22 Kasım 2020 23:50

Bir savcı, bir dönem, bir hakikat...

Berivan Tapan'ın kaleminden 'Savcı Doğan Öz’ü Vurdular-Bir Kontrgerilla Cinayeti' kitabı.

Paylaş

Tarih 24 Mart 1978. Saat tam 07.30’da, Ankara Emniyet Müdürlüğünün telefonlarından biri hiç susmayacakmış gibi çalıyordu. Ahizeyi kaldıran polis, soluk soluğa bir şey anlatmaya çalışan sese kulak verdi:“Efendim ben Mithatpaşa ile Kızılırmak Caddesi’nin kesiştiği pencereden dışarı bakıyorum. Karşı kaldırımda ve caddede bazı tuhaf davranışlar içinde birkaç genç var. Bir saklanıp bir ortaya çıkıyor, ağaçları siper alarak, buralarda bir yerleri gözetliyorlar. Davranışlarından şüphelendiğim için sizi aramak gereğini duydum. Bir olay çıkabilir, lütfen ilgilenebilir misiniz?”

Emniyet Müdürlüğündeki görevli, telefonun karşı ucunda kendilerini uyaran vatandaşı biraz da sıkıntı içinde dinledikten sonra cevap verdi: “Gocunduğunuz bir şey mi var acaba?”
Vatandaş aldığı cevap karşısında donup kaldı ve ahizeyi yerine koydu hiçbir şey söylemeden…

Ve bu konuşmanın üstünden bir saat geçmemişti ki, arayan kişinin tam tarif ettiği yerde Ankara Cumhuriyet Savcısı Doğan Öz, aracının içinde kurşunlanarak öldürüldü.
Gazeteci Berivan Tapan’ın ‘Savcı Doğan Öz’ü Vurdular-Bir Kontrgerilla Cinayeti’ adıyla Tekin Yayınevi tarafından yayımlanan kitabından bu satırlar.

Berivan Tapan, bu kitabı hazırlamak için binlerce sayfalık dava dosyasını, belgeyi incelemiş ve çok sayıda tanık ile görüşmüş. Kitap, saygın meslek büyüklerimizden Altan Öymen’in, Doğan Öz’ün öldürülmesine giden dönemin siyasal ve toplumsal sürecine dair hafıza tazeleyici 13 sayfalık ön sözü ile başlıyor.

Doğan Öz’ün öldürülmesiyle açılan kitap, ardından belgesel bir film tadında Doğan Öz’ün hayatına dönüyor. Eşi Sezen Hanım ile evliliğe varan öğrencilik yıllarındaki tanışmaları, sonra üniversite dönemi, evlilik ve Doğan Öz’ün göreve başlamasının ardından o ilden öbürüne sürgünlerle geçen hayatı bir film şeridi gibi gözünüzün önüne geliyor.

Yazar, binlerce sayfalık dava dosyası, belge ve tanıklığı, kitabın bütününe sürükleyici bir öyküleme tekniği ile yerleştirmiş. Birçok belgesel çalışmada bu tür dokümanlar kitabın belli bölümlerine monte edilir. Bir kitabı hacimli ve havalı da gösteren bu yöntem, gazeteci ya da hukukçu olmayan okurlar için biraz sıkıcı da olabilir. Uzun cümlelerden oluşan iddianame ve mahkeme kararlarının arasında özne-yüklem uyumuna riayet edilen cümle yapılarını ara ki bulasın!

Berivan Tapan, bu mesaiyi de üzerine almış. Binlerce sayfa belgeyi, bilgiyi temizleyip ayıklayarak bir olay örgüsü içinde kitabına yerleştirmiş.

Doğan Öz cinayetini incelemiş olanlar için kitabın hukuki bağlamı belki bilinen şeyleri söylüyor olabilir. Ama kitap o bilgileri okura bir dava dökümü olarak, bir cinayetin hukuki anatomisi biçimde anlatmıyor. Türkiye’nin 1960’ların başından başlayarak Savcı Doğan Öz’ün katledilmesine kadarki ve sonraki dönemin siyasal, toplumsal koşulları ile birlikte bir Türkiye panoraması çiziyor.

Doğan Öz, görev yaptığı 1970’li yıllarda MHP’li ülkücü gençlerin Özel Harp Dairesine bağlı olarak işledikleri cinayetlerin cesurca üzerine giden bir savcıdır. Kontrgerilla yapılanmasını fark etmesinin ardından da titiz bir biçimde üzerine gider. Hazırladığı ‘Kontrgerilla Raporu’nu dönemin Başbakanı Bülent Ecevit’e de iletir.

Öyle bir dönemde, art arda ölüm tehditleri almasına rağmen böylesine zor bir konunun üzerine gitmek kuşkusuz sadece cesaret ile de tarif edilemez. Bunun için sağlam bir bilinç ve dünya görüşü de gerekir. Berivan Tapan, kitabında, Öz’ün bir İzmir gecesinde dostu Mustafa Gazalcı’ya solun birlikteliğine duyduğu özlemi dile getirdiğini aktarıyor. Gazalcı, hep merak ettiği soruyu biraz da çekinerek sormuş arkadaşına: “Hangi fraksiyona yakınsın?”

Komünist Manifesto siparişleri ve okuduğu kitaplar, kendisi hakkında tutulan ve sürgünleri için kullanılan istihbarat raporlarına geçmiş olan Doğan Öz, şu yanıtı vermiş: “Sosyalizmin bütün renklerini seviyorum. Ama kendimi hiçbir fraksiyonda kabul etmiyorum.”

Berivan Tapan’ın kitabı, Türkiye’nin çok önemli mevkilerinde görev yapmış simalar da dahil pek çok ismin, ‘komünizm ile mücadele’ adına, Özel Harp Dairesinin hedefleriyle, dönem politikalarıyla uyumlu ve bazılarının da onunla bağlantılı yapılar içinde hareket ettiğini de hatırlatıyor. Abdullah Gül ve Fethullah Gülen, o isimlerden sadece ikisi.

Doğan Öz’ün katili İbrahim Çiftçi, 5 yıl 1 ay cezaevinde kaldıktan sonra beraat ettirilerek tahliye edildiğinde kendisi bile şaşırıyor.
Ama biz şaşırmıyoruz tabii.
Berivan Tapan da bunun neden şaşırtıcı olmadığını güçlü bir biçimde anlatıyor kitabında.
Her zaman büyük bir saygıyı hak eden, bugünkü yargı düzeninde ise ayrıca çok fazla özlemini duyduğumuz bir savcıydı Doğan Öz.

Bu kitap, ona hak ettiği saygıyı, titiz bir emek ile gösterirken, bugün de farklı biçimleriyle varlığını sürdüren devlet gerçekliğine başarılı bir biçimde ışık tutuyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa