Analık ödeneği hakkı için herkes elini taşın altına koymalı
Fotoğraf: DHA
DİSK-AR’ın temmuz ayında yaptığı bir araştırma pandemi döneminde kadınların çalışma biçiminin erkeklere göre daha çok değiştiğini ortaya koyuyordu. Örneğin, DİSK üyesi kadınların yüzde 81’inin çalışma biçimi değişmişti. Erkeklerde bu oran yüzde 59.3’tü. Yani kadınlar erkeklere göre daha fazla dönüşümlü çalışmaya, yıllık izin ve ücretsiz izin kullanmaya, kısa çalışma yapmaya zorlandılar. Söz konusu örgütsüz işçiler olduğunda tablonun daha vahimleştiğini söylemeye bile gerek yok. Bu dönemde ücretsiz izne zorlanan kadınların sayısının yüksekliği, işbaşında olmayan işçilerin oranlarının yüksekliğinden de tahmin edilebiliyor. İşten çıkarmaların yasaklanması bu dönemde işçilere koruma sağlamadı.
Patronlara sağlanan kıyaklar yüzünden mart ayından bu yana çok sayıda kadın işçi fiilen çalışamıyor. Dolayısıyla sigorta primleri de yatmıyor.
Sigorta priminin yatmaması pek çok hakkın da gasbı anlamına geliyor.
Birkaç haftadır Ekmek ve Gül’ün Haklarımız Var köşesine pandemiden önce ya da pandemi sırasında başlayan gebelikleri 32. haftaya yaklaşan, dolayısıyla analık iznine ayrılması gereken çok sayıda kadın işçiden üst üste mektuplar, sorular geldi. Kadınlar, “Biz ne olacağız? Hakkımızı nasıl kullanacağız?” diye soruyorlardı. Halihazırda ücretsiz izin ve kısa çalışma nedeniyle geçimin daha da zorlaştığı bugünkü yaşam koşullarında kadınların alacağı analık ödeneğinin ne kadar önemli olduğu, bu ödeneğe ne kadar ihtiyaç duydukları açık.
Uzmanımız Onur Bakır, bu durumdaki kadın işçilerin birçoğunun analık ödeneği hakkının, yasadaki “Son 1 yılda 90 gün prim ödenmiş olması” koşulunu karşılayamadıkları gerekçesiyle gasbedildiğine dikkat çekti. Ekmek ve Gül olarak “Analık ödeneği haktır, yasal düzenleme yapılsın” talebiyle bir çağrı yaptık ve bu durumdaki kadın işçilerin yaşadıkları, yaşayacakları mağduriyetin giderilmesi için kanunda değişiklik yapılmasını istedik. Bu çağrımıza HDP Milletvekili Züleyha Gülüm ve CHP Milletvekili Sera Kadıgil hızla yanıt verdi ve yayımladığımız kanun değişikliği önerisini Meclise taşıdılar.
Bu kanun değişikliği önerisinin takipçisi olacağız.
Ama sadece kadınların takibi yetmez.
Esas olarak sendikaların konuyu gündeme getirmesi, bu hakkın gereğinin yapılması için girişimlerde bulunması, talebi yaygınlaştırması gerekiyor. Kadın işçilerin özgün sorunlarını gören, bu sorunların giderilmesi için adım atması gereken sendikalar, kendi üyeleri arasında bu mağduriyeti yaşayan kaç kadın işçinin olduğu fark etmeksizin, mücadeleyle kazanılmış bir hakkın patronlara kıyak adına bir kalemde silinmesine izin vermemelidir.
Tüm sendikaları, kadın işçilerin bu hakkına sahip çıkmak ve Meclisi bu kanun değişikliğini yapmak için güçlerini kullanmaya davet ediyoruz.
Bu, elbette tüm işçilere de bir çağrıdır.
Kimi zorlu dönemlerde taleplerinin bir karşılık bulmayacağına ilişkin ağır yüklerle dolu bir inanç da yaygınlaşıyor işçiler arasında. Pandemi koşullarında hükümetin, tüm kaynakları sermayeye fırsat olarak sunduğu bugünlerde; örneğin işçilerin bir kısmının asgari ücretin ne kadar olması gerektiğine dair düşüncelerini dillendirmekten bile imtina ettiğini görüyor, gözlemliyoruz. Bir yandan “Asgari ücret 5 bin olsa bile yetmez, çünkü hayat çok pahalandı, marttan bu yana yapılan zam üstüne zamlar, yapılacak ücret artırımını çoktan eritti” sözleri söylenirken, diğer yandan asgari ücretin devlet ve patronlar için “Geri adım atılmayacak kale” olduğunu söyleyen ve çok da beklentide olmamak gerektiğini düşünenler var.
Ancak tam da bu zorlu dönemde bu düşük beklentileri yaratanların fırsat bu fırsat deyip kıdem tazminatını gasbetmek için attığı adımların nasıl püskürtüldüğünü de unutmamalıyız.
“Zaten yapmazlar”, “Gündeme bile gelmez” demeyelim. Zorlayarak, tartışarak, tartıştırarak, isteyerek, hep birlikte dillendirerek kazanacaklarımız arasında kadın işçilerin analık ödeneği hakkının da olması, yalnızca kazanılmış bir hakkın korunması değil, öz güvenimizi tazelememizin de önemli bir adımı olacak.
- “Aileyi koruma” lafının altından yine nefret ve düşmanlık çıktı! 08 Ekim 2022 00:45
- Başörtüsü istismarında at başı gidenler 06 Ekim 2022 04:28
- Bizi kim öldürüyor? 05 Ekim 2022 05:18
- ‘Sözleşmeden vazgeçmiyoruz’ demek ‘Tek adam yönetimini tanımıyoruz’ demek 21 Temmuz 2022 05:00
- Beşikten mezara rehineliğin adı: Çocuk yoksulluğu 15 Nisan 2022 00:55
- Emma’dan Emine’ye... 10 Mart 2022 23:56
- Kadın dostu postunda emekçi kadın düşmanlığının şahikası: Farplas 18 Şubat 2022 01:20
- ‘Küçüğün rızası’ diyen Bakan çocukların nafakasına göz dikti 11 Şubat 2022 00:00
- Cezaevlerine göz kulak olmak, dillerimizi koparamasınlar diye dil olmak... 28 Ocak 2022 05:00
- 6. Yargı Paketi tehlikesi: Nafaka hakkına saldırıda somut adımlar 07 Ocak 2022 04:54
- Geçen hafta yoksulluktan, çaresizlikten yedi çocuk öldü 24 Aralık 2021 05:00
- Asgari ücreti kadınlara lüks haline getirenler 10 Aralık 2021 04:52