Bir istifa, iflasın ilanı ve yeni dönemin yükledikleri
Fotoğraf: DHA
Saray’da işler yolunda gitmiyor, dahası Saray sarsılıyor…
Dışarıdan yani işçi ve emekçilerden halklarımızdan yeterli bir basınç olmasa da Saray için için kaynıyor. İşleri zora giriyor. Zira son yaşananlar herhangi bir gelişme değildir. Daha önceki tüm gelişmelerden kat kat büyük bir etkiye sahiptir. İç etkenler, dış etkenler birçok faktör rol oynamıştır bu son istifada… İç çelişki ve çatışmaların belirgin hal aldığı görülmektedir. İçeride ve dışarıda güven ve itibar yitimi yaşayan oyu yüzde 28 dolayına gerileyen bir Saray yönetimi var ve yeni günah keçileri ile bu çürüme ve hızlı tükeniş durdurulamayacaktır.
Soylu’nun istifasından farklıdır. Davutoğlu’nun görevden alınmasından, kapı dışına konulmasından da farklıdır. FETÖ, darbe, beka yakıtı da tükeniyor artık. Son yerel yönetimler yenilgisinden de ağır bir süreçtir işleyen.
Sarsıcıdır. Sadece Saray yönetiminin haletiruhiyesini yansıttığından dolayı değil aynı zamanda ekonomide, siyasette ve tüm politikalarda çaresizliğin, iflasın da habercisidir bu sarsıntı. Hakimiyet sağlanamamaktadır. İşçi ve emekçi muhalefeti teslim alınamamıştır. Bir avuç da kalsa hak hukuk adalet ve özgürlük diyen medyanın etkisi kırılamamıştır. Aydınlar, yazarlar, gazeteciler, hukukçular susturulamamıştır. Meslek odaları, sendikalar, demokratik güçler teslim alınamamıştır. Soma ve Ermenek işçileri yürümektedir. Ve bundandır ki yönetim her geçen gün tükenmektedir. Çürüme gün geçtikçe yaygınlaşarak su yüzüne çıkmaktadır. Toplumun ezici çoğunluğu kulağını iktidar odaklarının dışındaki seslere kulak kabartmaktadır. Halk, Kovid-19 pandemisinde TTB’ye, torba yasa ve kıdem tazminatının gasbında mücadeleci sendikalara, hukukta barolara, depremde meslek odalarına kulak vermektedir. Kopuş devam etmektedir. Muhalefet partileri çekim merkezi olamasalar da Erdoğan yönetimi halk nezdinde güven yitirmiştir ve giderek tükenmektedir.
Bu istifa bir kez daha göstermiştir ki çaresizdirler. Baskı ve şiddetle bir yere varamayacaklardır. Hava işçi ve emekçilerden, barış, demokrasi ve emek güçlerinden yana esmektedir. Yeter ki bir yol açılabilsin…
Damat Albayrak’ın istifasıyla birlikte Saray, kabinesiyle, AKP’siyle, medyasıyla, kurumlarıyla, tüm iktidar odağıyla tam bir çaresizlik hali yaşamıştır. Muhalefet suskun kalsa, bu gelişmeyi doğru değerlendirememiş olsa da halk nezdinde kopuşu derinleştirmiştir.
Bu, işçi ve emekçiler için, halklarımız için büyük bir olanaktır. Muhalefetin derlenip toparlanması için önemli bir dönemeçtir.
Her defasında durumdan böbürlenerek çıkmayı başarmış olan Erdoğan’ı suskunluğa çaresizliğe sokan bir gelişmedir bu son yaşanan. Doğru okumak ve başta işçi ve emekçiler olmak üzere halk muhalefetinin daha da örgütlü ve mücadele eden, bir programa bağlanmış halde ilerlemeye her zamankinden daha fazla ihtiyaç vardır.
Zira işleri tıkırında gitmiyor, 18 yıllık AKP iktidarı her tarafından dökülüyor.
İflas etmiş bir yönetim olmasına rağmen hâlâ örgütlü ve güçlü bir işçi ve emekçi birleşik bir halk muhalefeti ile karşılaşmadığından varlığını devam ettirmekteydi. Şimdi artık daha zor.
Aslında 7 Haziran 2015 seçimleri ile birlikte tek başına hükümet olamamış ve halktan büyük bir tokat yemişti. Ancak o dönem muhalefetin basiretsizliği Erdoğan’ı yeniden başa çıkardı. O dönem emek, barış ve demokrasi güçlerinin bir hamle yapamamış olması Erdoğan’ın yeniden tek adam olma çabasındaki iradesiyle sonuçlandı.
Bu beş yıl boyunca ülkeyi soyup soğana çeviren politikalar ve uygulamalar birbirini izledi.
Bir defa yenilgiyi tatmış, titremiş, terlemiş ve iktidarı kaybetme tehlikesi ile karşı karşıya kalmış Erdoğan 7 Haziran’dan sonra başta kalmak için her türlü yol ve yöntemi mubah gören bir süreç işletmeye başladı. Her seçim şaibeli hale geldi. Her defasında YSK eliyle ve başkaca birçok yol kullanarak başta kalmayı bildi. Bazen “atı alan Üsküdar’ı geçti”, bazen milyonlarca mühürsüz oy pusulası geçerli sayıldı, bazen “darbe Allah’ın bir lütfu” oldu, bazen CHP yardım etti, muhalefet beka karşısında teslim oldu, bazen başka şeyler…
Her kritik dönemde bir günah keçisi bulmakta da mahir davrandı Erdoğan. İflas etmiş politikaları birlerinin üzerine yıkıp onu bir kenara koydu. O bir kenara atılan susup oturmadıysa boy hedefi oldu.
Abdullah Gül, Davutoğlu, Fethullah Gülen gibi eski ortakları olan isimler ilk akla gelenlerdir. Babacan ve daha birçok politikacı Erdoğan’ın ta başında birlikte hareket ettiği ancak süreç içinde tek adam yönetimini tahkimde anlaşamadığı isimler oldular.
Ve nihayetinde o süreç de tükeniyor.
Berat Albayrak’ın bir akşam Instagram hesabına bir istifa dilekçesi bırakıp Karadeniz yayalarına doğru yol almasının üzerinden saatler geçti, gün döndü ancak Saray ölüm sessizliğine gömülerek iç dengelere daldı. O uzun saatler boyunca Saray’a bağlanmış medya ne yapacağını ne söyleyeceğini bilemeden bekledi. Saray’dan bir talimat gelmeden ortada bir istifa olduğunu bile haber yapamadılar.
27 saat geçtikten sonra Saray’dan bir iki cümlelik bir açıklama yapıldı. Maliye ve Hazineden Sorumlu Bakan Albayrak affını dilemişti ve affı Saray’dan uygun bulunmuştu.
Ancak Saray’ın işi şimdi daha zor. Gerekli olan Türkiye’nin emek, barış ve demokrasi güçlerinin birliği ve örgütlü bir yol açmasıdır.
- Emperyalizm, savaş ve yeni dönem 21 Ekim 2023 04:47
- Filistin ve TBMM'de gizli görüşme kararı 14 Ekim 2023 04:51
- Ankara saldırısı ve iktidarın yeni planı 07 Ekim 2023 04:50
- Yine Gezi, yine hukuksuzluk 30 Eylül 2023 04:53
- İktidarın politikalarına boyun eğen muhalefet yol alamaz 23 Eylül 2023 04:51
- CHP Tanrıkulu'yu AKP'nin önüne attı 16 Eylül 2023 05:32
- Karaburun Bilim Kongresi; kapitalizm ve yıkım 09 Eylül 2023 04:45
- 1 Eylül Dünya Barış Günü ve dinmeyen savaşlar 02 Eylül 2023 04:45
- Antep’teki işçi direnişleri ve gösterdikleri 26 Ağustos 2023 04:26
- Yargıtaydan hukuksuzluğa bir onay daha… 19 Ağustos 2023 04:57
- Yeni dönem ve dayatılan "yeni" yaşam tarzı 12 Ağustos 2023 04:40
- Diyanetten Kobanê davası fetvası 05 Ağustos 2023 05:05