildirdiler. Sonrasında parayı temin ettiler. Böylece işkence gören 5 rehine kurtarıldı. Kurtarılan kişiler travma yaşadığı ve aileler korktuğu için basınla görüşmek istemediler. Videoyu sadece Tarlabaşı Dayanışma Grubuna ilettiler.
- Daha önceki haberlerde mültecilerin sınırın sıfır noktasında rehin alındığı yazıyor. Ama bu bilginin doğru olmadığı anlaşıldı. Mültecilerin Yunanistan tarafında, Selanik’e yakın bir yerde rehin tutuldukları kesinleşti.
- Olayla ilgili 2 tacir, jandarma tarafından İstanbul’da yakalandı. Para transferi için iki görüşme gerçekleşmiş, paranın bırakılacağı nokta İstanbul’da ayarlanmış ve parayı almaya gelenler teknik takibe alınmıştı. Gözaltına alınan, sonrasında Edirne’de savcılığa ifade veren her iki şüpheli de tutuklandı.
- Tutuklanan kişiler T.C. vatandaşı değildi. Oysa sınırın diğer tarafında rehinelere işkence yapan kişiler Türkçe konuşmaktaydı. Bu durum çok milliyetli, sınırın her iki tarafında da kolu bulunan bir çeteye işaret ediyor.
- Yunanistan tarafındaki kişilerin yakalanması da an meselesi. Türkiye-Yunanistan arasında mülteciler konusunda anlaşmazlık var ama rehine olayında iş birliği gündemde. Kurtarılan 5 rehine dışında geriye kalan 10 mülteciye ne olduğu bilinmiyor. Bağlantı kopmadan önce taciz ve tecavüz iddiaları Tarlabaşı Dayanışma Grubuna iletildi.
Pazarkule sürecinde bazı “push back” işkencelerini videolarla belgeleyen Tarlabaşı Dayanışma Grubu, son fidye olayının Yunanistan kısmında yaşanmasını manidar buluyor. İddialar; o bölgede bazı lokasyonlarda zafiyet olduğu, çetelere ve işkencelere göz yumarak Avrupa’ya gelmeyi düşünenlere ders verilmek istendiği yönünde.
TERSİNE GÖÇ, TERSİNE KAÇAKÇILIK
Türkiye-Yunanistan sınırında yaşanan rehine olayı 24 Eylül’de açıklanan Uluslararası Af Örgütünün Libya raporunu hatırlattı. “Libya: Mülteciler ve göçmenler savaş ve hak ihlalleri döngüsünde mahsur kaldı” başlığını taşıyan rapor, Avrupa güvenlik birimleri tarafından Akdeniz’den Afrika kıtasına geri itilen mültecilerin Libya’da yaşadıkları zulmü anlatıyor. Rapora göre; iç savaşın ortasındaki Libya’da mevcut kaotik durum mültecilerin rehin alınmasına ve onlar üzerinden yüksek paralar kazanılmasına olanak sağlıyor.
Tanıklıklara dayanan rapordan bir örnek: “15 gün boyunca bizi demir sopalarla, hortumlarla dövdüler, ellerinde ne varsa onunla dövdüler. Bebek ya da yetişkin fark etmeksizin kişi başı 6 bin Libya dinarı ödememizi istediler…” Bu ifadeler Dawit mahlaslı rehine mülteciye ait.
Af Örgütünün Libya raporunda; savaşan milislerin de rehin alma olaylarına karıştıkları, Tütün Deposu olarak anılan yeri kullandıkları, ailelerden fidye almak üzere gözaltında şiddet, işkence ve tecavüze başvurdukları anlatılıyor. Rehinelerin iş gücü olarak satıldıkları/kiralandıkları da gelen bilgiler arasında.
Bu durumda hem Tarlabaşı Dayanışma Grubunun anlattıkları hem de Af Örgütünün Libya raporu, Avrupa’dan geri itilen mültecilerin dönüş yolunda da rehine durumuna düştüklerini ve göçmen kaçakçılarının fidye olaylarına meylettiğini gösteriyor.
Peki, göçmenleri rehin alma ve fidye olayları “geri itme” politikasıyla mı başladı? Elbette hayır. Göçmen kaçakçıları her dönem bu yola başvurdular. Örneğin daha geçtiğimiz yıl Van Barosu Göç ve İltica Komisyonundan Av. Mahmut Kaçar şu gözlemleri paylaşıyordu: “İnsan kaçakçılığı ile uğraşan ve istismar eden bazı kişiler mültecilerin büyük bir bölümünü rehin alıyor. Hatta cesetlerdeki elbiselerin alınmasına varan bir duruma götürüyor. Sınırda karların altından cesetleri çıkan mültecilerin üzerinde ince kıyafetler vardı. Mülteciler o iklim koşullarında böyle bir kıyafetle yolculuk edilemeyeceğini bilir. Biz ilk başta ‘iklimimizi bilmedikleri için böyle giyiniyorlar’ diyorduk. Ama sonradan yaptığımız araştırmalarda öğrendik ki, mültecilerin yaşamlarına kasteden bu kişilerin aynı zamanda birer ‘ceset soyucuları’ olduğu ortaya çıktı. Donan bu mültecilerin ya öldükten sonra ya da daha yaşarken soyuldukları, elbiselerinin, ayakkabılarının, kimlik ve paralarının alındığını tespit ettik”
Ama fark şu ki; yerkürenin doğusundan ve güneyinden batı ya da kuzeye doğru göç eden mülteciler; sadece gidiş rotasında değil, dönüş rotasında da rehin alınmaya başlandılar. Göçmen kaçakçıları yeni bir “gelir” kapısı buldu ve bu iğrenç buluş en alçakça işkenceler eşliğinde uygulamaya konuyor.
SADECE KAÇAKÇILAR MI SUÇLU?
Avrupa ve Türkiye’ye sığınmak için değil ama çalışmak üzere gelen göçmen işçilerin belirli süre sonra ülkelerine döndüklerini biliyoruz. Kayıtsız sınır geçen göçmenler yine kayıtsız döndükleri için şebekelere başvurmak zorunda kalıyor. Bu nedenle dönüş yolu onlar için de rehin alınma risklerini taşıyor.
Zaman zaman insan taciri çetelere operasyon yapılsa da uzak Asya’dan Avrupa’ya kadar uzanan fidye kanalı çökmüyor. Avrupa Birliği’nin en son açıkladığı “Yeni Göç ve İltica Paktı” mültecileri geri göndermek üzere tedbirleri sıklaştırırken yahut Türkiye’den deport rakamları açıklanırken; göçmenlerin dönüş yoluna tezgah kuran şebekeler el ovuşturuyor. Yani sadece insan kaçakçılarının değil mülteci politikalarının da sorgulanması gerekiyor.
- Deprem illerinde işçiler ve patronlar 21 Mart 2023 04:52
- Beyaz Toros’lar ve onu üreten işçiler 07 Mart 2023 04:52
- Kapitalist yağma düzeniyle hesaplaşmadan bu enkaz kalkmaz 28 Şubat 2023 04:18
- Domuz damı 21 Şubat 2023 04:39
- ‘Asrın felaketi’ ve acil ihtiyaç listesi 14 Şubat 2023 04:33
- Dipten gelen dalga 31 Ocak 2023 04:40
- Bir mitingden ötesi 17 Ocak 2023 05:06
- İBB’ye kuşatma, siyasete vesayet: Ne yapmalı, ne yapmamalı? 03 Ocak 2023 04:45
- Siyaset ve sendikalar 27 Aralık 2022 04:24
- Denizlerden Erdallara yürüdüğümüz bir yol var bizim 13 Aralık 2022 04:34
- Vizyon ve emekçi ittifakı 06 Aralık 2022 04:31
- Gençlik ve umudu kesilen ülke 29 Kasım 2022 04:28