08 Aralık 2020 23:27

PSG-Başakşehir: Tarihi eylem - tarihi riyakarlık

Paris Saint Germain - Medipol Başakşehir maçı, dördüncü hakemin, yardımcı antrenör Webo'ya ırkçı söylemde bulunduğu gerekçesiyle durdu.

Fotoğraf: Julien Mattia/AA

Paylaş

Ne geceydi ama! 

Saha içinde Başakşehirli ve Paris Saint-Germain’li futbolcular hakemin ırkçılığa varan hadsizliğine gereken tepkiyi göstererek tarih yazarken saha dışında bir riyakarlık senfonisi dinledik. Tartışılan çok nokta var, bu yazıyı okuyacak pek çok kişinin gece yaşananlardan haberinin olmaması da muhtemel, o yüzden madde madde hepsinin üstünden geçelim.

NE OLDU?

Şampiyonlar Ligi H grubu son maçında PSG-Başakşehir müsabakası 14. dakikada durduruldu. Maçın Romanyalı hakemi Ovidiu Hategan’ın kararlarına kızan Başakşehir kenar yönetiminin tepkisi üzerine dördüncü hakem Sebastian Coltescu, Başakşehir’in yardımcı antrenörü Pierre Webo’ya kırmızı kart göstermesi için Hategan’a telkinde bulundu. Coltescu, Webo’yu tarif etmek için kendi dilinde “siyah” anlamına gelen “negru” ifadesini kullanınca Başakşehirli ve PSG’li oyuncular hakemin ırkçılık yaptığını belirterek soyunma odasına gitme kararı aldı.

Coltescu, kötü bir niyeti olmadığını, “negru”nun kendi dilinde “siyah” anlamına geldiğini söylese de Başakşehirli Demba Ba’nın o sırada verdiği ders başka herhangi bir şey söylemeyi gerektirmeyecek kadar açık: “Beyaz birisi hakkında konuşurken ona ‘beyaz insan’ değil ‘insan’ diyorsunuz. Peki neden siyah biri hakkında konuşurken ‘siyah insan’ diyorsunuz?”

Onun dışında zaten bu seviyedeki bir hakemin “negro” kelimesinin dünyanın her yerinde çağrıştırdığı yaygın, tarihsel anlamı bilmesi ve ona göre hareket etmesi beklenir.

Bu konuda Romanyalı gazeteci Emanuel Roşu’nun ve olay sırasında Eurosport Türkiye Twitter hesabının paylaştığı bilgiler, UEFA’nın sorumluluğunu açıkça ortaya koyuyor. Öğreniyoruz ki Ovidiu Hategan da Sebastian Coltescu da yeterlilikleri ciddi şekilde sorgulanması gereken, daha önce skandallara imza atmış, ırkçılığa çanak tutmuş isimler.

OYUNCULARIN TEPKİSİ NEDEN ÖNEMLİ?

Hakemin bu tutumuna karşı hem Başakşehirli hem de PSG’li oyuncular soyunma odasına gitme kararı aldı ve dördüncü hakem hakkında gerekli işlem yapılmadan sahaya dönmeyeceklerini söylediler. Bu, tarihi bir eylemdi. Bugüne kadar birçok kez ırkçılık hadiseleri yaşandığında saldırıya maruz kalan futbolcunun gözyaşları içinde sahayı terk ettiğine tanık olduk.

Hatta geçtiğimiz hafta İngiltere Championship’te Millwall taraftarları, maç öncesi diz bükerek ırkçılığı protesto eden oyuncuları yuhaladı. Bunun üzerine yine dün akşam oynanan maçta Milwall’lu oyuncular bu kez diz bükmeyip “Eşitsizliğe hayır” pankartı açmakla yetindi. Yahoo’dan Leander Schaerlaeckens bunu bir “geri adım” ve “ırkçıların galibiyeti” olarak yorumladı.

PSG-Başakşehir maçında ise şunu gördük: Artık oyuncular, “şovu” kolektif bir biçimde sonlandırma kararı alabiliyor ve bu eylem devasa bir çoğunluk tarafından meşru kabul ediliyor.

Eğer Millwall’daki utangaç tutum değil Paris’teki cesur, haklı irade bir norm haline gelirse, UEFA ve diğer federasyonlar bugüne kadar yaptıkları gibi “kurallara göre sahada kalmalısınız” kartını dayatamaz ve statlardan ırkçılığın silinmesi yolunda önemli bir adım atılmış olur.

Ne yazık ki TFF Başkanı Nihat Özdemir’in sıcağı sıcağına yaptığı “Haklıyken haksız duruma düşmeyin” mıymıntılığı bu konuda endişelenmemize neden oluyor.

MEMLEKETTE BİR RİYAKARLIK SENFONİSİ

Gelelim sosyal medyadaki riyakarlık senfonisine. Olay anından itibaren AKP’sinden MHP’sine bugüne kadar ülke içerisinde Kürtlere, Ermenilere, Suriyelilere, Alevilere, sayısız azınlığa her türlü ayrımcılığı yapanların bir anda ırkçılık karşıtı mesajlar paylaştığına tanık olduk.

Tabii ki insanların aklına bu ülkede her gün karşılaştıkları ayrımcılıklar, siyasetin günlük şoven dili geldi. Amedspor’a, Cizrespor’a yapılanlar, Deniz Naki’nin futbol hayatının bitirilmesi, IŞİD’in Ankara Katliamı sonrası Konya’daki ıslıklamalar, tekbirler, karakolda işkenceyle öldürülen Festus Okey’ler, linç edilen Kürt tarım işçileri, Suriyeli mülteciler…

Akla gelen bir başka isim, İngiltere ve Türkiye’de üç ayrı ırkçılık olayıyla suçlanan, Didier Zokora’ya ettiği ırkçı küfür nedeniyle hapis cezasına çarptırılan buna rağmen yıllarca Başakşehir’in kaptanlığını yapan bugün de Fenerbahçe futbol takımının en yetkili isimlerinden biri olan Emre Belözoğlu’ydu.

Herhalde ırkçılığa bu kadar tepkili bir ülkede Emre Belözoğlu hakkında Cumhurbaşkanlığı bir KHK hazırlamaya girişmiştir diye düşündüm! Sonra Emre Belözoğlu’nun tüm bu mesaj seferberliğine girişen kesimlerle arasının gayet iyi olduğunu hatırladım.

İşin en acı yanı -Emre Belözoğlu’nun hapis cezasının ertelenmesi gibi- ırkçılığın en fazla geçiştirildiği bir ülkede, memlekette olup biten ırkçılıkların sorumlularının bu meseleye de tamamen şoven siyasi kaygılarla yaklaştığını bilmemiz.

NTV Yorumcusu ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yakını Rıdvan Dilmen, hadiseye dair yaptığı komik açıklamada Katar hanedanının sahibi olduğu Paris Saint-Germain’i “paranteze almak gerektiğini” belirtiyor ve “olayın Fransa Cumhurbaşkanı Macron açısından da cezası olması gerektiğini” söylüyor. Anlaşılan bizim cingöz yerli-milli tayfamız, mesele Fransa’da geçiyor diye bir an için bu olayın Erdoğan’ın arasının limoni olduğu Macron’u sıkıştırmanın bir vesilesi olabileceğini düşündü. MHP’ye, Ülkü Ocakları’na, Perinçekçilere “Irkçılığa hayır” mesajları attırabilmenin başka bir motivasyonu olabileceğini düşünmek güç. Ancak olayda Fransa’nın hiçbir sorumluluğu olmadığı, hakemin de Romanyalı olduğu detayı biraz geç kavranmış olmalı.

Anlayacağınız sosyal medyadaki göz yaşartan örgütlenmenin memleketimiz açısından umut beslenecek bir tarafı yok. Türkiye'nin ırkçılık konusundaki ikiyüzlülüğü yoluna güçlü bir şekilde devam ediyor. Ancak dünya genelindeki statlarda bundan sonra yaşanması muhtemel ırkçılık hadiselerinde oyuncuların ne yapması gerektiği açıkça ortaya kondu. Buradan geri adım atılmazsa “ırkçılığı sahalardan şutlama”nın önündeki katenaçyovari savunma aşılmış olur.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa