Fikri…
Fotoğraf: DHA
Gündem, eğitim sistemi; 18 yıl boyunca her değişen milli eğitim bakanı ile birlikte değişen eğitim sistemi. Gündem, bu on sekiz yılda sınanmamış, onanmamış fikirleriyle “Evreka” diye iş başına gelip, sadece kendi sınırlı beyin hücreleri arasında ürettikleri muhteşem(?) sistemlerini, dalgalı düşüncelerini uygulamaya koyarak 10 milyon çocuğu yap boz tahtasına çeviren milli eğitim bakanları. Gündem, devlette ele geçirdiği mührü, kendinden önce o koltukta oturan muhteremin yanlışlarını kendi yanlışlarıyla düzeltmeyi düşünen, kendini harika adam sanan diğer muhteremler. Gündem bunca yıla rağmen halen “İstediğimiz gençliği üretemedik” diye yakınan yöneticiler. Gündem 18 yıl önce ilkokula başlayıp bugün 25 yaşına gelen ve eğitim hayatı boyunca kendisine ne yapılmak istendiğini bile anlayamadan üniversiteyi bitiren ve kurtuluşu tıpkı Afgan, Suriyeli, Iraklı, Afrikalı göçmen gibi Avrupa’da aramak zorunda bırakılan işsiz genç.
Geçtiğimiz hafta Eğitim-Sen Üniversite Temsilciler Kurulu, 90’dan fazla üniversite temsilcisinin katıldığı bir toplantı yaptı. Hakkari’den Trakya’ya hemen her üniversitenin temsilcisi genel ve üniversitelerine özel sorunları dile getirdi. Ve bu kadar değerli bir toplantıya üniversiteleri yöneten YÖK’ten bir tek dinleyici bile katılmadı. Kulağını aşağıdan gelen ciddi ve olumlu eleştirilere ve önerilere tıkayan kuruldan bir temsilci en azından neler konuşulacağını bile merak etmedi. Üniversiteler, bizden(?) adamların kadro peşinde koştuğu kurumlara dönüşmüş. Özellikle Anadolu’daki üniversiteler. Eğitimle, bilimle, araştırmayla, teknoloji ile ilgilenen kaç üniversitemiz var? Gözler yukarıda. Dekanlar rektöre, rektörler YÖK’e, YÖK Reis’e bakıyor. Kendi fikirleri yok. Varsa bile önemi yok. Reis her şeyin en iyisini düşünür. Ama işte gördük ki, Reis de gidişattan memnun değil. 18 yılda kültürde ve fikirde istenen olgunlaşmayı (?) sağlayamadığımızı düşünüyor.
Normal. Kültür ve fikirde neden istenilen(?) düzeye gelemediğimizi, istenilen düzey ne ise, anlamak için üniversitelerin sağlık, kültür ve spor birimlerinin faaliyetlerine bakmak yeter. Bu birimler esas olarak öğrencilerin kültürel faaliyetlerine ortam ve kaynak yaratan birimler ama buralarda üç öğrencinin bir araya gelip onaylanmamış fikirlerini bırakın uygulamalarını, yazmaları bile yasak. Düşünce topluluklarına bile tepeden, “Şunları, şunları düşünmeniz serbest, bunları düşünmeniz yasak. Düşünseniz bile söylemeniz zinhar yasak. Hele yazmanız. Maazallah okul hayatınız sona erer” sopasıyla kim neyi düşünecek. Bu düşünce işinde tek seslilik sökmez. Düşüncenin, matematiğin, fiziğin, kimyanın, maddenin, herkesin kendi yerli ve milliliğine göre şekillendiği nerede görülmüş?
Ama şimdi herkes memnun. Öğretim uzaktan olunca bu sorunlar da çözülmüş oldu. Bu dönem de böyle giderse, ebelik bölümünde okuyan son sınıf öğrencisi en önemli son yılını uzaktan doğumla geçirecek. Hemşirelikten kızımız bilgisayar ekranından iğne yapıp mezun olacak, mühendislikten genç eline kontrol kalemi, İngiliz anahtarı almadan mühendis olacak. Olsun. Nasıl olsa Avrupa’ya kaçacak, küffar düşünsün.
- Esaaad 12 Aralık 2024 05:18
- Zekai Çıngıllıoğlu 05 Aralık 2024 04:49
- Niye dövüyoruz? 28 Kasım 2024 04:37
- Kanal İstanbul 21 Kasım 2024 04:54
- Ormanlarımız için direneceğiz 14 Kasım 2024 04:31
- Zııt Erenköy 07 Kasım 2024 04:22
- BARIŞ 31 Ekim 2024 04:21
- Bölünmez bütün 24 Ekim 2024 04:41
- Martı başı 1 buçuk 17 Ekim 2024 04:28
- Öcü 10 Ekim 2024 04:50
- Siyaseten palavra 03 Ekim 2024 04:38
- Gömün 26 Eylül 2024 04:16