Fransa’da yeni OHAL rejiminin düşündürdükleri
Fotoğraf: Fransa Parlamentosu resmi internet sitesi
Bu hafta Türkiye’de gündem yoğundu. Üzerine söz söylenmesi gereken çok şey oldu. Neresinden tutacağımı bilemediğim için ben de oradan kaçtım ve Fransa gündemine sığındım
Fransa’da 17 Ekim tarihi itibariyle yeni bir sağlık olağanüstü hal rejimi yürürlüğe girdi. 14 Ekim günü Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, katıldığı televizyon programında sağlık OHAL’i ilan edileceğini duyurmuştu. Vaka sayısında görülen hızlı artış nedeniyle bir dizi yeni önlem bu vesileyle hayata geçirildi. Bu önlemlerin en fazla öne çıkanı her gün saat 21.00 ila 06.00 saatleri arasında uygulanacak sokağa çıkma yasakları. Ancak önlemler bununla sınırlı değil. Kapalı ve açık alanlarda uygulanacak mesafe kurallarından evlerde gündelik yaşamda uyulması gereken kurallara kadar bir dizi başka düzenlemeyi de içinde barındırıyor. Evlerdeki aile ve arkadaş toplantılarında altı kişiden fazla bir araya gelinmemesi kuralı bunlardan biri. Amaç ev partilerinin önüne geçmek. Zira ihlaller en yoğun bu konuda yaşanıyor ve bu Fransa’ya da özgü değil, Avrupa’nın ortak sorunu. Zira Belçika’da da evde bir araya gelebilecek kişi sayısı dört ile sınırlandı. Farklı kültürlerin farklı yaşam tarzları ve öncelikleri var işte. Türkiye’den bakınca o kadar kolay anlaşılamayacak bir şey belki ama, ev partileri önemli bir toplumsallaşma biçimi Fransa’da.
Fransa’da yeni OHAL rejimi ile uygulamaya geçen yasaklar bana özellikle iki şeyi çok düşündürdü. Bunlardan ilki, devletin evlerin içini düzenlemeye kadar uzanan eli. Elbette aynı şey değil, ama yine de bu uygulamalar karşısında İran asıllı Fransız Çizgi Roman Yazarı ve Yönetmen Marjane Satrapi’nin İran Devrimi’nin ilk dönemlerini tasvir eden çizgi romanları, özellikle de Persepolis[1], gözümün önünden gitmiyor. Devrim muhafızlarının parti yapılıyor mu, alkol tüketiliyor mu diye yaptıkları ev denetimlerini ve baskınlarını düşünüyorum. Ne dönem ne de bağlam aynı değil şüphesiz, ancak bu noktaya gelinmiş olması insanı ürkütüyor.
Fransa’daki bu yeni durumda ve en azından dört haftalık zaman diliminde, birileriyle görüşecekseniz ya gündüz görüşeceksiniz ya da yemeğe gittiğiniz evde geceleyeceksiniz. Ya da 135 avro ceza ödemeyi göze alacaksınız. Onu da en fazla üç defa göze alabilirsiniz zira üçü geçtiği zaman miktar 3 bin 750 avroya çıkıyor ve o da yetmiyor, yanında üç ay da hapis cezası var. İçişleri bakanı, yasaklara halkın uymasını sağlamak için, bu işle özel olarak görevlendirilmiş 12 bin polis ve jandarmanın görev yapacağını duyurdu. Oysa katıldığı televizyon programında Macron muhabirin bu yöndeki sorusunu geçiştirmişti.
Fransa’daki yeni OHAL döneminin bana düşündürdüğü bir diğer mesele de, artık kuralların bölgeden bölgeye farklılık göstermesi. Türkiye’nin baskı ve güvenlik politikalarını analiz ederken eleştiri olarak getirdiğimiz, baskı ve kuralların bölgeden bölgeye farklılık göstermesi artık neredeyse tüm dünyada hakim kural haline geldi. Bu farklı uygulamaları, her şeyden önce, öngörülebilirliği zorlaştırdığı ve eşit muameleyi ortadan kaldırdığı için eleştiriyorduk. Fransa’da uygulanacak sağlık OHAL’i de Paris ve Ile-de-France bölgesi ile birlikte sekiz ili kapsıyor, tüm Fransa’yı değil. O nedenle olanağı olanlar bu bölgelerin dışına gidiyor. Zaten maske takmak istemeyen orta ve üst sınıflar kırsaldaki evlerine ve yazlıklarına kaçıyordu, bu yeni dönemle birlikte bu kaçışlar daha da artacak gibi görünüyor. Bölgeler arası seyahat yasağı bulunmadığından ve önümüzdeki iki hafta okullar tatil olduğundan kentler arası hareketlilik artacak gibi görünüyor.
Anlayacağınız Fransa’da da, Kovid-19 salgını bir kez daha sınıfsal farklılıklara ayna tutuyor. Hayatı ev(ler)ine sığanlarla sığmayanlar arasındaki uçurum giderek açılıyor. Ve tabii farklı toplumsal kesimlerin öncelikleri ve dertleri de çok farklılaşıyor. Fransa’da da, Türkiye’de de… Hemen her yerde.
[1] M. Satrapi, Persepolis, 4 cilt, Panama Yayıncılık, çev. Elif Çelik, 2017.
- Umutla umutsuzluk arasında 2024 27 Aralık 2023 04:30
- Adabımuaşeret dersleri 20 Aralık 2023 04:42
- Zor zamanların dostu Tunç Soyer 13 Aralık 2023 04:57
- Bir mülksüzün konut krizi hatıratı 29 Kasım 2023 04:50
- Hukuk devletinde sona doğru 15 Kasım 2023 04:50
- Siyasetle ve siyaset için yaşayan kişiler 08 Kasım 2023 04:45
- Zordur barış akademisyeni olmak 01 Kasım 2023 04:57
- Filistin halkına destek, İsrail hükümetini protesto eylemleri 25 Ekim 2023 04:50
- Gazze'deki savaş Fransa'yı da yakar 18 Ekim 2023 04:20
- Gerçek dışı bir mekan olarak üniversiteler 04 Ekim 2023 04:57
- Göçmen karşıtlığından beslenen particiler 27 Eylül 2023 05:26
- Hakikat, özgürlükler ve otosansür 20 Eylül 2023 05:00