28 Ekim 2020 23:20

Boş inançla, klişelerle ve doğaçlamayla bu kadar

Futbol sahasında bir araya gelmiş ve uzakta ancak flu şekilde gözüken futbolcular.

Fotoğraf: Pixabay

Paylaş

Bilgisizliğin hüküm sürdüğü ortamda, futbol karşılaşmalarını oyuncular ve hurafeci yaklaşımlar üzerinden okuma/açıklama alışkanlığının önüne geçilemiyor. Sürekli olarak transferci politikayı kışkırtan medya bu tür yaklaşımların baş üreticisi.

Bütün yorumlar, değerlendirmeler maçın skoruna göre yapılıyor. Skordan bağımsız oyun analizi diye bir şey yok. Hep aynı yöntem. Galip takımdan kahramanlar yaratılırken, yenilen takımdan ise yenilginin sorumlusu olarak bazı oyuncular “günah keçisi” ilan ediliyor. Bilgi gerektirmeyen “salla gitsin” tarzı yorumlardan geçilmiyor ortalık. Böylesi çok daha kolay tabii…

Futbolun kolektif bir spor olduğu gerçeğini bir türlü algılayamıyoruz. Bu bağlamda, “Maçları oyuncular değil, takımlar kazanır ya da kaybeder” düşüncesini içselleştirebilmenin çok uzağındayız.

Yorumlarda, “sihirli dokunuşların” yanı sıra mucizevi hamle ya da performanslara değinmeyi de çok seviyoruz!.. Bunlar iyi satar ne de olsa… Söz gelimi, devre arasında mağlup girilen soyunma odasında yapılan ve takımın bütün kimyasını değiştiren bir konuşma, olağanüstü bir dokunuş olarak parlatılıp manşetlere çıkarılıyor.

Öyle bir konuşma ki, oyunculara takım olarak hareket etmeleri gerektiğini hatırlatıp ikinci yarıya bambaşka bir ruh haliyle çıkmalarını sağlıyor ve sonuçta maçın seyrini değiştirip galibiyeti getiriyor. Maç sonrasında da elbette yorumlarda hak ettiği övgüyü alıyor!.. Ama kimsenin aklına, “Madem bir konuşma takımı bu denli olumlu etkiliyor, o zaman bu niye maçtan önce yapılmadı da 45 dakika boyunca eziyet çektik” sorusunu sormak gelmiyor…

Arzu, istek, iştah, hırs gibi duygusal faktörler yorumların, değerlendirmelerin baş malzemesi arasında. Elbette bütün bu faktörler, motivasyon başlığı altında toplanıp performansa etki edebilen bir olgu olarak göz önüne alınabilir. Ancak her performansı duygusal faktörlerle ilişkilendirmek, hatta daha ileriye gidip bütün bir maçı bu unsurlarla açıklamak, bilgiyi reddetmek anlamına geldiği gibi, aynı zamanda bilgilenmenin önünde ciddi engel oluşturur…

Oysa asıl olan bilgidir. Yani oyunu, sahada ne yapacağını bilen oyuncularla oynayabilmektir. Oyuna heyecan ve güzellik katıp oynayanların da, izleyenlerin de oyundan çok daha fazla keyif ve zevk almasını sağlayan şey bilgidir…

Oyunun planlayıcısı, kurgulayıcısı konumundaki teknik direktörlerin konuşmalarına bakıldığında seviyenin neden bu kadar düşük olduğunu anlamak kolaylaşıyor. Onlar da oyunu ağırlıklı olarak ya hakem kararları, ya “Kendi hatamızdan gol yedik”, “Basit hatalardan gol yedik”, “Kendi oyunumuzu oynarsak kazanırız” gibi manasız klişeler ya da duygusal/psikolojik faktörlerle açıklıyorlar. Rakibe göre oyun planı hazırlayan, farklı izlemler, taktiksel kurgular yaratabilen, kenardan oyunu okuyup doğru hamleler yapabilen ve oyuncularını geliştirip onların takımın aleyhine sonuçlar verecek şuursuzca hamleler yapmasını engelleyen teknik direktörler yok denecek kadar az…

Aslında teoride futbolun takım oyunu olduğunu herkes bilir ancak bilgi ne kadar azsa bunun kolektif mücadele şeklinde pratiğe dökülmesi o kadar zorlaşır. Oyun planlarından, taktiklerden söz edilemeyen yerde oyun kaçınılmaz olarak oyuncuların doğaçlama pratiğiyle icra edilir. Bu durumda devreye bireysel yetenekler, beceriler girer ve sonuçta gerçekten de bazı oyuncular skor üzerinde belirleyici rol oynayabilir…

Karşılaşma sırasındaki büyük performans dalgalanmaları, keskin iniş çıkışlar da takımların kırılgan yapısını yansıtıyor. İki ayrı devrede bambaşka görüntü sergilemek, doğaçlama bireysel çabanın ön planda olduğunun göstergesidir. Oyun istikrarı yakalamak ancak planlı kolektif mücadeleyle mümkündür…

Bilgiye gereken değerin ve önemin verilmediği vasat futbol ortamında, oyunun bireysel performanslara dayalı olması ne kadar doğalsa, hiç aşama/gelişme kaydetmeden hep aynı yerde debelenmek de o kadar kaçınılmaz…

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa