Sessizliğin sesi
KALEM
Bir kuş olmalı kalem: Kanatlanan. Gökyüzünü dolanıp dağları, ırmakları, denizleri aşarak insana ulaşan. Kalabalıklaşan bir kuş. Daldan dala konarak uçuşup duran.
ÖZGÜRLÜK DÜŞTE
Bir salgındır gidiyor. Virüs eşliğinde: Ölüm, baskı, yoksulluk hepsi. Evlerimize kapatıyorlar ya da hapishanelere. Alacakaranlığına gölgelerin. Gündüzün göremediğimiz güneşli sokaklarını geceleri düşlerimizin sokaklarında dolaşıyoruz biz de. Özgürce.
YÜZ YÜZE BAKAMAMAK
Sırtımızı dönüyoruz birbirimize. Korktuğumuzdan yüz yüze gelmekten. Ağlayanın kim, gülenin kim olduğunu görmekten.
YETER Kİ KARARMASIN
Bize dayattıklarının sonucudur yaşadıklarımız. Gülecekken ağlattıkları. Gün gelir bir kuş öter, bir gül açar, güneş doğar. Kararmadıkça yüreklerimiz.
BİR ÇIĞLIK
Yanardağ ağzı gibi açmış ağzını bir adam. Köprü üstünde. Bir resimde. Ateşin kızıllaştırdığı bir gökyüzü altında. İki eli iki kulağında. Kapalı. Duymasın diye çığlığını. Duyulmasını bekleyen. Acısı testekerlek açılmış gözlerinde.
SESİZLİĞİN SESİ
Ses sesi kovalar. Birimizin sesi ötekini bulduğunda. Sessizliğin sesi olarak. Yırtılır tıkalı kulaklar. Açılır gökyüzü. Hep birden haykırdığımızda.
BİR TEPEDEN
Bir sabah erkenden uyandığında bir tepeden güneşin doğuşunu izlemenin mutluluğunu, yeni bir güne başlamanın umudunu kimse alamaz elinden. Ne yaparlarsa yapsınlar.
BİR AY DOĞAR
Gece gibi karardığında yüreğiniz, bir ay doğar ağaçların arkasından. Sarı, yuvarlak bir ay. Lastik top gibi fırlayarak. Gökyüzünde yükselip suları aydınlatır. Işır gece boyunca camlara vuran parıltısıyla. İçinizi ısıtarak alır karanlığınızı. Uykunuzda. Uyanmanız için diri bir sabaha.
Evrensel'i Takip Et