28 Ekim 2020 00:12

Din ve milliyetçilik kavgasına halkların değil Macron ve Erdoğan’ın ihtiyacı var!

Emmanuel Macron ve Tayyip Erdoğan

Fotoğraflar: DHA

Paylaş

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Fransa Devlet Başkanı Macron’la arasında son günlerde iyice sertleşen polemiği bir adım daha ileriye götürerek, “Fransız mallarının boykot edilmesi” çağrısı yaptı.

Önceki gün, “Mevlid-i Nebi Haftası” açılışında konuşan Erdoğan, "Nasıl Fransa'da Türk markalı mal satın almayın deniyorsa ben de şimdi milletime sesleniyorum. Sakın Fransız markalarını satın almayın" çağrısı yaptı.

Macron’la Erdoğan arasındaki polemik yeni değil.

Libya’da ve Doğu Akdeniz’de Fransa ile Türkiye’nin karşı karşıya gelmesinden beri başlayan tartışmalar, 23 Ekim’de Erdoğan’ın, "Macron'un zihinsel noktada bir tedaviye ihtiyacı var...Öncelikle bir akli noktada kontrol yaptırmalı” demesiyle şahsileşerek iyice sertleşmişti.

GERÇEĞE DAYANMAYAN VE GERÇEK SONUÇLARI OLMAYACAK BİR ÇAĞRI

Karşı karşıya olunan sorun ne en başında ne de şimdi, bir Erdoğan-Macron çatışmasından ibaret değil. Bu yüzden burada olup biteni anlamlandırmak için öncelikle iki noktaya dikkat çekmek gerekiyor.

Burada dikkat çeken ilk nokta: Erdoğan, “Fransız mallarını boykot” çağrısını, “Fransa'da Türk markalı mal satın almayın denildiği” iddiasına dayandırıyor. Ama bugüne kadar Macron ya da herhangi bir Fransız yetkilinin “Türk malları satın almayın” çağrısı yaptığını duyan yok. Dahası Fransa Ticaret Bakanlığı dün, “Türk mallarının boykotu gibi bir çağrılarının olmadığını” açıkladı.

Erdoğan “yanıltılmış” mıdır yoksa böyle bir çağrının olmadığı bilindiği halde; “Hele biz bunu ortaya atalım, karşı taraf ‘Yok böyle bir şey’ diyene kadar atı alan Üsküdar’ı geçer” diye mi düşünülmüştür; bunu bilmek zor! Ama şunu biliyoruz ki, bu tür “boykot” açıklamaları daha önce de yapıldı. İtalya’yı protesto etmek için bazı tanınmış, tanınmamış şahsiyetler; İtalyan marka kravatlarını kestiler, Hollanda’yı protesto etmek isteyen kahve sakinleri, törenle portakal bıçakladı; ABD’yi protesto etmek isteyen milliyetçi politikacılar da eski, kullanımdan düşmüş IPhone’ların üstünde tepinip, “Artık IPhone kullanmayacağım” dedikten sonra cebindeki son model IPhone’ndan konuşmaya devam etmişti!...

Bugün de “Fransız mallarına boykot” diyenlerin ilk fırsat lüks Fransız malı otomobillerine, uçaklarına (Airbus) binmeye, Fransız losyonlarını kullanmaya devam edeceklerinden şüphe duymamak için hiçbir neden yok! Türkiye’nin en büyük otomotiv fabrikası Renault gibi daha yüzlerce sahibi Fransız ya da Fransız ortaklı fabrika, hiper market, finans kuruluşu kârlarına kâr katmaya devam ederken, “Fransız mallarını boykot ediyoruz” demek, komik olmanın bile ötesinde, tamamen boş, gerçeğin çarpıtılması üstünden yapılmış bir çağrıdır.

BU KAVGAYA ERDOĞAN VE MACRON’UN İHTİYACI VAR!

Erdoğan-Macron çatışması olarak yansıtılan gürültülü kavgaya hem Erdoğan’ın hem de Macron’un ihtiyacı vardır. Çünkü her iki şahsiyet de etraflarındaki güçleri ancak dinci ve milliyetçi semboller etrafında birleştirerek yanlarında tutabilmektedirler. Her ikisinin de halk desteği hızla aşağıya doğru düşmekte, bu yüzden de din ve milliyetçilik etrafında türetilmiş sorunları büyütmeye daha çok ihtiyaçları vardır. Ki, ayakta kalmak, yani iktidarlarını sürdürmek için ellerinde başka bir imkan yoktur!

Hele de Erdoğan’ın!

* Çünkü; “Evimize ekmek götüremiyoruz” çığlığı toplumun en yoksullarının iniltisi olmaktan çıkmış, orta sınıflarını şikayetine, dahası AKP’nin içinden yükselen ve Cumhurbaşkanının yüzüne karşı da haykırılan bir çığlığa dönüşmüştür!

 * Çünkü; Yolsuzluk, yoksulluk, yandaş kayırma, adaletsizlik, ülkenin yeraltı yerüstü kaynaklarının yağmalanması, artık ne yandaş medya, TÜİK, İŞKUR ne de mahkeme kararlarıyla saklanamaz hale gelmiştir.

* Çünkü, “pandemiye karşı zafer kazandık” masalı çökmüştür!

* Çünkü, gazetecileri, muhalifleri, medya ya da sosyal medyada “kaşının üstünde gözün var” diyen vatandaşı kovuşturarak bir yere gidilemeyeceği her geçen gün daha çok açığa çıkmaktadır.

Bunun için tek adam yönetimi, din ve milliyetçilik üstünden Macron ve onun gibilerle kavgayı daha çok büyütmek ihtiyacındadır.

ÜMMETİ KURTARMA MİSYONUNUN İFADESİ BİR DIŞ POLİTİKA

Bu yüzden Macron’la girdiği polemik ve ona yönelik suçlamalarla yetinmeyen Erdoğan yukarıda sözünü ettiğimiz konuşmasında, suçlamalarını tüm Batı-Hıristiyan dünyasını da; "Batı'da yükselen İslam karşıtlığı bugün artık kitabımıza, peygamberimize topyekun bir saldırıya dönüşmüştür”e kadar götürdü!

Nitekim tartışmanın böyle bir noktaya gittiğinin farkında olan Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Mass da; “Erdoğan'ın Macron'a yönelik saldırılarının yeni bir dip noktaya işaret ettiği' yorumunu yaptı. 

Çünkü Türkiye’nin dış politikası; “yeni Osmanlıcılık”, “yayılmacılık”, “İhvan’la içli dışlı hale gelme” derken, girdiği yolda bugün artık, AKP yayınlarında da açıkça savunulmaya başlandığı gibi; Erdoğan’a “Ümmetin lideri”, TSK’ye “Ümmetin son ordusu”, Türkiye’ye de “Ümmetin kurtarıcısı” diyen cihadizme, fütühatçıllığa varan bir çizgiye savrulmuştur.

Nitekim Fransız mallarını boykot ve batıya yönelik, “İslam düşmanlığı” ve “Fransız mallarına boykot” çağrısının da kendileri için belirledikleri bu misyonla bağlantılı olduğu anlaşılmaktadır.

Ki, son bir haftadır çeşitli ülkelerde sürdürülen, radikal dinci çevrelerce organize edildiği anlaşılan Fransa’yı protesto ve “Fransız mallarını boykot” çağrılarını kucaklayarak, bizzat Erdoğan’ın “Fransız mallarını boykot” çağrısı yapması da bu tutumun son işaretidir.

Nitekim, Fransa’yı protesto haberleri; Ürdün, Kuveyt, Katar, Kuveyt, Suudi Arabistan, Mısır, Libya, Suriye ve Gazze,... gibi ülkelerden geldi. Bu ülkelerde bazı marketlerde Fransız mallarının raflardan indirildiği, gösteriler sırasında “boykot” çağrıları yapıldığı söz konusu olmuş, ama bu ülkelerin hiçbirinden (ya da başka bir İslam ülkesinden), bir devlet ya da hükümet temsilcisi çıkıp, “Fransız mallarını boykot ediyoruz” çağrısı yapmamıştır.

Sadece Türkiye’de hem de “tek adam yönetimi”nin en tepesinden “Fransız mallarına boykot” çağrısı yapıldı!

Bu, “Ümmetin liderliği” misyonunu benimsemekte, gelinen yeri göstermesi bakımından ayrıca önem taşımaktadır.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa