05 Aralık 2020 23:38

Aşıların koruyuculuğu tartışılacak bir mesele değil

Koronavirüs aşısı ve şırınga

Fotoğraf: Abdullah Coşkun/AA

PAZAR
Paylaş

Pandemide dünyada açıklanan ilk vakanın üzerinden neredeyse bir yıl geçti. Pandemi olanca hızıyla devam ediyor. Bu kışın, zor geçeceğine dair öngörülerimizin bir bir doğrulandığını görüyoruz ne yazık ki. Son günlerdeki tüm tartışmalar ise SARS-CoV-2 aşıları üzerine. Aşının birey ve toplum sağlığı konusundaki koruyucu rolü tartışılacak bir mesele değil. Yüzyıllara dayanan deneyim ve tarihçe bunun maddi ve bilimsel kanıtı. SARS-CoV-2’ye karşı yeni geliştirilen aşıların Faz I/II/III çalışmalarının sonuçlarının bir bir açıklanmaya başlaması, İngiliz hükümetinin Faz III çalışmaları henüz tamamlanan mRNA temelli BioNTech aşısına bu hafta onay vermesi, ABD Fedaral İlaç Dairesine yapılan hızlı kullanım başvuruları, bazı aşıların Faz III çalışmalarının ülkemizde de başlaması, vaka sayılarındaki gözle görülür artış aşıları gündemimize soktu. Yine her meselede olduğu gibi, medya ve sosyal medyada mesele bilimsellikten uzak tartışılıyor.  Bilgi kirliliğinin ve güvensizliğin hızla arttığı bu koşullar altında, aşılara dair büyük bir kavram karmaşası ve yanlış bilgi yumağı ortaya çıkıyor.  Bu nedenle yeni geliştirilen COVID-19 aşılarının öncelikle geliştirilme süreçlerine, ne çeşit aşılar olduğuna, bunlarla ilgili yayınlara, faz çalışmalarının duyurulan, yayımlanan sonuçlarına biraz değinmekte fayda var.   

AŞILARIN FAZ III AŞAMASINA GELMESİ MUAZZAM BİR GELİŞME

Dünya çapında aşıların 10-11 ay gibi kısa bir zaman diliminde faz III aşamasına gelebilmiş olması muazzam bir gelişme. Bu hızlı gelişmenin arkasında olayın büyüklüğü, aciliyeti, ehemmiyeti gibi konular ile elbette hızla büyük iş birliği konsorsiyumlarının kurularak, dünya çapında büyük kaynakların, büyük araştırma bütçelerinin aktarılması var. Dünya çapında farklı aşı teknolojileri kullanılarak geliştirilen farklı aşılar var. Kanımca bunun en önemli nedeni ise kanser aşısı çalışmaları ve diğer viral aşılar için geliştirilen aşı platformlarının SARS-CoV-2’ye hızlıca uyarlanması. Bu alanlarda daha önce çalışmakta olan birçok ekip kendi uzmanlık alanında kullandığı, geliştirdiği ve en iyi bildiği teknolojiyi SARS-CoV-2 aşısına uyarladı. Bu olağanüstü durumda, dünya çapında bilimsel bilgilerin açık ve şeffaf olarak paylaşımı, hızlı bilgi birikimi, bu bilginin hızla çalışmalara aktarımı sürecin hızlanmasını sağladı. SARS-CoV-1 ve MERS coronavirüsleri üzerine olan önceki çalışmalar ve deneyimler de bu süreci besledi. Dolayısıyla 10-11 aylık zaman diliminde birçok aşı geliştirildi ve bunların preklinik çalışmaları tamamlanarak, faz çalışmaları başlatıldı. Burada ayrılan maddi kaynakları tekrar vurgulamakta fayda var. İlaç/aşı geliştirmenin hem preklinik hem de faz aşamaları ciddi maddi kaynaklar gerektirmektedir. COVID-19 sürecinde maddi kaynakların bugüne kadar görülmemiş hız ve büyüklükte sağlandığını vurgulamak gerekir.

PREKLİNİK ÇALIŞMALARI SÜREN 154 AŞI ÇALIŞMASI VAR

Aşı çalışmalarının bulguları SARS-CoV-2 antijenlerinin insan bağışıklık sistemiyle etkileşme mekanizmalarına dair bilgi birikimimizi de arttırıyor aslında. Dolayısıyla bu alandaki her çalışma oldukça kıymetli. Şu anda preklinik çalışmaları süren 154 aşı çalışması var. Faz I’de 21, faz II’de 13, faz III aşamasında ise 10 aşı çalışması var. ABD’de ise faz III aşamasında çalışmaları süren, planlanan ya da henüz bitenler de dahil 5 çalışma var. Bunlar ile dünya çapında en çok bilinen COVID-19 aşı platformlarının teknolojileri ve ayrıntıları aşağıdaki tablodan izlenebilir.

Bu çalışmaların ayrıntılarına (aşamaları, parametreleri, hedeflenen kişi sayısı vb. bilgilerine) klinik çalışmaların kayıt altına alındığı ABD Ulusal Sağlık Enstitüsünün yürüttüğü clinicaltrials.gov  sitesinden erişim sağlanabilir. Yine dünya çapındaki tüm COVID-19 klinik çalışmalarının bir listesine DSÖ’nün “clinical-trials-registry-platform” aracılığı ile ulaşılabilir.

HIZLI KULLANIM ONAYI SÜRECİ İÇİN DE CİDDİ BİR YOL HARİTASI ÇIKARILMIŞ DURUMDA

Bu aşıların bir kısmının faz I/II etkinlik sonuçları açıklandı. BioNTech mRNA aşısı ile Moderna mRNA aşılarının faz III çalışma sonuçları ise geçtiğimiz hafta duyuruldu. Her iki platform da aşı için FDA’ye hızlı kullanım onayı başvurusunu yaptı. FDA ilaç onayı konusunda dünyadaki en önemli ve ciddi otoritelerden. Olağanüstü dönemin gerektirdiği hızlı kullanım onayı süreci için de ciddi bir yol haritası çıkarılmış durumda. FDA onay sürecinde başvurusu yapılan aşı platformlarının klinik çalışma sonuçlarını ayrıntılı bir şekilde inceliyor. Bu alandaki tüm aşı çalışmalarında, dışarıdan uzmanlardan oluşan bağımsız bir komitenin şeffaf ve tüm sonuçlara ulaşacak biçimde yapılanmasını istemekte. Bunun yanı sıra aşıya hızlı onay verilse dahi uzun süreli güvenlik ve izlem çalışmalarının iki yıl kadar devam ettirilmesini de zorunlu tutmakta.

İNGİLTERE, FDA ONAYINI BEKLEMEKSİZİN ONAY VERDİ

Hangi aşı teknolojisi olursa olsun, hangi ülkede geliştirilirse geliştirilsin, aşının özellikle faz III etkinlik-güvenlik çalışma sonuçlarının ayrıntılı bir analizi olmaksızın, aşının uygulanması doğru bir uygulama olarak görülmemekte. Elimizde şimdiye kadar primer etkinlik analizi açıklanan iki faz III çalışması var. BioNTech faz III sonuçlarına göre aşının etkinliği oldukça yüksek (yaklaşık yüzde 95). 65 yaş üstünde bu aşının etkinliğinin yüzde 94 olduğu açıklandı.  Aşı iki doz olarak uygulanıyor. İlk açıklanan veriler ciddi yan etkilerin olmadığını göstermekte. Faz III’te deneklerin yüzde 2’sinden fazlasında görülen 3. derece yan etki yorgunluk (yüzde 3.8) ve baş ağrısı (yüzde 2) olarak raporlanmış.  Bunun yanı sıra faz III boyunca 43 bin denekten 10 denekte ağır COVID-19 enfeksiyonu gözlenmiş. Bunların dokuzu aşı olmamış kontrol grubunda, biri ise aşı grubunda yer alıyor.  İngiltere bu aşıya FDA onayını beklemeksizin bu hafta onay verdi ve bu konuda da ABD’deki Ulusal Alerji ve Enfeksiyon Hastalıkları Enstitüsünün direktörlüğünü yapan Dr. Antony Fauci tarafından eleştirildi. Her ne kadar Fauci dün bu konudaki eleştirisi için özür dilese de, aslında onay konusunu aceleye getirmemek gerektiği konusundaki vurgusunun altını çizmek gerekli.

BioNTech’İN SOĞUK ZİNCİRDE SAKLANMASI ZORUNLULUĞU
ÖNEMLİ BİR DEZAVANTAJ OLABİLİR

BioNTech aşısı mRNA temelli bir aşı. Aşı için Spike glikoproteininin insan hücreleriyle birleşimi öncesindeki formunu kodlayan mesajcı RNA yağlardan oluşan nanoparçacıklara hapsedilmiş. Teknoloji hücrelere verilen mRNA kodunun insan ribozomlarını kullanarak protein sentezi yaptırması üzerine kurulu. Bu mRNA, hücreler tarafından virüsün spike glikoproteinin üretilmesini sağlayacak ve bağışıklık sistememizin bu antijeni tanıyarak, bağışıklık cevabını oluşturması beklenmektedir. mRNA kararlılığının (vücutta, hücrelerde kalma süresi) DNA’ya göre çok daha düşük olması, hızla hücrelerde bulunan RNA kesici enzimler olan RNAaz’lar tarafından yıkıma uğratılabilmesi, mRNA üretim maliyetlerinin daha düşük ve hızlı olması gibi konular son yıllarda bu aşı teknolojilerini öne çıkarmakta. Ancak bu teknoloji için aşının soğuk zincirde saklanması (eksi 70 °C) zorunluluğu önemli bir dezavantaj olabilir.  

Diğer aşılar için ise henüz net bir şeyler söylemek için erken. Bir kısmının faz I/II sonuçlarının umut verici olduğunu yayımlanan çalışmalardan takip ediyoruz. Ancak daha fazla kişi ile yapılan farklı yaş gruplarını, toplulukları içeren faz III çalışma sonuçları kamuoyu ile paylaşılmadan bir şeyler söylemek oldukça zor. Ancak bu alanda çalışan dünya çapındaki araştırmacıların öngörüleri faz III aşamasındaki aşı teknolojilerinin güvenli olduğu yönünde. Tüm aşılar açısından uzun vadeli güvenlik çalışmaları tamamlandıktan sonra elbette bu durum daha net ortaya çıkacaktır.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa