09 Aralık 2020 23:59

Covid-19, tek adam yönetimini şimdi de ‘aşı’ ile sınayacak!

Fahrettin Koca

Fotoğraf: AA

Paylaş

Covid 19’a karşı mücadele sadece Türkiye’de değil dünyanın hemen her ülkesinde kapitalist sistem ve onu her türden iktidarlarının ipliğini pazara çıkarmaya devam ediyor.

En gelişmiş ülkelerde bile sağlık sistemlerinin çökmesi, pandeminin kapitalist sömürüyü artırmak ve emekçilerin kazanılmış haklarını gasbetmenin fırsatına çevrilmesi... Uğruna insanların kitleler halinde ölmesinin umursamaması tutumu, kapitalizmin propagandacılarının insan hayatını kâr-zarar hesaplarının ötesinde tuttuğuna dair iddiasını önemli ölçüde çökertti.

Bu tutum İngiltere, Brezilya, ABD gibi ülkelerde doğrudan “sürü bağışıklığı”na bağlama (En azından başlangıçta böyleydi) ya da öteki pek çok ülkede de olduğu gibi, salgını sağlık sistemini çökertmeyecek seviyelerde tutarak “sürü bağışıklığı”na uzun sürede ulaşma tutumu, “aşı”nın bulunmasıyla yeni bir safhaya geçti.

VİRÜSÜN YAYILMASININ SINIFSALLIĞI KATMERLENDİ!

Salgının yayılmaya başlamasıyla Covid-19’un biyolojik bir virüs olmasına karşın, yayılmasının tamamen sınıfsal olduğu açıkça görüldü.

Pandeminin ilan edilmesiyle, en zenginler, özel jetlerine atlayıp dünyanın ıssız köşelerindeki lüks malikanelerine kaçtılar!

Üst sınıflardan kimi kişilerin Covid-19 testlerinin pozitif çıktığı duyuldu; ama bunlar, pamuklara sarılıp tedavi edildiler. Nitekim bugün iki milyona doğru giden Covid-19 kurbanı içinde üst sınıf mensuplarından da birilerinin olduğunu duymadık! Ama orta sınıflardan alt sınıflara doğru virüse yakalananların sayısıyla orantılı olarak ölü sayısın da arttığına tanık olduk; olacağız da görünüyor.

Şimdi de aşının elde edilmesi konusunda, “zengin ülkeler-yoksul ülkeler” ayırımıyla sınıfsallığın daha da derinleştiğine tanık oluyoruz.

ABD, Kanada, İngiltere, Almanya, Avustralya ve öteki zengin ülkeler virüse karşı etkin olacağı tahmin edilen aşılara daha araştırma safhasında adeta el koyarak, yakın gelecekteki tüm üretimleri de bağlamış bulunuyorlar. Böylece, virüsün neden olduğu ölümlerdeki sınıfsallığa aşının ele geçirilmesindeki sınıfsallık da eklenince, virüse karşı mücadeledeki sınıfsallık katmerlenmiş olmaktadır.

Dün, “Zenginleri öldürmeyen” virüs, aşı aşamasıyla birlikte “Zengin ülkelerin vatandaşlarını öldürmeyen” bir virüs olmaya doğru evrilmektedir.

Sanki zengin ülke vatandaşlarını ve dünyanın her yerindeki zenginleri öldürmeyen bir mutasyon geçirmiş gibi!

BU TABLO İÇİNDE TEK ADAMIN TÜRKİYE’Sİ NEREYE OTURUYOR?

Ülkemizde ise; kârı, dolayısıyla sömürünün artırılmasını insanın canı dahil bütün insani değerlerin önüne koyan tek adam yönetimi;

  • Pandeminin yıkımına ekonomik krizin yükünü de ekleyerek halka fatura etmenin,
  • “Vaka sayısı”, “ölüm sayısı” gibi pandemi ile ilgili gerçekleri halktan saklayarak, Türkiye’yi pandemiye karşı mücadelede başarılı olan birkaç ülkeden biri, hatta birincisi ilan ederek, pandemiye karşı mücadeleyi önemsizleştirerek hem ekonomik hem de “ter ve can” faturasını büyütmüştür.

Ancak gelinen yerde mızrak çuvala sığamayacak kadar büyüyünce ”vaka sayısı”yla ilgili gerçeğin hiç olmazsa saklanamayacak hale gelen yanı açıklanınca, takke düşmüş kel görünmüştür!

Çünkü böylece aslında pandemiyi de alt eden bir yönetim olduğunu iddia eden tek adam yönetiminin gerçekleri halktan sakladığı, Türkiye’nin vaka sayısında Avrupa’da birinci, dünyada da dördüncü sırada olduğu ortaya çıkmıştır. Böylece ölüm sayılarının da saklandığı ortaya çıkmıştır.

Nitekim, muhalif belediyeler tarafından “bulaşıcı hastalıklar”dan ölenlerle ilgili açıklamalar, Covid-19’dan ölenlerin sayısının açıklananın 3-4 katı olduğunu ortaya çıkarmıştır.

İKTİDARIN ‘VİRÜSE KARŞI MÜCADELESİ’NDE YENİ SKANDAL ‘AŞI’ MI OLACAK?

Tek adam yönetiminin virüse karşı mücadelesi, “Maske dağıtamama”, “Grip aşısını yapamama”, gibi en basit görevlerin bile bir skandala yol açacak hale gelmesiyle sürmektedir. İktidarın elinde sadece “maske, mesafe, hijyen” diye sloganlaştırılan önlemlerin yasaklar(*) ve cezalarla desteklenerek sürdürülmesi kalmıştır.

Bu koşullarda “aşı sorunu”, virüse karşı mücadelenin yeni bir skandala yol açacağının işaretleriyle gündeme gelmiş bulunmaktadır.

Çünkü grip aşısını bile yeteri kadar temin edemeyen yönetimin, “50 milyon garanti geri kalanı da Çin sağlayacak” denen aşıyı yeteri kadar temin edemeyeceği ortaya çıkmıştır.

Dahası, 11 Aralık’tan itibaren aşılamaya başlanacağı duyurulduğu halde, aşının yapılmaya başlanması şimdiden ayın sonuna ertelenmiştir.

2021’in nisan ayında uygulamaya sokulacağı söylenen “yerli aşı”da daha birinci faz bile tamamlanmış değildir!

Devamını da önümüzdeki günlerde göreceğiz.

Covid-19’a karşı mücadele kapitalizmin ipliğini pazara çıkarmaya devam ederken, tek adam yönetiminin halkın acılarını umursamayan karakterini daha açık gözler önüne sermaye devam edecek.

(*) Yasaklara uymayanlara 3 bin 150 TL’ye varan asgari ücretten fazla ağır cezalar kesen tek adam yönetimi, en son sokağa çıkma günlerinde marketlerin içki satışını yasaklayarak virüse karşı mücadelede yeni bir yasak daha getirmiştir. Böylece virüse karşı mücadelede tam başarısız olan tek adam yönetimi virüse karşı mücadeleyi özel yaşama müdahalede yeni bir adımın fırsatına dönüştürmeye yönelmiştir. Eğer tek adamın ilimcileri “Virüsü içki yayıyor” diye bir şey bulmamışlarsa, marketlerde içki satışını yasaklama kararı, tamamen iktidarın halka kendi dünya görüşünü dayattığı bir ideolojik saldırıdır.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa