At izi it izi, ‘dıngılafistan’ meselesi
![](https://www.evrensel.net/images/840/upload/dosya/152012.jpg)
Fotoğraf: DHA
Kirvem,
Devlet idaresi ciddi bir iştir, “tahterevalli” misali oyuncağa benzemez diye diye, bu bapta cafcaflı nutuklar ata ata, nihayet tam da şu günlerde ülke sathında hemen her konuda geldiğimiz noktaya bakılırsa; görünen o ki, el alem atı alıp Üsküdar’ı çoktan geçip hızlı adımlarla yoluna devam ederken, buna mukabil bizler de birbirinden değerli, hepsi de başlı başına birer “akıl küpü” veya “nane ruhu” keskinliğindeki zekalarının yanı sıra, keza her şeye “maydanoz“ kesilmeyi becerebilen yöneticilerimiz sayesinde son zamanların moda deyimiyle “topal ördek”ler gibi aynı yerde ağır aksak yalpalayıp duruyoruz maalesef...
Durup dururken, hani deyim yerindeyse ortada fol, folluk, yumurta yokken, ikide bir ona buna, sağa sola, daha da doğrusu sesimizi, soluğumuzu duyurabildiğimiz her yöne, her tarafa dönüp, böylece tarihi çok çok eskilere dayanan köklü bir millet olduğumuzu tıpkı “Benim oğlum bina okur....” misali dillendirip bununla övünürken, diğer taraftan şu ya da bu nedenlerle dünya ahvalinde attığımız hesapsız kitapsız, şakulsuz, gönyesiz çarpık çurpuk adımlarımız nedeniyle işlerimiz, gidişatımız ters teptiğinde; en ufak, en kıytırık bir zelzelede evlerimiz başımıza yıkıldığında her ne hikmetse etrafımızda ensesine şaplağı indirebileceğimiz bir “şamar oğlanı” ya da “günah keçisi” bulmak için kollarımızı sıvamayı hüner belliyoruz ama, beri yandan da bu kulvarda attığımız kulaçlarımızın boşa gittiğini gördükçe, bu kez de kara bahtımıza, kem talihimize küsüp, tıpkı Yunus misali birer “dertli dolap” kesilip inildeyip duruyoruz...
Aslında gerçekten de devlet idaresi, bizim yörelerin ifadesiyle “dıngılafistan” oynamaya benzemez, hele hele sözde “demokrasi hayranı” olan toplumumuzda milletimizin oylarıyla seçilip, ardından da falan veya feşmekan koltuğa oturmayı hak edinen bilumum devletluların daha henüz oturdukları koltukları doğru dürüst ısıtmadan, öncelikle dıngılafistan oynamaya kalkışmaları zinhar, asla, kesinlikle mümkün değil!..
Nitekim... Bir vakitler devletimizin özenip bezenip bol kepçeyle ürettiği “milli ve yerli” gres yağımız sayesinde tıkır tıkır dönen çarkına çomak sokup, akabinde de kendi paşa gönüllerince ayar verip, bunu da ülkemizin, milletimizin ali menfaatleri mucibince dayatmaya kalkışanların hevesleri eninde sonunda bilumum vatandaşlarımızın başına dert açıp tuzluya mal olunca, geç de olsa anladık ki, devlet idaresi sözle değil, tam aksine “Ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz” veya aynı minvaldeki kural gereğince, “Az laf çok iş” noktasında düğümleniyor...
Yani, lafla peynir gemisinin yürümediğini bile bile, yine de inatla devletin tepesinde kendi hegemonyalarını Anayasa’nın amir hükümlerine rağmen kurup, bunu da marifet, meziyet, hüner belleyenlerin devleti idare tarzı, tam da günlerde ayyuka çıkan “At izinin, it izine” karıştığı laçkalık içinde debelenip, “dıngılafistan” havasında yürüyorsa, eh o zaman halimiz gerçekten de harap Kirvem!..
Evrensel'i Takip Et