04 Kasım 2020 23:10

Yok mu ‘sihirli değneği’ olan teknik direktör?

Fotoğraf: DHA

Paylaş

Süper Lig Avrupa’nın en yaşlı futbol organizasyonu olmasının yanı sıra takımların en çok teknik direktör değişikliğine gittiği lig olarak da dikkat çekiyor. Bu sezon 21 takımın mücadele ettiği ligin 7. haftası sonunda 4 takım teknik direktörleriyle yollarını ayırdı. Bundan sonraki haftalarda da muhtemelen değişiklikler sürecek. Antalyaspor, Kayserispor ve Trabzonspor’un ardından son olarak Kasımpaşa, -11 puanla 6. sırada yer almasına karşın- “fikir ayrılığı” gerekçesiyle Teknik Direktör Mehmet Altıparmak’ın görevine son verdi...

Süper Lig’de sezonu, başladığı teknik direktörle bitiren takımların sayısı azınlıkta kalabiliyor...

Bu durum, takımların teknik direktör seçiminde bilinçli hareket etmediklerinin göstergesi. Belli ki yöneticilerin kısa vadede başarı beklentisi, teknik direktörlerin yazgısı üzerinde belirleyici rol oynuyor. Oysaki teknik direktörlük, kısa zamanda büyük işler gerçekleştirilecek bir görev alanı değildir. Bir teknik direktörle anlaşmaya çalışılırken, daha en başından her konuyu en ince ayrıntısına kadar konuşmak, özellikle de hedefler konusunda örtüşme sağlamak gerekir. Teknik direktörün; kulübü, oyuncuları tanıması, onlarla belli bir uyum oluşturması ve uygun bir çalışma planıyla istikrarlı bir grafik yakalayabilmesi için kuşkusuz zamana ihtiyacı vardır… Süreç özetle, “tanıma-uyum-çalışma” ekseninde ilerler. Teknik direktörden, birkaç aylık sürede bütün bu aşamaları hayata geçirmesini beklemek haksızlık olur. Hedefleri ve bu hedeflere nasıl ulaşılacağı konusunda ikna edici/inandırıcı argümanlar ortaya koyabilen bir teknik direktör, kendisine uzun zaman verilmeyi hak eder. Her şeye rağmen yine de başarılı olunacağının garantisi yoktur. Çünkü ana unsurların yanında gidişatı etkileyebilecek, akla gelen gelmeyen daha pek çok faktör vardır. Bunlar olumsuzluk yaratabilirler…

Teknik direktör değişikliğine gidilirken, işin ekonomik boyutu da göz ardı edilmemeli. Bazı kulüplerimizin yollarını ayırdıkları teknik direktörlere büyük miktarlarda tazminat ödediğini unutmamak lazım…

Tabii yöneticiler ve taraftarlar sabırsız. Teknik direktörlerin elinde sihirli değnek varmışçasına onlardan en kısa zamanda başarı beklerler. Takım 3-4 hafta üst üste kötü sonuçlar alırsa, camiada homurdanmalar başlar. Bu, teknik direktörün suyunun ısındığı anlamına gelir. Taraftarın ve medyanın da baskısıyla kulüp yeni teknik direktör arayışına girişir. Gelecek yeni teknik direktörün eskisinden daha başarılı olacağı yönünde sarsılmaz bir inanç vardır. Değişikliğin verdiği gazla birkaç hafta iyi sonuçlar alınsa da sonradan her şey eski haline döner. Çünkü kapasite bellidir ve teknik direktörler arasında da kapasiteyi yükseltmek anlamında pek bir fark yoktur. Bugüne kadar diğerleriyle arasında belirgin bir fark yaratmayı başaran, eldeki kadrodan bambaşka bir takım yaratabilen bir teknik direktör göremedik. Üç aşağı beş yukarı hepsi aynı…

Transferin, futbolun olmazsa olmazı olarak görüldüğü, futbolcu yetiştirme hedefinin sözünün dahi edilmediği, oyunun teknik ve kültürel gelişiminin umursanmadığı bir yerde teknik direktörün kim olduğunun pek bir önemi kalmıyor… Çünkü hiçbir teknik direktör bir şeyleri değiştirme gibi bir amaç taşımıyor. Zaten bunun bilgisine sahip oldukları da son derece şüpheli. Oyunun gelişimini engelleyen yerleşik algıların, sığ bakış açısının ve alışılmış söylemlerin dışına çıkamıyorlar…

Ancak, transfer ve başarı odaklı bakışı reddedip oyuncu geliştirmeye, yetiştirmeye önem veren ve bunun yanında kültürel gelişim için de yoğun emek harcayan teknik direktörler fark yaratabilir. Oyunun performans düzeyini yükseltip daha keyif verici bir şekilde oynanmasını/izlenmesini sağlayabilmek; bilgili, öz güveni yüksek, kemikleşmiş algılara ve klişe söylemlere teslim olmayan yenilikçi teknik direktörlerle mümkündür…

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa