Tek adam iktidarı Kürt halkını nasıl temsil ediyor?
Recep Tayyip Erdoğan | Fotoğraf: DHA
Mecliste devam eden bütçe görüşmelerinde iktidara yönelik eleştirilere yanıt veren Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, “Kürt vatandaşlarımızın, Kürt kardeşlerimizin adına konuştuklarını iddia edenler, onların temsilcisi değildir. Kürt vatandaşlarımızın, Kürt kardeşlerimizin temsilcisi biziz” dedi. Oktay, açıklamasında ayrıca bu iktidarın ülkeyi “Kürtçe konuşmanın dahi yasak olduğu günlerden, Kürtçenin okullarda öğretildiği, Kürdoloji bölümlerinin açıldığı günlere” getirdiğini savundu.
Bilindiği gibi Cumhurbaşkanı Erdoğan da son dönemlerde ne zaman Kürt sorunundan söz edilse öfkeleniyor, “Ne Kürt sorunu kardeşim, biz bunu çözdük.”, “Kürt sorunu var demek bana hakarettir” diyor.
Ancak biz Cumhurbaşkanını öfkelendirmeyi de göze alarak bu sorunu nasıl çözdüğünü öğrenmek istiyoruz.
Mesela bu sorunu anayasanın “Devlete vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk’tür” diyen 66 maddesini değiştirip anayasal vatandaşlık temelinde eşitliği sağlayarak mı çözdünüz?
Ya da “Türkçe dışındaki hiçbir dil eğitim kurumlarında anadili olarak öğretilemez” diyen 42. maddeyi değiştirip Kürtlerin ana dillerinde eğitim hakkını vererek mi?
Yoksa dağdakilerin sosyal-siyasal yaşama katılımını sağlayacak düzenlemeler yapıp Kürt sorunundan kaynaklı çatışmaları sona mı erdirdiniz?
Yıllardır Kürt sorununu kanatan yaralardan biri olan koruculuk sistemini kaldırıp köye-eve dönüşlerin önündeki bütün engelleri mi kaldırdınız?
Acaba yerellerde merkeze bağlı atanmışlar yerine bütün yetkiyi seçilmiş belediye başkan ve meclislerine devrederek, yerel yönetimleri ve demokrasiyi güçlendirerek mi çözdünüz Kürt sorununu?
Bilemedik, zamanında vadettiğiniz gibi ‘GAP eylem planı’nı bitirip milyonlarca insana iş olanağı sağlayıp sonra da mevsimlik tarım işçilerinin ağır sömürüye ve ırkçı saldırılara maruz kalmasına son mu verdiniz?
Ne yaptınız da çözdünüz Kürt sorununu?
Ne yaptığınızı biz söyleyelim.
Tek adam rejimini kurmak için Kürtleri yedeklemek hesabı tutmayınca 2015’te “Masa yok” diyerek 2 yıl devam eden çatışmasızlığı ve müzakere sürecini sona erdirdiniz.
Sonra parti eş başkanları başta olmak üzere milletvekilleri ve belediye başkanlarının aralarında yer aldığı binlerce Kürt siyasetçiyi haksız-hukuksuz olarak cezaevlerine koydunuz.
Halkın seçme-seçilme hakkını ayaklar altına alarak büyükşehirlerden başlayarak HDP’li bütün belediyelere kayyumlar atadınız.
“Çözüm süreci”nde sembolik olarak açılan üç-beş Kürtçe özel okulu kapattınız. Kürdoloji bölümlerinde Kürtçe tez yazmayı bile yasakladınız. Kürt dili, kültürü ve sanatı adına açılmış ne kadar kurum varsa bir bir kapısına kilit vurdunuz. Yetmedi, belediyelerin kapısına asılan Kürtçe tabelalara bile tahammül etmediniz.
Kürt sorununu “terör sorunu”na indirgediğiniz için operasyon üstüne operasyon yaptınız. Kürtlerin sınırların ötesindeki en küçük kazanımını kendi politikalarınız için tehdit olarak görüp ortadan kaldırmaya çalıştınız.
Yani Kürt sorununun çözümü için yapılması gereken ne varsa tersi politikalarda ısrar ettiniz.
Evet, Kürt sorunundan söz etmek sizi öfkelendiriyor. Çünkü Kürt siyasetini tasfiye etmeye, Kürtlerin ulusal-demokratik istemlerini şiddet ve yasaklarla bastırmaya dayalı bir çözüm peşinde koşuyorsunuz. Kürt sorununu değil, Kürt siyasetini, Kürtlerin demokratik istemlerini çözmek, ortadan kaldırmak istiyorsunuz.
2002’de “Düşünmezseniz Kürt sorunu yoktur” diyerek yola çıktınız, bugün “Kürt siyasetini, Kürtlerin örgütlü mücadelesini baskı ve şiddet politikalarıyla çözersem sorun kalmaz” deme noktasına geldiniz.
Oysa sorundan kurtulma adına sınırların ötesinde operasyon yaptıkça daha fazla operasyona, içeride siyasetçileri tutukladıkça daha fazla gözaltı ve tutuklamaya ihtiyaç duyuyorsunuz. Ama bu adımlar sorunla daha geniş bir coğrafyada karşı karşıya gelmenizden ve politik açmazlarınızı derinleştirmekten başka bir işe yaramıyor. Başka bir deyişle sorundan kaçmaya çalıştıkça sorunun büyüyerek önünüze çıkmasına yol açıyorsunuz.
Tam bu noktada “Kürt vatandaşlarımızın temsilcisi biziz” diyen Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay’a cevabı İçişleri Bakanı Soylu veriyor: “Son iki dönemde 151 belediyeye kayyum atadık.”
Demek ki, Kürtlerin seçme ve seçilme hakkını ortadan kaldırdıktan, seçilmiş belediye başkan ve meclis üyelerini hapishanelere doldurduktan sonra atanan kayyumlarla Kürt vatandaşları temsil ediyor tek adam iktidarı!
Zaten Cumhurbaşkanı Erdoğan da her fırsatta “Doğu ve Güneydoğu’ya sesleniyorum, niye kayyumlar atanıyor diyenlere sesleniyorum” diyerek kayyumların döşedikleri kaldırımları, yaptıkları yolları övmüyor mu?
Uzun lafın kısası tek adam iktidarının kendilerini temsil etmesinden Kürt vatandaşların payına atanan kayyumlar, döşenen kaldırımlar düşüyor!
O yüzden Oktay’ın “Kürt vatandaşlarımızı biz temsil ediyoruz” sözleri, aslında tek adam iktidarının bu ‘temsiliyetinin’ bugün Kürt sorununun demokratik çözümünün önündeki en önemli engel olduğu gerçeğinin ifadesi olarak anlam kazanıyor.
- Trump’ın kabinesindeki ‘dostlar’ ve ABD’nin Ortadoğu politikası 21 Ocak 2025 13:41
- Mesele sadece Erdoğan'ın adaylığı mı? 17 Ocak 2025 05:25
- Adsız süreç, çözümsüz barış! 14 Ocak 2025 05:00
- Trump, Erdoğan’ı niye övüyor? 10 Ocak 2025 04:40
- Türkiye-İsrail rekabeti ve Kürt sorunu 07 Ocak 2025 05:30
- Suriye’deki gelişmeler ve kapısı aralanan yeni ‘süreç’ 03 Ocak 2025 07:30
- Öcalan'ın mesajı ve yeni sürecin işaretleri 30 Aralık 2024 12:47
- HTŞ yönetimi ve Suriye'nin etnik-dinsel fay hattı 27 Aralık 2024 06:20
- Suriye ve yeni Osmanlıcılık 24 Aralık 2024 05:00
- Düğüm yine Kobanê'de çözülecek! 20 Aralık 2024 05:30
- Yeni Suriye kurtlar sofrasında! 17 Aralık 2024 05:00
- Ankara'da Rojava pazarlığı 13 Aralık 2024 10:10