IOC, ‘politik tarafsızlık’ ve GANEFO
Gelişmekte Olan Güçlerin Oyunları (GANEFO) anısına basılmış bir ilk gün zarfı | Fotoğraf: Endonezya Posta Ofisi/Wikimedia Commons
Uluslararası Olimpiyat Komitesi (IOC) Başkanı Thomas Bach, sporcuların siyasi bir uyanış içerisinde olduğu bir dönemde olimpiyatlarda aktivizme geçit verilmeyeceğini yineledi.
IOC sporcuların ifade hürriyetini BM İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ne aykırı şekilde “tarafsızlık” adı altında kısıtlayarak tarihsel rolünü tarihsel kurnazlığıyla sürdürmeyi, sporcuların sesini bastırmayı ve bu despotluğun tüm spor kurumları için bir norm haline gelmesini hedefliyor. Bach, bu kritik dönemeçte sopayı eline alarak kurumun en etkili ve sert başkanlarından Avery Brundage’ı anımsatıyor. Brundage’ın da IOC’nin Kurucusu Pierre de Coubertin’in sadık bir takipçisi olduğunu hatırlatalım.
Tam da IOC, Brundage ve “politik tarafsızlık” demişken 1956 Melbourne Olimpiyatlarına uğramakta fayda var. 64 yıl önce bu tarihlerde gerçekleşen ilk “Güney Yarım Küre Oyunları”, sert tartışmaların merkezi olmuştu.
Macaristan’daki ayaklanmaya SSCB’nin kanlı müdahalesi sonrası Franco’nun liderliğindeki İspanya’nın yanı sıra Hollanda ve İsviçre, Moskova menedilmediği takdirde Melbourne’e gitmeyeceklerini ilan etti. Mısır da İsrail, İngiltere ve Fransa’nın saldırısıyla Süveyş Krizi’nin patlak vermesi üzerine Irak ve Lübnan’la birlikte olimpiyatları boykot etti. IOC Başkanı, bir dönemin Nazi hayranı, iflah olmaz bir kapitalist diktatörlük sevdalısı Brundage, özellikle Macaristan krizinde SSCB’yi kınadığını belirtmekle birlikte “IOC’nin politik meselelerde taraf olmayacağını” açıkladı. Bu tutum -birazdan değineceğimiz Çin-Tayvan kriziyle birlikte- ABD’de büyük tepki çekti. Ancak Brundage bir yandan Coubertin mirası “politik tarafsızlık” bayrağını sallamaya çalışırken bir yandan da komünistlerden nefret etse de IOC’nin meşruiyeti ve koltuğu için SSCB’ye muhtaçtı. 1952’de Lord David Burghlay’ye karşı seçimi kazanmasını sağlayan SSCB ve ona yakın ülkelerin oylarıydı.
1956 Olimpiyatları tarihe “Melbourne kan banyosu” olarak anılan Macaristan-SSCB su topu muharebesini eklerken bir diğer anlaşmazlık ise Çin-Tayvan kriziydi.
1949 Devrimi sonrası Tayvan’a kaçan Çan Kay Şek, “Çin Cumhuriyeti” adıyla adayı işgal etti. 1952 Helsinki Olimpiyatları gelip çattığında SSCB “olimpik aile”ye katılma kararı alırken Çin için de devreye girdi. IOC ise “Çin Cumhuriyeti”ne meşruiyet sağlayacak şekilde iki yönetime de davetiye gönderdi. Tayvan teklife yanaşmazken Çin Halk Cumhuriyeti, sembolik bir şekilde de olsa Helsinki’de bulundu. Bu, IOC’nin yönetim kademesini oluşturan emperyalist Batılı devletlerde, SSCB ve Çin için bir propaganda zaferi olarak değerlendirildi. Bunun üzerine 1956’da Tayvan kampı Melbourne’e hazırlıklı şekilde gitti hatta olimpiyat kampında Çin’e ayrılan alanları işgal etti. Pekin, Tayvan kafilesinin ihraç edilmesi yönündeki talebi kabul edilmeyince Melbourne’ü boykot edenler arasına katıldı. 1958’de Çin Halk Cumhuriyeti’nin IOC üyesi Dong Şuyi, Brundage’ı ABD emperyalizminin “iki Çin yaratma” planına hizmet etmekle suçlayarak istifa etti. Çin’in boykotu 1979 kasım ayındaki IOC oturumuna kadar sürdü ve bu dönemde IOC’yi endişelendiren gelişmeler yaşandı.
1962’de IOC ile Asya Oyunları üzerinden yaşanan anlaşmazlık sonucu Çin ve Endonezya’nın öncülüğünde GANEFO’nun yani “Gelişmekte Olan Güçlerin Oyunları”nın kuruluşu ilan edildi. Çoğunlukla bağımsızlığını yeni kazanan, sosyalist ülkelere çağrı yapan GANEFO, 1920 ve 30’lardaki İşçi Olimpiyatları sonrası IOC’ye meydan okuyan en önemli alternatif oldu. Dünya nüfusunun dörtte birini barındıran bu iki ülke sportif açıdan zayıf olabilirdi ancak çağrıları karşılık bulsaydı, özellikle de SSCB tarafından sahiplenilseydi, ciddi bir kriz yaşanabilirdi. SSCB olimpiyatları “Sosyalizmin başarısının dünyaya ilan edileceği platform” olarak gördüğü için IOC’den kopmayı düşünmedi ve 1963 Cakarta Oyunlarına düşük seviyedeki atletlerini gönderdi. Birleşik Arap Cumhuriyeti (Mısır ve Suriye), Kuzey Kore gibi ülkelerin katılım sağladığı Oyunlar, “Bağlantısızlar” cenahında bir heyecan yarattı ancak 1967 Kahire Oyunları iptal edilince 2 bin atlet ve 17 Asya ülkesinin katılımıyla Kamboçya’da düzenlenen 1966 Oyunları, GANEFO’nun son meydan okuması oldu.
GANEFO’nun kuruluşu gibi sonu da Endonezya Devlet Başkanı Sukarno’yla fazlasıyla ilintiliydi ve geriye onun 1962’de IOC’nin “politik tarafsızlık” adı altındaki tutumunu teşhir eden şu sözler kaldı:
“Spor politikadan ayrı düşünülemez. Dolayısıyla gelin politika temelinde bir spor birliği oluşturalım. Kendimizi gizleme gereği duymuyoruz; gelin yeni ortaya çıkan güçler temelinde bir spor birliği yaratalım… IOC, açık bir şekilde emperyalist bir araç olduğunu kanıtladı… Gelin açık şekilde söyleyelim, sporun politikayla bağlantısı vardır. Endonezya, sporla politikayı birleştirmeyi ve müesses nizama karşı Gelişmekte Olan Güçlerin Oyunlarını, GANEFO’yu kurmayı öneriyor.”
- 100 yıl arayla Paris’te iki olimpik dönüm noktası 26 Temmuz 2024 05:27
- Papara baskını ve marka değeri 19 Mart 2024 04:10
- Bozacılar ve şıracılar 12 Mart 2024 04:46
- Beşiktaş'a cüret gerek 05 Mart 2024 04:42
- "Dünümüzü getirin, yarınımızı verelim" 27 Şubat 2024 04:15
- Geriden oyun kurmayı, yarım alanlara sızmayı atla, göğe bakalım 20 Şubat 2024 04:50
- "En eski spor arkadaşları"nın 2024 model çekişmesi 13 Şubat 2024 04:21
- Gerçeğin yumruğu: İşte Türk futbolu bu! 13 Aralık 2023 04:56
- Çalınmış ülke, bölünmüş spor: Filistin 23 Ekim 2023 04:36
- City Football Group-Başakşehir flörtü 09 Ekim 2023 04:00
- Süper Lig, süper sömürü 02 Ekim 2023 04:30
- 'Voleybol Ülkesi' miyiz? 25 Eylül 2023 04:25