24 Kasım 2020 23:15

Pandemi: İyi hekimlik tutuklandı

Türk Tabipler Birliğinin sosyal medyada paylaştığı görsel

Türk Tabipler Birliğinin sosyal medyada paylaştığı görsel

Paylaş

"Sevdiklerin kadar iyisin, Nefret ettiklerin kadar kötü…” diyor ya Nâzım usta, TTB Yüksek Onur Kurulu Üyesi Dr. Şeyhmus Gökalp’in tutuklanması sonrası insanın sorası geliyor: ‘Bu halka bu kötülük neden?’

COVID-19 pandemi koşullarında hekimler ve cümle sağlıkçıların işten ayrılması, istifa etmesi, emekliye ayrılması ve hatta saatlik izin alması yasak. Bu yasağın nedenini anlamak kolay ama böyle bir ahvalde hekimlerin gözaltı ve tutuklanmalarını ne ile izah edeceğiz?

Her olağanüstü sağlık sürecinde, velev ki tek kişi olsun, sağlıkçıların sistemin dışına itilmesi ciddi bir halk sağlığı sorunudur. Demokratik teamüllerin oturduğu ülkelerde sorumlularının da yargılanmasını gerektirir. Misal Fransa bunun örneğini yaşıyor:   

Hatırlayacak olursak doktorlar ve COVID-19 hastalığı sonucu ölenlerin aileleri, Fransız hükümetini, salgın konusunda “Suç teşkil edecek şekilde” ihmalkar davranmakla suçlamıştı. Ardından soruşturma başlatılmış ve “Aralarında Sağlık Bakanının da olduğu üst düzey yöneticilerin evlerine polis tarafından baskın düzenlenmişti”.

Bize dönecek olursak, gerek birey olarak sağlıkçılar ve gerekse örgütlendikleri meslek odaları ile sendikalar benzer şekilde “Yönetemiyorsunuz, ölüyoruz” dediler. Sonuç malum... Bizde sorumlular değil ama mağdurlar ve onların kurumları hedefe kondu, misal “TTB (Türk Tabipleri Birliği) kapatılsın” denebildi...

Geldik bugüne: Pandemi koşullarında OHAL döneminde KHK ile ihraç edilmiş 10 binden fazla sağlık emekçisinin hâlâ göreve iade edilmediğini esefle izliyoruz. Bir tarafta salgına bağlı ölen, hastalanan veya evinde karantinaya alınan yüz binler, öte yanda ‘Salt sol, sosyalist düşünceye yatkınlık veya ana dilde sağlık hakkını savunduğu veya sendika üyesi olduğu için işten atılan’ ekseriyeti Kürt sağlıkçılar... Soralım: Bu KHK mağdurlarının COVID-19 hastalarını tedavi etmede ne gibi güvenlik sorunu olabilir ki? Mafya liderlerinin dahi salgın nedeni ile cezaevlerinden tahliye edildiği bir ahvalde “bu kin, nefret” neden? Hiç olmazsa pandemi süresince KHK mağduru sağlıkçılar işe iade edilip sonrasında dava süreçleri işletilemez miydi?

Haklı olarak SES Genel Merkezi belli aralıklarla “Ulusal ve uluslararası mahkemelerin ve hukuksal mücadelenin önünü kapatmak için kurulan OHAL inceleme komisyonun derhal lağvedilerek ihraç edilen emekçiler görevlerine iade edilmelidir.” demekte.

İyi insanın hekimliği ile ‘iyi’ hekimin insanlığı arasında geçirgenlik sanıldığı kadar belirgin olmayabilir. Böyle durumlarda tanıdık isimler ‘can suyu’ gibidir. Misal sevgili meslektaşım TTB Yüksek Onur Kurulu Üyesi Dr. Şeyhmus Gökalp. O, iyi hekimlik ile iyi insanlığı hemhal kılanlardan. Sağlığın, bedensel ve ruhsal iyilik hali olduğu kadar sosyal ve bir o kadar da siyasal iyilik hali olduğunun yaşam pratiğidir onun tutuklanma nedeni.

Benzerlerinde olduğu üzere bu tutuklanma ile ülkenin barışa duran tomurcukları adeta söndürülmek isteniyor.

Hekimlik teknisyenlik değildir. Ona adım atmak halkı, insanlığı sevmekle başlar. Şeyhmus da doktor değil hekim olmayı tercih edenlerdendi.

Son 15 yılın tüm tabip odası başkanlarının KHK ile işten atıldığı Diyarbakır Tabip Odasının bir üyesi daha tutuklandı bu hafta. Üstelik TTB Yüksek Onur Kurulu Üyesiydi Sevgili Şeyhmus.

Pandemi, sağlık, yönetememe bağlamında ‘Fransa kadar demokrasi talep etmek suçu’ işlemiş oldum bugün.

Yılmak yok. Barış, eşitlik, adalet, özgürlük, sağlıklı yaşam hakkı, iş ve aş için dayanışmaya devam.

Sağlıcakla kalın.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa