10 Kasım 2020 23:40

İngiliz vakası

 John Duckworth

Şubat 1807’de İstanbul açıklarına demirleyen İngiliz filosunun başındaki Amiral Sir John Duckworth | Fotoğraf: Wikipedia

Paylaş

Edirne Vakası sonrasında, 1806 sonbaharında, ordu Anadolu’ya dönmüştü ancak yeni bir Osmanlı-Rus harbi ihtimali giderek kuvvetlenmekteydi. Kıdemli Rus General Michelson, Nizâm-ı Cedîd’i Fransa’yla özdeşleştiren ve Rusya’nın esas hedefinin Osmanlı’yı Napoléon’dan korumak olduğunu iddia eden bir propaganda yapıyordu. Michelson’un bu doğrultuda Rumeli âyanıyla da irtibata geçtiği, anlaşmaya çalıştığı sır değil.

Alemdar Mustafa, generalin yaklaştığı âyandan biriydi. Michelson’un çabalarında başarısız olduğu anlaşılıyor. Alemdar Rusya’ya yanaşmadı. Ancak Ali Yaycıoğlu’nun Avrupa basınından aktardığı haberlere bakılırsa Pazvandoğlu Osman’la beraber Rumeli’de bir Balkan Konfederasyonu kurmayı planlamış olabilir. Bu dedikoduları Alemdar’ın niyetinden ziyade onun gücünün bir kanıtı olarak değerlendirmek yerinde bir yaklaşım olur.

Avrupa’da ve imparatorlukta dolaşan tüm hikayelere kuşkuyla yaklaşmakta fayda var. Nitekim ele aldığımız dönemdeki herhangi bir siyasi kişiliği çalışmak isteyen tarihçiler kendilerini karmaşık bir olay yeri incelemenin ortasında bulacaktır. Ağustos 1806’daki Edirne Vakası’ndan 1807’de Rusya’ya savaş ilanına dek iki güçlü Rumeli âyanı -Ruşçuk âyanı Tirsiniklioğlu İsmail ve Vidin âyanı Pazvandoğlu Osman- hakkın rahmetine kavuşmuştu. İsmail’in yerine Alemdar Mustafa, Osman’ın yerine Molla İdris yerleşmişti. Bu iki âyanın bu kadar kısa zaman içinde, hem kimi kapı halkının hem de Nizâm-ı Cedîd’in önünü açacak bir şekilde ölmesi, öldürülmesi üzerine düşünülmesi gereken bir manzara ortaya çıkarıyor. Kim bilir belki de bazı tarihçilerin aktardığı belgelerin iddia ettiği gibi Sultan III. Selim’in bedduası tutmuştur?

Ancak bedduanın gelip sahibini de vuracağını hesap etmek lazım: Ruslar’la savaşın Osmanlı’yı Napoléon’un yanına iteceğinden çekinen ve 1805’te Mısır’da kontrolü ele geçiren Kavalalı Mehmed Ali’nin durumunu olumsuz etkileyeceğini düşünen Britanya, önce diplomatik sonra askeri girişimlerde bulundu. Şubat 1807’de Amiral Sir John Duckworth komutasında bir filo Çanakkale’yi geçip İstanbul’da Adalar açıklarına demirledi. 10 gün boyunca İstanbul’da panik yaşandı. Kent halkı seferberliğe girişirken, İspanyol ve Fransız mühendislerin de katkılarıyla İstanbul savunması tahkim edildi, kıyılara Britanya gemilerini vuracak toplar yerleştirildi. Sonunda Britanya filosu hiçbir tehdidini yerine getiremeden 1 Mart 1807’de geri çekildi. Ancak bu başarısız girişim iki gelişmeyi hızlandırdı ve tetikledi: Bir, İngilizlerin bu hamlesi önlemeye çalıştıkları Fransız-Osmanlı yakınlaşmasını güçlendirdi; iki, Kabakçı Mustafa İsyanı’nın dolaysız koşullarını oluşturdu.

İngiliz Vakası da Edirne Vakası gibi İstanbul’u politize etti. Nizâm-ı Cedîd rejiminin meşruiyeti tamamen buharlaşmıştı. Ali Yaycıoğlu şöyle diyor: “İstanbul halkının seferberliği, militarizasyonu ve politizasyonu müstakbel devrime bir peşrevdi.” [1] Ancak önce savaş hükmünü icra edecekti: İngiliz Vakası’ndan sonra Sadrazam Keçiboynuzu Hilmi İbrahim Paşa ve Yeniçeri Ağası Pehlivan Ağa komutasındaki ordu yeniden Edirne’de toplandı. Bu sefer sultanın ordusu Edirne’yi geçebilecek miydi?

Mart sonuna doğru Çapanoğulları, Karaosmanoğulları, Serezli İsmail, Yanyalı Ali, Rusçuklu Mustafa Alemdar, 1782’den beri Balkanlara yerleşmiş Kırım Giraylarının askeri ve Bosna âyanı da bunlara katıldı. Merkezî devlet, Anadolu ve Rumeli’nin âyanı nihayet Edirne’de Rusya’ya karşı birleşmişti. Bu aile tablosuna giremeyen Levent ve Üsküdar’daki kışlalarında bekletilen Nizâm-ı Cedîd askeri olmuştu. Rejim savaşa giderken reformu evde bırakmıştı. Nizâm-ı Cedîdçiler İstanbul’un kontrolünü ellerinde tuttukları için devleti idare ettiklerini sanmış olabilirler. Ancak gerçek iktidar çoktan onların ellerinden kayıp gitmişti. Bu basit gerçeği ifşa etmek de İngiliz Vakası sırasında Boğaz’ı korumak için Karadeniz’den getirtilen yamaklara düşecekti.

[1] Ali Yaycıoğlu, Partners of the Empire: The Crisis of the Ottoman Order in the Age of Revolutions, Stanford, Stanford University Press, 2016, s.172.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa